5.0
Toplamda 0 oy verildi.
Adblock Tespit Edildi! Adblock ile bu partı izleyemezsiniz. Lütfen reklam engelleyici eklentinizi devre dışı bırakınız ve sayfayı yenileyiniz!
Riten
İMDb Puanı 7,1

Riten

-

Ayin

İsimsiz bir ülkedeki bir yargıç, üç oyuncuyla, birlikte ve birebir görüşmeler yaparak, pornografik bir gösteriyi araştırırken onları kışkırtır. Oyuncuların birbirleriyle ilişkileri karmaşıktır. Sebastian, dengesiz, alkolik, borç içinde, eski ortağını öldürmekten mahkum olmuş ve o adamın karısıyla bir ilişki yaşamaktadır. Şu anda Sebastian'ın yeni ortağı Hans ile evli olan Thea, gergin, öfke krizine meyilli ve görünüşte kırılgandır. Hans, zengin, kendi kendine yeten, sıkılgandır ve kumpanyanın lideridir. Yargıç, üçlünün güvensizlikleri üzerinde oynar, ancak sonunda, onunla özel bir oturumda, Rite (Ayin) adlı maskeli gösteriyi gerçekleştirdiklerinde, intikamlarını almaları mümkün olur...
  1. Milliyetçilik: Sahne Arkasında ve Önünde
      2 hafta Önce   422
    Milliyetçilik: Sahne Arkasında ve Önünde Bir süreliğine, Soğuk Savaş kutuplaşmalarının devlet destekli sanat tüketiminin son altın çağı olduğu düşünülmüştü. Ancak günümüzde Avrupa çapında yeniden yükselişe geçen milliyetçilik, propaganda söylemlerine beklenmedik bir geri dönüş yaşatıyor. Nitekim, şovenist hükümetler ve ürkütücü milliyetçi hareketler, sinemayı kendi davalarının önemli bir sözcüsü – ve eleştiri söz konusu olduğunda, ulusal onurlarına yönelik bir tehdit – olarak yeniden keşfetti. Sinema her zaman bir kültürel diplomasi meselesi de olsa, son dönemde uluslararası festivaller, eleştirmenler ve sinemaseverlerce neredeyse tamamen övülen iki filme yönelik millî öfke patlamaları yaşandı: Polonya yapımı Ida (2013) ve Rus yapımı Leviathan (2014). Bu filmler, kendi yapımcılarının ülkelerini "yeterince temsil etmemekle" suçlanarak, özellikle Batı'dan aldıkları övgüler nedeniyle vatan haini ilan edildi. Yurtdışındaki başarı, kültürel ihanet; eleştiri ise vatan hainliği sayılıyor.
    Unutulmaması Gereken Yönetmen: Elio Petri ve İtalyan Politik Sinemasının Mirası
      9 ay Önce   196
    Unutulmaması Gereken Yönetmen: Elio Petri ve İtalyan Politik Sinemasının Mirası Zamanımızın büyük politik ikilemi, bizim -yani çağdaş toplumlarda toplumsal ilişkilerin bazı temel demokratik dönüşümlerini hedefleyenlerin- daha önceki politik çalkantıların gerisinde yaşıyor olmamızdır. Bu, batılı endüstriyel-kapitalist ülkeler boyunca geçerlidir. Daha spesifik olarak, toplumsal hareketler ve politik protestolar İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra filizlendi ve daha sonra 1960'ların sonu ve 1970'lerin başında politik algıları yapılandıran işaretler olmaya devam eden sözde devrimci aktivizm örnekleriyle doruğa ulaştı. Politik film yapımcılığının evrimi bu tarihin bir parçasıdır ve pek hatırlanmayan Elio Petri bunun en önemli yönetmenidir. Petri, politik analizi ve film sanatını kendisinden önce veya sonra gelen herhangi bir yönetmenden daha başarılı ve kapsamlı bir şekilde birleştirdi.
    Dört film bir Delon
      11 ay Önce   136
    Dört film bir Delon 88 yaşında vefat eden Fransız sinemasının önemli kahramanlarından Alain Delon’nun kariyerinde İtalya’nın büyük önemi olduğu gibi oyuncunun da İtalyan sinema tarihinde önemli bir yeri var. “Kariyerimi İtalya’ya borçluyum” diyen aktörü art arda yaptığı, içinden İtalya geçen ilk filmleriyle hatırlamak istedik. Bazı oyuncular vardır ki rol yapmaz. Beyaz perdeyi kamaştıran, doğuştan gelen kayıtsız kalamayacağınız bir ışıkları vardır. Yıldız olmaları da buradan gelir. Güneşten aldıkları ışığın gücünü karanlıkta yansıtırlar. Tek yapmaları gereken orada olmaktır.
    Tansiyon oynatan filmleriyle; Michael Haneke
      1 yıl Önce   139
    Tansiyon oynatan filmleriyle; Michael Haneke Gerçeğin soğuk tokadını, burjuvazinin iki yüzünü ve kibrin karanlık geçmişini çektiği akıl almaz filmler üzerinden akıl ve ruh sağlığımıza enjekte eden, sinemanın eşsiz mucizelerinden Michael Haneke’nin ilk filminden, bu ay Filmekimi’nde izleyeceğimiz son filmi Happy End’e uzanan gergin bir yolculuğa hazır mısınız?
    François Truffaut Sinemasına Nereden başlamalı?
      3 yıl Önce   264
    François Truffaut Sinemasına Nereden başlamalı? Sinemayla kurduğumuz ilişki imajlarla olan ilk karşılaşmamızda başlar. Bir izleyici olmadan, sinema kültürüne herhangi bir katkıda bulunamayacağımız aşikârdır. Hâliyle mesleki tüm sıfatlarından önce, sabık bir sinema aşığı ve bir sinefil olan François Truffaut’nun yeri, ait olduğu devasa izleyici grubunun gönlünde apayrıdır. Çünkü Truffaut, şöhretini yönetmenliğine borçlu olsa da, izleyici koltuğundaki yerini oturduğu hiçbir iktidar koltuğuna (yönetmen, senaryo yazarı, festival jürisi vs.) tercih etmemiştir kariyerinin sonuna dek.
Yorum Alanı