8.0
Toplamda 1 oy verildi.
Adblock Tespit Edildi! Adblock ile bu partı izleyemezsiniz. Lütfen reklam engelleyici eklentinizi devre dışı bırakınız ve sayfayı yenileyiniz!
The Best Man
İMDb Puanı 7.6

The Best Man

-

En İyi Adam

Gore Vidal’ın aynı adlı oyunundan uyarlanan "The Best Man" (1964), Amerikan siyasetinin kirli yüzüne eğilen bir politik drama. Franklin J. Schaffner’ın yönetmenliğini yaptığı bu film, dönemin Amerikan siyasetinde güç mücadelesi ve etik ikilemler üzerine yoğunlaşan keskin bir anlatı sunuyor. Film, izleyiciyi iki başkan adayı arasındaki çetin mücadeleye tanık ederken, siyasetin iç yüzünü sorgulatıyor.

 

Konu:


Film, eski Dışişleri Bakanı William Russell (Henry Fonda) ve muhafazakâr Senatör Joe Cantwell (Cliff Robertson) arasındaki başkanlık adaylığı yarışı etrafında şekilleniyor. Russell, entelektüel, etik değerlerine sıkı sıkıya bağlı bir politikacı olarak resmedilirken, Cantwell daha agresif, fırsatçı ve gerektiğinde ahlaki sınırları zorlayan bir figür olarak karşımıza çıkıyor. Eski bir başkan olan Art Hockstader (Lee Tracy), iki aday arasında seçim yaparak kime desteğini vereceğine karar vermek zorundadır. Film, bu iki adayın kampanyalarını yürütürken yaşadıkları kişisel ve politik ikilemleri gözler önüne seriyor.

Karakterler ve Oyunculuk:


Henry Fonda, William Russell karakterine derinlik ve inandırıcılık katıyor. Onun liberal ve dürüst duruşu, Fonda’nın doğal karizmasıyla bütünleşiyor. Russell, ahlaki değerlere bağlı kalan bir aday olsa da zaafları olan bir insan olarak resmediliyor. Fonda’nın performansı, bu içsel çatışmayı etkili bir şekilde yansıtıyor.

Cliff Robertson’ın Joe Cantwell’i ise tam zıt bir karakter. Daha saldırgan, kazanmak için her yolu mubah gören bir siyasetçi olan Cantwell, Robertson’ın güçlü performansıyla izleyiciyi kendisine çeken, ancak aynı zamanda itici bulunan bir figür haline geliyor. Robertson, Cantwell’in ikiyüzlülüğünü ve hırsını başarıyla aktarıyor.

Eski başkan Hockstader rolünde Lee Tracy, filmde adeta politik bir bilge gibi. Karakteri, eski politikaların deneyiminden gelen bir pragmatizme sahip, ancak aynı zamanda eğlenceli ve ironik bir mizah anlayışıyla bezenmiş. Tracy’nin performansı, filmde zaman zaman karanlıklaşan havayı dengeliyor.

Temalar:


"The Best Man", Amerikan siyasetinin ahlaki çıkmazlarını ve yozlaşma potansiyelini derinlemesine irdeliyor. Filmde, gücün ve iktidarın kazanılması için ahlaki değerlerin nasıl göz ardı edilebileceği, seçimlerin kişisel ve politik çıkarlar uğruna nasıl manipüle edilebileceği üzerinde duruluyor. Gore Vidal’ın keskin diyalogları ve politik bakış açısı, filmde sıkça hissediliyor.

Film, adayların kişisel kusurları üzerinden politika ve ahlak arasındaki ince çizgiyi sorguluyor. Bir yanda, politik arenada hayatta kalmak için ahlaki değerlerden ödün vermenin kaçınılmaz olup olmadığı sorusu, diğer yanda bu değerlerin korunmasının gerekliliği tartışılıyor.

Teknik Yönler:


Franklin J. Schaffner’ın yönetimi, filmdeki gerilimi adım adım inşa ederken, diyalog ağırlıklı sahnelerde bile izleyiciyi ekrana kilitliyor. Film, büyük ölçüde kapalı mekanlarda geçmesine rağmen, klostrofobik bir atmosfer yaratmaktan ziyade politikaların çarpıştığı arenaya odaklanıyor.

Filmin siyah-beyaz çekimleri, dönemin atmosferini başarılı bir şekilde yansıtırken, politik dramın ağırlığını artırıyor. Görüntü yönetimi, özellikle karakterlerin yüz ifadelerine ve mimiklerine vurgu yaparak, onların içsel çatışmalarını görsel olarak daha etkili bir şekilde aktarıyor.

Eleştiriler:


"The Best Man", güçlü bir politik drama olarak övgü toplasa da, bazı izleyiciler için fazlasıyla diyalog ağırlıklı ve teatral bir yapıda olabilir. Bu da, aksiyon arayanlar için temposunu yavaşlatabilir. Ancak, politik dramalardan hoşlanan izleyiciler için bu özellik filmin en güçlü yanlarından biri olarak değerlendirilebilir.

Sonuç:


"The Best Man", Amerikan siyasetinin kirli oyunlarını gözler önüne seren güçlü bir film. Etik ve pragmatizm arasındaki çatışmayı merkeze alan bu yapım, her ne kadar 1960’ların politik iklimini yansıtsa da, günümüzde de geçerliliğini koruyan evrensel mesajlar barındırıyor. Henry Fonda ve Cliff Robertson’ın güçlü performansları ve Gore Vidal’ın keskin senaryosu, filmi unutulmaz kılan unsurlar arasında. Siyasetin perde arkasını merak edenler için kaçırılmaması gereken bir yapım.
  Tür: Dram
  1. Kubrick (1927-1999) ve Sonrası: Sinemanın Mirası
      4 ay Önce   208
    Kubrick (1927-1999) ve Sonrası: Sinemanın Mirası "Hepimiz Kubrick'in çocuklarıyız, değil mi? Onun yapmadığı bir şeyi yapabilir misin ki?" (Paul Thomas Anderson)
    Gizli El: Julio Cortázar’ın Sinemadaki İzleri
      3 hafta Önce   445
    Gizli El: Julio Cortázar’ın Sinemadaki İzleri Uruguaylı eleştirmen ve biyograf Emir Rodriguez Monegal, Latin Amerika kurgusunun kültürel birliğini tanımlamaya çalışırken şöyle yazmıştır: "Latin Amerika'nın 40'lı ve 50'li yıllardaki yazarları için sinema, tıpkı farklı diller konuşan insanların anlaşmak için kullandığı ortak bir dil (Lingua Franca) gibiydi. Ya da tıpkı farklı lehçeler konuşan Antik Yunanların anlaşmak için 'Koine'yi kullanması gibi. İçinde yaşadığımız, farklı diller ve kültürlerle dolu, Babil Kulesi kadar karmaşık modern dünyada, bu yazarların birbirleriyle ve dünyayla kurduğu ortak dil, edebiyat değil, sinema oldu. Daha önceki bir makalemde ("Geçen Yıl Marienbad'da: Metinlerarası Bir Derin Düşünce"), Alain Resnais'nin filmini ile Adolfo Bioy-Casares'ın "La Invención de Morel" (Morel'ün Buluşu) (1940) adlı eseri arasındaki ilişkiyi ortaya koymuştum. Burada ise, Julio Cortázar'ın sinemadaki (şimdiye kadar fark edilmemiş) varlığına dikkat çekmek istiyorum.
    En İyi 30 Psikolojik Gerilim Filmi
      4 hafta Önce   580
    En İyi 30 Psikolojik Gerilim Filmi Psikolojik gerilim ile sıradan bir gerilim arasındaki fark nedir? Adından da anlaşılacağı gibi, bu ayrım temelde zihinle ilgilidir. En iyi örneklerde, karakterlerin ruhsal durumlarına özel bir önem verilir ve gerilimin kendisi, bu motivasyonların hikayenin akışını nasıl şekillendirdiğinden doğar. Bu, kulağa fazla entelektüel gelebilir ancak en büyük psikolojik gerilimler, izleyicinin tüylerini diken diken eden temel korkular, travmalar ve yanılsamalarla oynar. Özellikle sorunlu bir gencin de bir zamanlar dediği gibi, hepimiz zaman zaman biraz deliye döneriz. İşte bu, türü bu kadar tanıdık ve ürkütücü kılan şeydir.
    Satyajit Ray’in Yönetmediği, Uluslararası Alanda Beğeni Kazanmış 15 Hint Filmi
      2 ay Önce   546
    Satyajit Ray’in Yönetmediği, Uluslararası Alanda Beğeni Kazanmış 15 Hint Filmi Son 100 yıldır, Hint sineması, devasa kültürünün bir aynası olmuş ve Hint toplumunun kültür, gelenekler ve genel yaşam tarzı açısından nasıl dönüşüm geçirdiğini tamamen olmasa da kısmen yansıtmıştır. Başlıca dil olan Hintçe çekilen filmler küresel ölçekte dalga yaratırken, bölgesel dillerde çekilen filmler de işledikleri konular itibarıyla yaratıcılık ve yenilikçilikte onlardan geri kalmamıştır. Martin Scorsese, Quentin Tarantino, Baz Luhrmann gibi yönetmenler, bir noktada Hint filmlerinin kendi film yapım tarzları üzerindeki etkisini kabul etmişlerdir. Satyajit Ray her ne kadar Batı'da Hint sinemasının yüzü olagelmişse de, dünya sineması üzerinde etki bırakmış birçok Hintli film yapımcısı olmuştur. Aşağıdaki 15 film, aslında gelecekteki filmler için standartları belirleyen filmlerdir. Lagaan (2001), Monsoon Wedding (2001) ve Lunchbox (2013) gibi son uluslararası başarılar, büyük ölçüde bu filmlerin sağladığı ilk tanınırlığa borçludur. Bu filmler, Hint Sineması'nın henüz büyümeye ve gerçekten küresel bir kimliğe dönüşmeye yönelik ilk adımlarını attığı dönemin bir parçasıydı. Bu liste, Hint filmlerinin ölçek ve kapsam açısından nasıl ilerleme kaydettiğini yansıttığı için, listeyi kronolojik bir sırayla hazırladık.
    1920’lerden 10 Büyük Sovyet Filmi
      3 ay Önce   527
    1920’lerden 10 Büyük Sovyet Filmi Potemkin Zırhlısı'nın gösterime girişinin üzerinden bir asır sonra, Sergei Eisenstein'ın başyapıtı, Pet Shop Boys'un beğeni toplayan bestesi eşliğinde hem sinemalarda hem de dijital platformlarda yeniden seyirciyle buluşuyor. Bu yazıda, filmi sinema tarihinin en çalkantılı ve aynı zamanda en etkileyici dönemlerinden birinin bağlamında değerlendiriyoruz.
Yorum Alanı