7.0
Toplamda 1 oy verildi.
Adblock Tespit Edildi! Adblock ile bu partı izleyemezsiniz. Lütfen reklam engelleyici eklentinizi devre dışı bırakınız ve sayfayı yenileyiniz!
The Mountain
İMDb Puanı 6.9

The Mountain

-

Dağların Fedaisi

Zachary Teller, artık yaşlanmış ve daha sakin bir hayat yaşamayı tercih etmiş eski bir dağcıdır.Ancak küçük kardeşi Chris’in ise başka planları vardır; para kazanıp bu yerden kurtulmak. Abisine yaptığı evi satma baskısı ise hiç bir zaman sonuç vermemiştir. Hayat bu rutinde sürdüğü sırada civardaki dağa düşen bir uçak, Chris’in planlarını değiştirmesine sebep olacaktır. Hindistan – İngiltere seferi yapan uçak zengin yolculardan oluşmaktadır. Chris’in ise gözü yolculara ait olan değerli eşyalardadır. Sonuçta kurtulan olmamıştır ve ölülerinde paraya ihtiyacı yoktur. Hazırlanan kurtarma ekibinin hava muhalefeti yüzünden enkaza ulaşamadan geri dönmesi sonucu, Chris bu zorlu yolculuğa hazırlanmaya başlar.

The Mountain - Dağların Fedaisi (Fedakar Dağcı), Henri Troyat'ın “La Neige en Deuil” (Yaslı Karlar) romanından beyazperdeye uyarlanmıştır.
  Tür: Dram , Macera
  1. Mikio Naruse Sinemasında Materyalist Etik
      1 ay Önce   490
    Mikio Naruse Sinemasında Materyalist Etik Mikio Naruse’nin külliyatı hakkında yazan eleştirmenler, kaçınılmaz olarak olumsuz karşılaştırmalara ve eksiklikler listesine düşerler. Japon auteur’ler panteonuna geç dahil olmuş bir isim olarak Naruse, daima Kurosawa, Ozu ve Mizoguchi’nin altında değerlendirilmiştir. Şikâyetlerin ortak bir nakaratı vardır. Naruse içsel, ev içi dramlar yapmıştır ama onun işleri Ozu’nun eserleri kadar oyunbaz ya da sevimli değildir. Ozu ile birlikte Shochiku’nun Kamata stüdyolarında çıraklık yapmıştır, ama ya o stüdyonun hafif, eğlenceli üslubunu öğrenememiş ya da öğrenmek istememiştir. Israrla ağır, kasvetli ve depresif olmaya devam ettiği için oradan ayrılmasına memnuniyetle göz yumulmuştur. İki altın çağı kucaklayan klasik bir yönetmendir, ancak onun eserleri Bordwell’in kutladığı Japon sinemasının kendine özgü biçimsel süslemelerini ya da Burch’un betimlediği Japon estetik pratiğinin radikal sapmalarını örneklemez. Kadın melodramları çekmiştir, ama bunlar ne üslup açısından ne de duygusal yoğunluk açısından Mizoguchi’ninkiler kadar incelikle etkileyicidir.
    En iyi 100 Erkek Oyuncu Performansı
      2 yıl Önce   226
    En iyi 100 Erkek Oyuncu Performansı www.thecinemaarchives.com'un değerlendirmesine göre sıralamadır. Filmlerin büyük çoğunluğunu sitemizden izleyebilirsiniz.
    Bir Şair, Yamyam ve Haz Yaratığı Olarak Alejandro Jodorowsky
      2 yıl Önce   159
    Bir Şair, Yamyam ve Haz Yaratığı Olarak Alejandro Jodorowsky Aktör, romancı, senaryo yazarı, tarot okuyucu, psikoterapist, mistik şair ve yönetmen Alejandro Jodorowsky’nin sinemasal açıdan verimli bir hayatı olmuştur. Fando y Lis (1967), El Topo (Köstebek, 1970), The Holy Mountain (Kutsal Dağ,1973) ve Santa sangre (Kutsal Kan, 1989) ile birlikte Jodorowsky tarzı gerçeküstücü literatürdeki yerini almıştır. Jodorowsky sinemasında zaman algısı kırılmış, bir kişiye ve bir nesneye karşı oluşan duygular dönüşüme uğramış, nesnelerin içindeki olası felaket hissi aynı anda görülebilir hale gelmiştir. Filmlerinde ilkel olan düşünceler ve mistik öğretiler kimi zaman kronik karabasandan ayırt edilemeyen modern dünya yaşantısına sarmalanmaktadır. Dayatılan her türlü doktrine karşı “gerçeküstü yamyamlık” Jodorowsky sinemasının vazgeçilmezleri arasındadır. Şilili yönetmen, her şeyden çok çılgına dönmüş dünyanın cinnetlerine kendi paradoks, küstahlık ve mistik arayışıyla karşı koymuştur.
    Dahi Bir Avangart Sinemacı: Yoshishige (Kiju) Yoshida
      3 yıl Önce   360
    Dahi Bir Avangart Sinemacı: Yoshishige (Kiju) Yoshida Yazımıza hemen Yoshida’nın hayatı, kariyeri ve sineması üzerine bir şeyler karalamaya başlamadan önce aslında merak edilen soruya cevap vermek doğru olacaktır. Çok büyük bir ihtimalle bugüne kadar adını dahi duymadığınız bir yönetmenle ilgili böylesine geniş çaplı bir yazıyla karşılaşınca haliyle yönetmenin kim olduğunu merak ediyorsunuzdur. Ama bir yerden sonra esas merak edilen şey neden bu yönetmeni yazımıza konu olarak seçtiğimiz. İlk olarak söyleyebileceğim şey aslında Yoshida’nın, adı sinema tarihinde sıklıkla geçmesi gereken biri olmasına karşın bu derece unutulmuş olmasına duyulan üzüntüdür. Çünkü yönetmenin ortaya çıkardığı işler ve sinemaya yaklaşımı bakımından eksiksiz bir usta ve de dahi olduğunu çok net bir şekilde söyleyebilirim. Bir diğer söyleyebileceğim şey de yönetmenle ilgili sadece Türkçe’de değil özellikle bu konuda oldukça geniş bir arşive sahip Fransızca ve İngilizce dillerinde yayın yapan mecralarda da herhangi bir derli toplu bilginin bulunmuyor olması. Elbette bu bizlere yazıyı hazırlarken çok büyük zorluklar olarak geri döndü. Ama her şeyden öte yönetmeni seçmemizdeki en önemli faktör Yoshida’nın yıllar önce temellerini attığı sinemasal kuramı bugün yeniden dillendirmeyi ve üzerine düşünmeyi istememizdir.
Yorum Alanı

6 + 1 =