10.0
Toplamda 2 oy verildi.
Adblock Tespit Edildi! Adblock ile bu partı izleyemezsiniz. Lütfen reklam engelleyici eklentinizi devre dışı bırakınız ve sayfayı yenileyiniz!
Seven Days in May
İMDb Puanı 7.9

Seven Days in May

-

Heyecanlı Günler

1960'ların başında patlak veren SSCB ile ABD arasındaki "füze krizi"nin ve ardından yaşanan "Kennedy Suikasti"nin arkasında yatan Siyaset-Ordu çatışmasının eleştirel bir üslupla ele alan film soğuk savaşın ikilemlerini gözler önüne seriyor.Genelkurmay Başkanı James Scott (Burt Lancester), Sovyetler Birliği ile imzalanan füze anlaşmasına sıkı bir muhalefet göstererek sürecin barışçıl yollarla çözüleceğine inanmayan bir askerdir. Yardımcısı Jiggs Casey (Kirk Douglas) ise aynı fikirde olmasına rağmen bu meselelerin çözümü için demokratik yöntemlerin kullanılması gerektiğine inanmaktadır ve Generalinin hükümeti devirme planını Başkan Jordan Lyman'a (Fredrich March) haber verir. Bu noktadan itibaren cunta ile oval ofis arasında gizli bir mücadele başlayacaktır.
  Tür: Dram , Gerilim
  1. Unutulmaması Gereken Yönetmen: Elio Petri ve İtalyan Politik Sinemasının Mirası
      1 ay Önce   55
    Unutulmaması Gereken Yönetmen: Elio Petri ve İtalyan Politik Sinemasının Mirası Zamanımızın büyük politik ikilemi, bizim -yani çağdaş toplumlarda toplumsal ilişkilerin bazı temel demokratik dönüşümlerini hedefleyenlerin- daha önceki politik çalkantıların gerisinde yaşıyor olmamızdır. Bu, batılı endüstriyel-kapitalist ülkeler boyunca geçerlidir. Daha spesifik olarak, toplumsal hareketler ve politik protestolar İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra filizlendi ve daha sonra 1960'ların sonu ve 1970'lerin başında politik algıları yapılandıran işaretler olmaya devam eden sözde devrimci aktivizm örnekleriyle doruğa ulaştı. Politik film yapımcılığının evrimi bu tarihin bir parçasıdır ve pek hatırlanmayan Elio Petri bunun en önemli yönetmenidir. Petri, politik analizi ve film sanatını kendisinden önce veya sonra gelen herhangi bir yönetmenden daha başarılı ve kapsamlı bir şekilde birleştirdi.
    Jacques Rivette’nin Notlarıyla Film Güncesi
      5 ay Önce   80
    Jacques Rivette’nin Notlarıyla Film Güncesi Aşağıda okuyacağınız metin, yakın zamanda kaybettiğimiz büyük yönetmen Jacques Rivette'nin ölümünden birkaç gün önce geçti. Metinde yönetmenin izlediği filmlere ve takip ettiği yönetmenlere dair görüşleri yer alıyor. Bir nevi film güncesi olarak adlandıracağımız bu metni, sinefesto.com ekibinden Serkan Baştimar ve Dilara Ekşi'nin çalışmaları sonucu sizlere ulaştırabildik.
    İngilizce Olmayan En İyi 100 Film
      2 yıl Önce   417
    İngilizce Olmayan En İyi 100 Film BBC Kültür, dünya sinemasının gelmiş geçmiş en iyi filmlerini belirlemek için 43 ülkeden 209 film eleştirmeninin görüşlerine başvurdu. İşte ilk 100'e giren filmler…
    BBC’ye Göre Kadın Yönetmenler Tarafından Yönetilen En İyi 100 Film
      9 ay Önce   98
    BBC’ye Göre Kadın Yönetmenler Tarafından Yönetilen En İyi 100 Film BBC Culture, farklı ülkelerden sinema yazarlarının oylarıyla belirlenen Kadın Yönetmenler Tarafından Yönetilen En İyi 100 Film listesinin tamamını açıkladı. Listenin ilk sırasında Jane Campion’ın başyapıtı Piyano (1993) yer alıyor, bir başka usta Agnès Varda tam 6 filmiyle listede adını en çok gördüğümüz isim olurken, 5’ten 7’ye Cléo (1962) da listenin ikinci sırasında dikkat çekiyor. Kathryn Bigelow 5; Claire Denis, Lynne Ramsay ve Sofia Coppola 4’er; Jane Campion, Chantal Akerman, Lucrecia Martel ve Andrea Arnold ise 3’er filmle listede öne çıkan yönetmenler.
    Şiirsel Gerçekçi Filmler
      11 ay Önce   135
    Şiirsel Gerçekçi Filmler 1929 Buhranı sonrası sosyoekonomik kargaşanın hâkim olduğu bir dönemde doğan Şiirsel Gerçekçilik, bireyi merkezine alarak toplumsal bir hiciv lirizmi sunar. 1930’larda Fransa’da doğup ardından tüm Avrupa’yı kucaklayan akım, yaklaşmakta olan savaşın karamsar, huzursuz ve acı dolu adımlarına karşı durur; bu net duruşunu şairane bir üslupla harmanlayıp gerçeğin sert hatlarını şiir törpüsüyle silikleştirir. Toplumdaki çalışan insanın, emekçinin, kaçakçının, fabrika işçisinin sorununa, çaresiz karakterleri ve onların tutarsız davranışlarıyla gönderme yapar; sosyalizmi, sıradan insanı, sen ve ben’i savunur. Savaşın yıkmaya çalıştığı hayalleri önemseyerek, günlük hayatın şiirselliğini yakalama derdine düşüp lirik bir kadraj tekniğiyle loş ortamları, puslu havalarda, ıslak kaldırımlar üzerinde perdeye aktarır.
Yorum Alanı

− 2 = 2