5.0
Toplamda 0 oy verildi.
Adblock Tespit Edildi! Adblock ile bu partı izleyemezsiniz. Lütfen reklam engelleyici eklentinizi devre dışı bırakınız ve sayfayı yenileyiniz!
Zulu
İMDb Puanı 7.7

Zulu

-

Canlı Kafa Avcıları

Britanya İmparatorluğu ile Zulu Krallığı arasındaki savaş Güney Afrika’daki Zulu topraklarında sürmektedir. Film bu savaş sırasında yaşanmış 8 çatışmanın ikincisi olan 22 Ocak 1879 tarihli Rorke Geçidi çatışmasının öyküsünü anlatır. Filmin hemen başında bu çatışmalardan ilki olan Isandlwana çatışmasında Zuluların büyük bir İngiliz garnizonunu tamamen imha etmeleri gösterilir. Sıra yolları üzerindeki Rorke Geçidinde daha küçük bir İngiliz ileri karakoluna gelmiştir. Saldırı planını Zuluların bir düğün törenindeyken öğrenen misyoner Otto Witt (Jack Hawkins) ve kızı Margareta (Ulla Jacobsson) derhal birliğe gelerek tehlikeyi haber verirler.
139 kişiden oluşan birliğin başında züppe görünüşlü deneyimsiz Teğmen Gonville Bromhead (Michael Caine) vardır. Kendisine kalsa mantıklı bir kararla bölgeyi terkederek çekilecek olan Bromhead, komutayı çok az farkla kendisinden kıdemli olan ve bölgeye köprü yapımı için gönderilmiş yine savaş deneyimi olmayan Ordu Mühendisi (İstihkâmcı) Teğmen John Chard’a (Stanley Baker) bırakmak zorunda kalır. Chard bölgede kalıp karakolu savunma kararı alır. 4-5 bin üstün yetenekli savaşçıdan oluşmuş Zulular karşısında bu intihar gibi bir karardır.
Silah olarak ellerinde sadece mızrakları ve önceki saldırıdan ele geçirdikleri az sayıda tüfekleri olan sayıca kalabalık Zulu ordusu karşısında tek avantaj olarak ateşli silahlara sahip olan sayıca az İngilizler müthiş bir direniş gösterirler. İki gün boyunca Zuluların dahice askeri taktiklerine karşı azimle karşı koyarlar. İngilizler neredeyse tükenmek üzereyken ve Zuluların son bir saldırıyla onları tamamen imha etmeleri mümkün gözüküyorken inanılmaz bir olay gerçekleşir ve Zulular İngilizlerin kahramanlıklarına övgü yapan şarkılar söyleyerek çekilirler ve giderler. İngiliz karakolunda danışman olarak bulunan ve Zuluları çok iyi tanıyan bir Afrikaner olan Josef Adendorff (Gert Van den Bergh), Zuluların, İngilizlerin kahramanca direnişlerini takdir ettikleri için savaşmayı bırakıp çekildiklerini açıklar.
İyi seyirler..
  Tür: Aksiyon , Savaş , Tarih
  1. Apu Üçlemesi: Bitmeyen Bir Yol Öyküsü
      10 ay Önce   118
    Apu Üçlemesi: Bitmeyen Bir Yol Öyküsü Hint yönetmen Satyajit Ray’in sırasıyla 1955, 1956 ve 1959 yıllarına ait filmleri Pather Panchali (Yol Türküsü), Aparajito (Yenilmez) ve Apur Sansar (Apu’nun Dünyası) küçük bir çocuğun büyüyüp yetişkin bir erkek olmasının öyküsünü sinemaya taşıyor.
    Masaki Kobayashi’nin İnsanlık Durumu Üçlemesi
      1 yıl Önce   97
    Masaki Kobayashi’nin İnsanlık Durumu Üçlemesi II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından maddi ve manevi olarak teslim olan Japon toplumu, geçmişini ve şimdiyi unutmak üzere yeniden inşası süreci içerisine girdi. Bu dönemde yani savaş sonrası dönemde çekilmiş filmlerde, Japonya tarihî seyrinde özelde ferdin/bireyin, genelde toplumun çerçevesini/kendiliğini oluşturan ve derinleştiren başat unsurların savaşla beraber başta sinemada ve diğer sanatlarda bireycilik ve eşitlikçilik gibi modernist fikirler övülmeye ve bu evrilmenin güçlü bir şekilde inşası için eserler verilmeye başlanmıştır. Oysa ki savaş olgusu ne kadar kınanırsa kınansın sinemada ve diğer sanatlarda sanatçıların romantik duyguları ve kederleri onları ciddi bir tarihsel tartışmadan kaçındığını ve ürettikleri eserlerin duygu yönünden güçlü ve fakat bireysel anlatımların ötesine geçemeyen, düşünceleri çatıştıran değil duygusal eserler yaratmasına sebep olmuştur.
    Eric Rohmer: Suçlar ve Kabahatler
      1 yıl Önce   131
    Eric Rohmer: Suçlar ve Kabahatler Eric Rohmer, Fransız Yeni Dalgacıların belki de en ‘Fransız’ıydı. Ahlakçı olmadan ‘ahlak’ üzerine filmler yapan Rohmer’in sineması, iddiasızlığıyla, olaylardan çok kahramanlarının nasıl insanlar olduğuyla ilgilenmesiyle, sürekli tekrar eden tema ve sorularıyla, bütünlüklü bir ‘döngü’nün parçalarından oluşuyor.
    Şiirsel Gerçekçi Filmler
      1 yıl Önce   162
    Şiirsel Gerçekçi Filmler 1929 Buhranı sonrası sosyoekonomik kargaşanın hâkim olduğu bir dönemde doğan Şiirsel Gerçekçilik, bireyi merkezine alarak toplumsal bir hiciv lirizmi sunar. 1930’larda Fransa’da doğup ardından tüm Avrupa’yı kucaklayan akım, yaklaşmakta olan savaşın karamsar, huzursuz ve acı dolu adımlarına karşı durur; bu net duruşunu şairane bir üslupla harmanlayıp gerçeğin sert hatlarını şiir törpüsüyle silikleştirir. Toplumdaki çalışan insanın, emekçinin, kaçakçının, fabrika işçisinin sorununa, çaresiz karakterleri ve onların tutarsız davranışlarıyla gönderme yapar; sosyalizmi, sıradan insanı, sen ve ben’i savunur. Savaşın yıkmaya çalıştığı hayalleri önemseyerek, günlük hayatın şiirselliğini yakalama derdine düşüp lirik bir kadraj tekniğiyle loş ortamları, puslu havalarda, ıslak kaldırımlar üzerinde perdeye aktarır.
    En İyi 10 Varoluşçu Film!
      2 yıl Önce   399
    En İyi 10 Varoluşçu Film! Varoluşçuluk, Fransız felsefeci Jean-Paul Sartre’ın “varoluş özden önce gelir” deyimi ile açıklanabilir. Buna göre varoluşçuluk fikir yapısında bir insan kendi sonuna sahip değildir çünkü insan varlığı sadece kendisinden öte diyazn edildiğinde hayata geçer. Varoluşçu felsefeye göre bir insan yaşamadan önce de vardır ve yaşantısına anlam katmak zorundadır çünkü o, sadece kendine ne yapıyorsa odur.
Yorum Alanı