10.0
Toplamda 1 oy verildi.
Adblock Tespit Edildi! Adblock ile bu partı izleyemezsiniz. Lütfen reklam engelleyici eklentinizi devre dışı bırakınız ve sayfayı yenileyiniz!
Ida
İMDb Puanı 7.4

Ida

2015 OSCAR ödüllerinde Polonya adına yarışan bu film, 1960’lı yılların Polonya’sında geçiyor. Kendini Tanrı'ya adayarak rahibe olmaya karar veren öksüz Anna (Agata Trzebuchowska), yıllardır hazırlığını yaptığı rahibelik yemini etmeye çok az bir süre kala varlığından haberdar olmadığı teyzesi Wanda (Agata Kulesza) ile görüşür ve ailesiyle ilgili büyük bir sırrı öğrenir. Anna aslında Yahudi’dir, gerçek adı da Ida’dır. Polonya'daki Nazı İstilası sırasında tüm ailesini kaybetmiş olan Anna, parçaları birleştirip yıllardır kurduğu hayalin sona erişine tanık olur. İnandığı ve savaştığı değerler geçmişinin ortaya çıkmasıyla değişime uğradığında, Anna kendini büyük bir boşluğun tam ortasında bulacak ve Wanda ile birlikte gerçek köklerini ve ailesinin sırlarını keşfetmeye çabalayacaktır.
  Tür: Dram
  1. Moufida Tlatli: Sessiz Kadınların Sinemacısı
      6 ay Önce   82
    Moufida Tlatli: Sessiz Kadınların Sinemacısı 7 Şubat 2021'de hayatını kaybeden Moufida Tlatli Arap dünyasının en önemli kadın sinemacılarından biriydi. Uzun ve verimli bir kurguculuk kariyerinin ardından imza attığı ilk filmi Sarayın Sessizliği’nden itibaren hep kadınların kıstırılmışlığına dair incelikli öyküler anlattı.
    István Szabó’nun Birey – İktidar Üçlemesi
      1 yıl Önce   100
    István Szabó’nun Birey – İktidar Üçlemesi Usta macar yönetmen Istvan Szabo’nun iktidarların karşısındaki bireylere mercek tuttuğu üçlemesi, en bilineni ve aynı zamanda üçlemenin de ilk filmi olan Mephisto haricinde sırasıyla Oberst Redl (Albay Redl) ve Hanussen’den oluşuyor.
    Dahi Bir Avangart Sinemacı: Yoshishige (Kiju) Yoshida
      3 yıl Önce   319
    Dahi Bir Avangart Sinemacı: Yoshishige (Kiju) Yoshida Yazımıza hemen Yoshida’nın hayatı, kariyeri ve sineması üzerine bir şeyler karalamaya başlamadan önce aslında merak edilen soruya cevap vermek doğru olacaktır. Çok büyük bir ihtimalle bugüne kadar adını dahi duymadığınız bir yönetmenle ilgili böylesine geniş çaplı bir yazıyla karşılaşınca haliyle yönetmenin kim olduğunu merak ediyorsunuzdur. Ama bir yerden sonra esas merak edilen şey neden bu yönetmeni yazımıza konu olarak seçtiğimiz. İlk olarak söyleyebileceğim şey aslında Yoshida’nın, adı sinema tarihinde sıklıkla geçmesi gereken biri olmasına karşın bu derece unutulmuş olmasına duyulan üzüntüdür. Çünkü yönetmenin ortaya çıkardığı işler ve sinemaya yaklaşımı bakımından eksiksiz bir usta ve de dahi olduğunu çok net bir şekilde söyleyebilirim. Bir diğer söyleyebileceğim şey de yönetmenle ilgili sadece Türkçe’de değil özellikle bu konuda oldukça geniş bir arşive sahip Fransızca ve İngilizce dillerinde yayın yapan mecralarda da herhangi bir derli toplu bilginin bulunmuyor olması. Elbette bu bizlere yazıyı hazırlarken çok büyük zorluklar olarak geri döndü. Ama her şeyden öte yönetmeni seçmemizdeki en önemli faktör Yoshida’nın yıllar önce temellerini attığı sinemasal kuramı bugün yeniden dillendirmeyi ve üzerine düşünmeyi istememizdir.
    Kore sinemasının Tarantino’su; Chan Wook Park
      2 hafta Önce   9
    Kore sinemasının Tarantino’su; Chan Wook Park Sinemayı, kültürü, güzel sanatları ve müziği seven, hikayelerini kendi yaşadığı hayattan ziyade diğer sanat eserlerinden elde ettiği hayal gücüyle yeniden kurgulayan Park Chan-wook, felsefi içerikleri kadar aşırı şiddet içeren hikayeleriyle tartışılan, kanlı ve vahşet dolu filmleri nedeniyle Kore sinemasının Tarantino'su olarak anılan bir yönetmen.
    1975 Yılının 10 Büyük Britanya Filmi
      2 hafta Önce   26
    1975 Yılının 10 Büyük Britanya Filmi Sex Pistols'ın ilk canlı performansı ile Margaret Thatcher'ın Muhafazakar Parti liderlik yarışında Edward Heath'i yenerek Birleşik Krallık'ın büyük bir siyasi partisinin ilk kadın lideri olarak tarihe geçmesi arasında geçen 1975 yılı, Britanya yaşamını şekillendiren çelişkili kültürel güçlerin bazı net işaretlerini sunuyordu.Birleşmiş Milletler'in "Uluslararası Kadın Yılı" ilanı ile "Cinsiyet Ayrımcılığı Yasası" ve "Eşit Ücret Yasası"nın yürürlüğe girmesi, ikinci dalga feminizmin somut kazanımlarıydı; ancak sürekli yükselen işsizlik oranı iç karartıcı bir haberdi. Futbol holiganizmi yaygındı; Avrupa entegrasyonu konusundaki ayrılıklar hem halk hem de hükümet düzeyinde belirgindi. Ve haziran ayında kar yağdı.
Yorum Alanı