10.0
Toplamda 1 oy verildi.
Adblock Tespit Edildi! Adblock ile bu partı izleyemezsiniz. Lütfen reklam engelleyici eklentinizi devre dışı bırakınız ve sayfayı yenileyiniz!
In the Cut
İMDb Puanı 5.4

In the Cut

-

Tutku Esirleri

New York’ta bir üniversitede İngilizce öğretmeni olarak çalışan profesör Franny Thorstin, Manhattan’ın doğu bölgesindeki evinde yalnız yaşamayı tercih etmektedir. Mahallede evinin yanıbaşında işlenen cinayetler yüzünden son derece tedirgin olan Frannie, cinayetleri araştırmak için bölgeye gelen Dedektif Ruffalo ile erotizm ve gerilim yüklü sıradışı bir ilişki yaşamaya başlar.
  Tür: Gerilim , Gizem
  1. Unutulmaması Gereken Yönetmen: Elio Petri ve İtalyan Politik Sinemasının Mirası
      1 ay Önce   42
    Unutulmaması Gereken Yönetmen: Elio Petri ve İtalyan Politik Sinemasının Mirası Zamanımızın büyük politik ikilemi, bizim -yani çağdaş toplumlarda toplumsal ilişkilerin bazı temel demokratik dönüşümlerini hedefleyenlerin- daha önceki politik çalkantıların gerisinde yaşıyor olmamızdır. Bu, batılı endüstriyel-kapitalist ülkeler boyunca geçerlidir. Daha spesifik olarak, toplumsal hareketler ve politik protestolar İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra filizlendi ve daha sonra 1960'ların sonu ve 1970'lerin başında politik algıları yapılandıran işaretler olmaya devam eden sözde devrimci aktivizm örnekleriyle doruğa ulaştı. Politik film yapımcılığının evrimi bu tarihin bir parçasıdır ve pek hatırlanmayan Elio Petri bunun en önemli yönetmenidir. Petri, politik analizi ve film sanatını kendisinden önce veya sonra gelen herhangi bir yönetmenden daha başarılı ve kapsamlı bir şekilde birleştirdi.
    Ingmar Bergman Sinemasının Kierkegaard, Heidegger ve Schopenhauer Tarafı
      7 ay Önce   107
    Ingmar Bergman Sinemasının Kierkegaard, Heidegger ve Schopenhauer Tarafı Kierkegaard’ın felsefesi aracılığı ile yapmaya çalıştığı şeyi Ingmar Bergman da sineması aracılığı ile yapmaya çalışmaktadır. Kierkegaard, felsefesi aracılığı ile okuyucularının kendilikleri ile yüzleşmelerini sağlarken, Ingmar Bergman da yaratmış olduğu karakterler aracılığı ile seyircilerin yıllar boyunca içlerinde baskılamış oldukları güdüleri ve dürtüleri ile yüzleştirir. Kierkegaard ve Bergman, okuyucularının ve izleyicilerinin id bölgelerine çomak sokmaktadırlar, hatta Freud için söylenen takma adı bu iki ‘düşünür‘ için de rahatlıkla söyleyebiliriz ‘Arı kovanına çomak sokan adamlar.’
    Francesco Rosi Sinemasına Genel Bir Bakış
      9 ay Önce   104
    Francesco Rosi Sinemasına Genel Bir Bakış Hem İtalya'da hem de yurt dışında geniş çapta tanınan ve saygı duyulan Francesco Rosi, yarım yüzyıl boyunca yoğun bir şekilde yüklü, politik olarak angaje ve sosyal olarak kendini adamış bir sinema uygulamaya devam etti ve bu da ona haklı olarak İtalya'nın sinematik "yurttaşlık cesareti şairi" unvanını kazandırdı.
    Masaki Kobayashi’nin İnsanlık Durumu Üçlemesi
      10 ay Önce   74
    Masaki Kobayashi’nin İnsanlık Durumu Üçlemesi II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından maddi ve manevi olarak teslim olan Japon toplumu, geçmişini ve şimdiyi unutmak üzere yeniden inşası süreci içerisine girdi. Bu dönemde yani savaş sonrası dönemde çekilmiş filmlerde, Japonya tarihî seyrinde özelde ferdin/bireyin, genelde toplumun çerçevesini/kendiliğini oluşturan ve derinleştiren başat unsurların savaşla beraber başta sinemada ve diğer sanatlarda bireycilik ve eşitlikçilik gibi modernist fikirler övülmeye ve bu evrilmenin güçlü bir şekilde inşası için eserler verilmeye başlanmıştır. Oysa ki savaş olgusu ne kadar kınanırsa kınansın sinemada ve diğer sanatlarda sanatçıların romantik duyguları ve kederleri onları ciddi bir tarihsel tartışmadan kaçındığını ve ürettikleri eserlerin duygu yönünden güçlü ve fakat bireysel anlatımların ötesine geçemeyen, düşünceleri çatıştıran değil duygusal eserler yaratmasına sebep olmuştur.
    Sinemanın En Yaramaz, En Kabına Sığmaz İhtiyarı: Peter Greenaway
      11 ay Önce   101
    Sinemanın En Yaramaz, En Kabına Sığmaz İhtiyarı: Peter Greenaway Yaptığı her filmle ya da açıklamayla sansasyon yaratan, bir kesimin fazlasıyla tepkisini alan diğer bir kesimin ise zaman zaman tereddütle de olsa benimsediği İngiliz yönetmen Peter Greenaway’ı tek kelimeyle sinemanın görüp görebileceği en yaramaz, en kabına sığmaz ihtiyarlarından biri olarak tanımlayabiliriz. Sanatın neredeyse her dalıyla az ya da çok bağı olan (opera, resim, enstalasyon, video art …) fazlasıyla entelektüeldir ve elbette tüm bu karpuzları kucağında taşımasını sağlayan yetenek ve zekâsıyla, özellikle sinemanın çizilmiş sınırlarının dışına çıkan ve çizgi içinde kalanlara da arsız bir çocuk gibi nanik yapan bir kişilik diyebiliriz onun için. Hiç durmadan üretmeye devam eden Greenaway, kuşkusuz son yıllarda daha da hızlanmıştır. Bunun sebebini ise seksen yaşında intihar ederek, kendi özgür iradesiyle hayatına son vermeyi düşünen birinin yapmak istediği hayallerini gerçekleştirme telaşı olarak görebiliriz.
Yorum Alanı

35 + = 45