Varlıklı bir ailenin kızı olan Hildegard 8 yaşındayken bir manastıra verilir. Buradaki eğitmeni Jutta’dan bitkilerle tedaviyi, okuma yazmayı öğrenir ve kısa zamanda çalıştığı bütün alanlarda başarılı olur. Jutta ölünce Hildegard, manastırdakilerin kendilerini cezalandırmak için vücutlarına yaptıkları işkenceleri görüp dehşete düşer ve bu düzeni değiştireceğine and içer. Hildegard manastırın baş rahibesi olur. Zekasını ve diplomasi yeteneğini hiç belli etmeden kullanarak bilinen tüm kuralları değiştirmeye koyulur. Çocukluğundan bu yana güçlü kehanetler gören Hildegard, bunların Tanrıdan gelen mesajlar olduğuna inanır ve bu düşüncesini Hıristiyanlık inancına aykırı düşebileceği korkusu taşımaksızın bir üst makamına anlatır. Papa ondan desteğini esirgemediği gibi Hildegard’ın öngörülerinin yayınlanmasına izin de verir.
Ortaçağ’ın en ileri görüşlü ve en ilham verici kadınlarından Hildegard, hayatı hakkında bilgi sahibi olduğumuz ilk besteci ve kadın cinselliği üzerine yazmış ilk kadındır. Yüzyıllar sonra Dante, Leonardo da Vinci gibi sanatçıların eserlerinden ilham aldığı Hildegard, Avrupa’nın bilimin ve aydınlanmanın ışığındaki modern çağa taşınmasında önemli bir rol oynadı.