10.0
Toplamda 1 oy verildi.
Adblock Tespit Edildi! Adblock ile bu partı izleyemezsiniz. Lütfen reklam engelleyici eklentinizi devre dışı bırakınız ve sayfayı yenileyiniz!
Futures Vedettes
İMDb Puanı 5.1

Futures Vedettes

-

Aşk Okulu

Marc Allégret’in 1955 yapımı, Brigitte Bardot’un ilk dönem filmlerinden Futures Vedettes, konservatuarın çapkın öğretmeni Eric Walter’ın (Jean Marais) genç öğrencilerini aşkla ve hayal kırıklığıyla eğitmesini konu alıyor. Brigitte Bardot, Fransa’nın en ikonik karakterlerinin başında gelir. 50’li yıllarda başlayan sanat yaşamı ile özgür Fransız kadınını temsil ederek, kadın bağımsızlığının ve cinsel özgürlüğün simgesi olmuştur. Futures Vedettes’de Sophie Dimater (Brigitte Bardot) öğretmeni Eric Walter ile gönül ilişkisi yaşar. Walter’ın eski eşiyle tekrar birlikte olmasıyla Sophie’nin aşk acısını sanatına yansıtması, sanat eğitiminde ne kadar ileri gidilebileceğinin ilk örneklerinden birini oluşturur. Şiirsel Gerçekçilik’in en belirgin özelliği, karakterlerinin umutsuz, melankolik, intihara meyilli olmasıdır ve bu karakterler Futures Vedettes’de çokça karşımıza çıkar. Eric Walter’ın bir diğer aşk yaşadığı öğrencisi Elis Petersen (Isabelle Pia) da annesinin ölümü sonrası kendisini Walter’ın kollarında teselli ararken bulur. Beklediği aşkı bulamayınca da intihara kalkışır ama piyano öğretmeni Clement (Yves Rovert) sayesinde bu düşüncesinden vazgeçer. İki kalbi kırık kızın son sahnede tüm yaşananları “Bütün bunları bir rüyaymış gibi kabul edelim.” diyerek kendilerini teselli etmesini, Şiirsel Gerçekçilik’e yaraşır şairane bir son olarak düşünebiliriz.
  Tür: Dram , Komedi
  1. Şiirsel Gerçekçi Filmler
      6 ay Önce   91
    Şiirsel Gerçekçi Filmler 1929 Buhranı sonrası sosyoekonomik kargaşanın hâkim olduğu bir dönemde doğan Şiirsel Gerçekçilik, bireyi merkezine alarak toplumsal bir hiciv lirizmi sunar. 1930’larda Fransa’da doğup ardından tüm Avrupa’yı kucaklayan akım, yaklaşmakta olan savaşın karamsar, huzursuz ve acı dolu adımlarına karşı durur; bu net duruşunu şairane bir üslupla harmanlayıp gerçeğin sert hatlarını şiir törpüsüyle silikleştirir. Toplumdaki çalışan insanın, emekçinin, kaçakçının, fabrika işçisinin sorununa, çaresiz karakterleri ve onların tutarsız davranışlarıyla gönderme yapar; sosyalizmi, sıradan insanı, sen ve ben’i savunur. Savaşın yıkmaya çalıştığı hayalleri önemseyerek, günlük hayatın şiirselliğini yakalama derdine düşüp lirik bir kadraj tekniğiyle loş ortamları, puslu havalarda, ıslak kaldırımlar üzerinde perdeye aktarır.
Yorum Alanı

47 − = 39