Antropolog Jean Rouch ve sosyolog Edgar Morln’ln birlikte çektiği Chronique d’un Été - Chronicle of a Summer, bütün belgesellerin en önemlisi ve en çok anılanıdır. Türün bazı öncülerinin (Dziga Vertov ve Robert Flaherty) yarattığı gelenekleri ve teknikleri kullanan Rouch ve Morin, 1960’ların başlarında Paris’te, günlük yaşamın kalıplarını ve işleyişlerini belgeler. O dönemde 16 mm. film ekipmanı ve tekniklerinde meydana gelen bazı temel değişikliklerden yararlanan film, gitgide daha hareketli hale gelen ve "nesnel" bir aracın sağladığı, ortaya yeni yeni çıkmaya başlayan olanakları sergiler.
Bazı açılardan Chronique d’un Eté’nin gözlemci bir üslubu olduğu söylenebilirse de film kendi yöntemsel ve ahlaki yaklaşımını durmadan sorgular. Bu açıdan, filmin "son halinin" gösterilmesini ve eleştirel biçimde tartışılmasını filme dahil ederek, Flaherty’nin yaklaşımını geliştirir (o da çekimlerini Nanook of the North-Kuzeyli Nanook’a, (1922), konu olan Inuit’lere göstermekte ısrarcıydı). Ayrıca Chronique d’un Été bize bazen Morin’le konuşan, diğer zamanlarda kamera önünde "var olmayı sürdüren" karakterlerinin yaşantısından anlar sunsa da aynı zamanda kendisini bilinçli bir biçimde, konu edindiği öznelerin etkileşimli karşılıklarını içine alan etnografik ya da antropolojik bir deney olarak damgalar.
Belki de Chronique d’un Eté’nin en çarpıcı yanı aracısız aktarılan gerçeklik anlarını yakalama başarısından daha çok, gerçeklikle, kameranın varlığıyla dayattığı gösterinin (ya da bir gerçeklik olarak gösterinin) karışımını, eleştirel biçimde inceleyebilme kapasitesidir. Frederick Wiseman’in kamerayı ve yönetmeni silmek için büyük gayret harcayan belgesellerinin aksine, Rouch’un ve Morin’in filminde her ikisinin de varlığına ısrarla vurgu yapılır. Böylelikle kamera ve yönetmen, günlük yaşamın gözlemcilerinden ziyade, bu yaşamın inşasında ve gözler önüne serilmesinde etkin olarak gösterilir. Bununla birlikte toplama kampından sağ kurtulan Marcelline’in, son derece açık biçimde "kişisel" yorumları eşliğinde Paris sokaklarında yürümesinde, cinéma vérité türünün yaklaşmakta olan "özgürlüğü"nün izleri sezilebilir. Bu film, "dolaysız" sinemanın gücünü ve tekniklerini bir yandan biçimlendiren bir yandan da eleştirel açıdan sorgulayan, ileri görüşlü bir çalışmadır.