Nina Simone sahnede, dinleyicileri büyüleyen ve ömür boyu sürecek hayranlar edinmesini sağlayan son derece özgür, sınır tanımayan müzikal ifadesiyle tanınıyordu. Ancak 1960'ların Amerika'sında sivil haklar döneminin şiddet dolu, unutulmaz ve anlamsız günlerinin ortasında Simone, sanatsal kimliğini ve hırsını bir harekete olan bağlılığıyla uzlaştırmakta zorlandı. Saatler süren otobiyografik kayıtlardan derlenen bu yeni film, parlak bir sanatçının sınır tanımayan egosunu ve yaşadığı dönemin saçmalıklarını gözler önüne seriyor. Simone, şöhretinin zirvesindeyken ailesini, ülkesini, kariyerini ve hayranlarını terk ederek Liberya'ya taşındı ve sahneye çıkmayı bıraktı. Bu olaya kadar uzanan hayat hikayesi, "bir kraliyet mensubu nasıl olur da çamurda tepinir ve yine de zarafetle yürür?" sorusunu akla getiriyor.