7.0
Toplamda 1 oy verildi.
Adblock Tespit Edildi! Adblock ile bu partı izleyemezsiniz. Lütfen reklam engelleyici eklentinizi devre dışı bırakınız ve sayfayı yenileyiniz!
Her
İMDb Puanı 8
  • Yönetmen:
  •  Süre: 126 Dakika
  • Ülke:
  • Yıl:
  • 131İZLENME

    1BEĞEN

    0BEĞENME

Her

-

Aşk

Theodore Twombly hayatını, yakın gelecekte nadir bulunan bir şeye dönüşmüş olan el yazımı mektuplar yazarak kazanmaktadır. Ve bu yıllarda insanların işlerini artık bilgisayar programları yerine getirmektedir. Theodore, karısından boşandıktan sonra bir apartman dairesinde tek başına yaşamaya başlar ve bir gün karşılaştığı bir teknoloji reklamıyla birlikte hayatı değişir. Kusursuz bir yapay zeka programı sunan yeni bir işletim sistemi, onu son derece çekici bir kadın olan Samantha ile tanıştırır. Sanal bir varlık olan ve sadece bir sesten ibaret olan Samantha, Theodoreu dünya ve hayat üzerine sorduğu sorularla birlikte bambaşka bir gerçeklikle tanıştırır. Ağır bir depresyonun içerisinde olan Theodore, yavaş yavaş hayatın keyifli yanlarını fark etmeye başlarken yapay zeka programıyla arasındaki ilişki de gitgide tuhaflaşır.
  Tür: Bilim-Kurgu , Romantik
  1. Werner Herzog Filmlerinde Antropolojik Yaklaşımlar ve Yerli İmgeler
      2 yıl Önce   341
    Werner Herzog Filmlerinde Antropolojik Yaklaşımlar ve Yerli İmgeler Werner Herzog, çeşitli coğrafyalarda çektiği filmlerin çekim aşamasında ya da sonrasında kolonyal hafızanın peşini bırakmadığını belirtir. Yönetmenin bu serzenişi çalışmanın temel çıkış noktasını oluşturmaktadır. Herzog amacının evrensel gerçeklerin imgelerini çoğaltmak olduğunu söylese de yarattığı imgeler, bölgesel tarihi tümüyle dışlar mı? Filmlerde, sömürü tarihiyle toplumsal hafıza arasında nasıl bir ilişki vardır? Bu sorularla oluşturulan temel argüman, Herzog filmlerinin bölgelerin sosyo-politik tarihini dışlamadığı, filmlerin imgeler üzerinden post kolonyal bir eleştiriyi mümkün kıldığıdır. Çalışmada, Alman kolonyal tarihindeki kolonyal fantezilerin toplumsal koşullarla olan ilişkisini açığa çıkarmak için “soylu vahşi” (noble savage) ve“German Indianthusiasm” kavramları kuramsal çerçeveye dâhil edilmiştir.
    1920’lerden 10 Büyük Sovyet Filmi
      7 gün Önce   449
    1920’lerden 10 Büyük Sovyet Filmi Potemkin Zırhlısı'nın gösterime girişinin üzerinden bir asır sonra, Sergei Eisenstein'ın başyapıtı, Pet Shop Boys'un beğeni toplayan bestesi eşliğinde hem sinemalarda hem de dijital platformlarda yeniden seyirciyle buluşuyor. Bu yazıda, filmi sinema tarihinin en çalkantılı ve aynı zamanda en etkileyici dönemlerinden birinin bağlamında değerlendiriyoruz.
    James Baldwin: Görüntülenebilen Başka Diyarlarda
      2 hafta Önce   419
    James Baldwin: Görüntülenebilen Başka Diyarlarda "Aşk hiçbir zaman popüler bir hareket olmamıştır. Ve hiç kimse gerçekten özgür olmak istememiştir. Dünya bir arada tutuluyor çok az sayıda insanın aşkı ve tutkusuyla. Aksi takdirde, elbette umutsuzluğa kapılabilirsiniz. Herhangi bir şehrin sokağında yürüyebilir ve etrafınıza bakabilirsiniz. Unutmamanız gereken şey, baktığınız şeyin aynı zamanda siz olduğudur…Siz o canavar olabilirdiniz, siz o polis olabilirdiniz. Ve içinizde, o olmamaya karar vermek zorundasınız." –James Baldwin
    Mikio Naruse Sinemasında Materyalist Etik
      2 hafta Önce   468
    Mikio Naruse Sinemasında Materyalist Etik Mikio Naruse’nin külliyatı hakkında yazan eleştirmenler, kaçınılmaz olarak olumsuz karşılaştırmalara ve eksiklikler listesine düşerler. Japon auteur’ler panteonuna geç dahil olmuş bir isim olarak Naruse, daima Kurosawa, Ozu ve Mizoguchi’nin altında değerlendirilmiştir. Şikâyetlerin ortak bir nakaratı vardır. Naruse içsel, ev içi dramlar yapmıştır ama onun işleri Ozu’nun eserleri kadar oyunbaz ya da sevimli değildir. Ozu ile birlikte Shochiku’nun Kamata stüdyolarında çıraklık yapmıştır, ama ya o stüdyonun hafif, eğlenceli üslubunu öğrenememiş ya da öğrenmek istememiştir. Israrla ağır, kasvetli ve depresif olmaya devam ettiği için oradan ayrılmasına memnuniyetle göz yumulmuştur. İki altın çağı kucaklayan klasik bir yönetmendir, ancak onun eserleri Bordwell’in kutladığı Japon sinemasının kendine özgü biçimsel süslemelerini ya da Burch’un betimlediği Japon estetik pratiğinin radikal sapmalarını örneklemez. Kadın melodramları çekmiştir, ama bunlar ne üslup açısından ne de duygusal yoğunluk açısından Mizoguchi’ninkiler kadar incelikle etkileyicidir.
    Ruhun Gözetlenmesi: Philippe Garrel Sineması
      4 hafta Önce   413
    Ruhun Gözetlenmesi: Philippe Garrel Sineması 1957’de François Truffaut şöyle yazmıştı: “Yarının sineması bana, bireysel ve otobiyografik bir romandan bile daha kişisel görünüyor; bir itiraf ya da günlük gibi. Genç sinemacılar kendilerini birinci tekil şahısla ifade edecek, başlarından geçenleri anlatacaklar: ilk aşklarının hikâyesi ya da en sonuncusu; politik uyanışları; bir yolculuk, bir hastalık, askerlik, evlilik ya da son tatil… ve bu keyifli olacak, çünkü gerçek olacak… Yarının sineması bir aşk eylemi olacak.” (1)
Yorum Alanı

+ 44 = 50