9.0
Toplamda 1 oy verildi.
Adblock Tespit Edildi! Adblock ile bu partı izleyemezsiniz. Lütfen reklam engelleyici eklentinizi devre dışı bırakınız ve sayfayı yenileyiniz!
Mutluluk
İMDb Puanı 7,5

Mutluluk

-

Bliss

Film, 17 yaşındaki Meryem’in, perişan ve baygın halde, bir göl kenarında bulunmasıyla başlar. Doğuda bir köyde yaşayan ailesi kızlarının bir namussuzluk yaptığını düşünerek töre gereği öldürülmesine karar verir. Öldürme görevi ise yakın akrabası Cemal’e verilir. Tanınmış bir sosyoloji profesörü olan İrfan Kurudal, yaşadığı derin kimlik bunalımının da etkisiyle İstanbul’daki hayatını geride bırakıp yelkenli teknesiyle denize açılır. Çıktıkları ölüm yolculuğunda, Meryem ve Cemal’in yolları, Profesör İrfan Kurudal’la beklenmedik şekilde kesişir. Her biri özgürlüğe ve ikinci bir şansa doğru yola çıkan bu üç kişi, mutluluğu aradıkları bu yolculukta kaderlerini yenebilecek midir?
  Tür: Dram
  1. Lanet Sineması: Günümüz Orta ve Doğu Avrupa Sinemasında Karşı Yetenekler
      1 ay Önce   293
    Lanet Sineması: Günümüz Orta ve Doğu Avrupa Sinemasında Karşı Yetenekler "Lanet Sineması"nı nasıl tanımlayabiliriz? Bu "tür"e giriş yapmanın bir yolu, onu John Orr'ın "Sanat ve Politika Olarak Sinema" kitabında "hayret sineması" olarak adlandırdığı şeyin daha karamsar bir versiyonu olarak görmektir. Orr'a göre bu kavram, genel olarak Orta ve Doğu Avrupa sinemasını ve özellikle de Tarkovsky, Paradjanov, Jancsó ve Angelopoulos'un eserlerini kapsar. Peki onların halefleri kimlerdir? Akla gelen isimler ve filmler şunlardır: Artur Aristakisyan'ın "Eller" (1993); Alexander Sokurov'un "Fısıldayan Sayfalar" (1996); Victor Kosakovsky'nin "19 Temmuz 1961 Çarşamba" (1997); Vitaly Kanevsky'nin "Kıpırdama, Öl ve Yeniden Diril!" (1989). Ve 60'lardan bir usta olan Kira Muratova'nın, 1989 yapımı "Astenik Sendrom"'u bir tür aşağılanmış yücelik olarak kalır. Ancak belki de daha önemli isimler, doğal dünyanın umut verici yönünü, ki bu yön sıklıkla toplumsal karamsarlığı da kapsar, reddeden Béla Tarr, Sharunas Bartas ve Fred Kelemen'dir. Orr, hayret sinemasını "nadir bir deneyimin estetiği" olarak görürken, lanet sinemasında doğayı çok daha ziyade baskıcı bir şekilde sıradan olarak görme eğilimindeyizdir; toplumsal baskıya karşı olmaktan ziyade, onunla olumsuz bir birlik içinde.
    Dört film bir Delon
      1 yıl Önce   185
    Dört film bir Delon 88 yaşında vefat eden Fransız sinemasının önemli kahramanlarından Alain Delon’nun kariyerinde İtalya’nın büyük önemi olduğu gibi oyuncunun da İtalyan sinema tarihinde önemli bir yeri var. “Kariyerimi İtalya’ya borçluyum” diyen aktörü art arda yaptığı, içinden İtalya geçen ilk filmleriyle hatırlamak istedik. Bazı oyuncular vardır ki rol yapmaz. Beyaz perdeyi kamaştıran, doğuştan gelen kayıtsız kalamayacağınız bir ışıkları vardır. Yıldız olmaları da buradan gelir. Güneşten aldıkları ışığın gücünü karanlıkta yansıtırlar. Tek yapmaları gereken orada olmaktır.
    Ingmar Bergman Sinemasının Kierkegaard, Heidegger ve Schopenhauer Tarafı
      2 yıl Önce   222
    Ingmar Bergman Sinemasının Kierkegaard, Heidegger ve Schopenhauer Tarafı Kierkegaard’ın felsefesi aracılığı ile yapmaya çalıştığı şeyi Ingmar Bergman da sineması aracılığı ile yapmaya çalışmaktadır. Kierkegaard, felsefesi aracılığı ile okuyucularının kendilikleri ile yüzleşmelerini sağlarken, Ingmar Bergman da yaratmış olduğu karakterler aracılığı ile seyircilerin yıllar boyunca içlerinde baskılamış oldukları güdüleri ve dürtüleri ile yüzleştirir. Kierkegaard ve Bergman, okuyucularının ve izleyicilerinin id bölgelerine çomak sokmaktadırlar, hatta Freud için söylenen takma adı bu iki ‘düşünür‘ için de rahatlıkla söyleyebiliriz ‘Arı kovanına çomak sokan adamlar.’
    BBC’ye Göre Kadın Yönetmenler Tarafından Yönetilen En İyi 100 Film
      2 yıl Önce   214
    BBC’ye Göre Kadın Yönetmenler Tarafından Yönetilen En İyi 100 Film BBC Culture, farklı ülkelerden sinema yazarlarının oylarıyla belirlenen Kadın Yönetmenler Tarafından Yönetilen En İyi 100 Film listesinin tamamını açıkladı. Listenin ilk sırasında Jane Campion’ın başyapıtı Piyano (1993) yer alıyor, bir başka usta Agnès Varda tam 6 filmiyle listede adını en çok gördüğümüz isim olurken, 5’ten 7’ye Cléo (1962) da listenin ikinci sırasında dikkat çekiyor. Kathryn Bigelow 5; Claire Denis, Lynne Ramsay ve Sofia Coppola 4’er; Jane Campion, Chantal Akerman, Lucrecia Martel ve Andrea Arnold ise 3’er filmle listede öne çıkan yönetmenler.
    FRANSIZ YENİ DALGA SİNEMASININ ERİL ÜRETİM ORTAMINDA BİR KADIN YÖNETMEN: AGNES VARDA VE SİNEMASI
      2 yıl Önce   293
    FRANSIZ YENİ DALGA SİNEMASININ ERİL ÜRETİM ORTAMINDA BİR KADIN YÖNETMEN: AGNES VARDA VE SİNEMASI Tarih boyunca resim, heykel, müzik, edebiyat, sinema gibi sanat dallarının erkek temsilcileri olduğu kadar kadın temsilcileri de mevcuttur. Ancak bu mevcudiyet, söz konusu sanat dallarına ilişkin literatür çalışmalarında kadın sanatçıların da erkek sanatçılar kadar yer alabildiği anlamına gelmemektedir. Kadın sanatçıların sanatlardaki görünmezlik sorunsalı, bu sanat dallarında kadın temsilcilerin olmaması ile değil, kadın sanatçıların literatür çalışmalarında görünmez kılınması ile doğru orantılıdır. Dolayısıyla kadın sanatçıların hayatlarını yazmak; kadınların da sanatsal faaliyetlerde başarılı oldukları gerçeğini belgelemek ve onları da “geleneksel olarak benimsenen tarihsel çerçeveye yerleştirmek” açısından önem taşımaktadır (Berktay, 2012: 15). Kadın sanatçılar üzerine yapılan özellikle monografik çalışmalar, kadın sanatçıların görünür kılınması bakımından önem arz etmektedir. Bu çalışmalar, kadın sanatçıların sayısının yadsınamayacak kadar fazla olduğunu, yalnızca literatürün dışında bırakılmak suretiyle görünmez kılındıkları gerçeğini ifşa etmektedir.
Yorum Alanı