Apu Üçlemesi: Bitmeyen Bir Yol Öyküsü
Hint yönetmen Satyajit Ray’in sırasıyla 1955, 1956 ve 1959 yıllarına ait filmleri Pather Panchali (Yol Türküsü), Aparajito (Yenilmez) ve Apur Sansar (Apu’nun Dünyası) küçük bir çocuğun büyüyüp yetişkin bir erkek olmasının öyküsünü sinemaya taşıyor.
3 ay Önce 56
En iyi 50 İngiliz Filmi
SinemaNova olarak bulup da izleyebildiğimiz en iyi 50 İngiliz filmini seçtik. Sıralamayı tarihsel olarak yaptık. En sevdiğimiz daha fazla Hithcock filmi eklemek isterdik. 50'de sınırlamak ve en önemli yapıtlarını Hollywood'da yaptığı için birçoğunu elemek zorunda kaldık. Yine aynı şekilde Kubrick birçok önemli yapıtını İngiltere'de yaptığı halde liste dışı bıraktık. Emeric Pressburger ve Michael Powell birlikteliğinin daha fazla filmi listede olmalıydı diye düşünüyoruz. Ama yine 50 sınırlamasına takıldık. İzleyemediğimiz ya da atladığımız birçok çok iyi Britanya yapımı film mutlaka çok vardır. Önerilerinizi ve düşüncelerinizi yorumlar bölümünde paylaşmanızı önemle rica ediyoruz.
4 ay Önce 49
Çağdaş Bir Yönetmen: Claire Denis
Yaklaşık elli yıllık kariyerinde hayranlık uyandırıcı bir filmografi inşa eden yazar ve yönetmen Claire Denis hala devam ettirdiği kariyeri ve şahsına münhasır sinema diliyle çağdaş Fransız sinemasının yaşayan en önemli figürlerinden biri olmayı sürdürüyor.
6 ay Önce 97
Glauber Rocha’nın İzinde Açlığın ve Şiddetin Estetiği
Brezilya çıkışlı Cinema Nova (Yeni Sinema), Latin Amerika’nın ulusal bağımsızlık, sınıf çatışması, toplumsal adalet ve eşitlik mücadelesi ile karakterize edilen temalarını sinema dilinde yeni arayışlarla buluşturdu. Neden-sonuç ilişkisiyle ve çizgisel bir tarzda ilerleyen geleneksel anlatı yapısını reddeden Yeni Sinema’nın yönetmenleri, ticari sinemaya karşı endüstriyel olmayan, antiemperyalist bir sinema inşa etmek istediler. Bu amaçla hareket ettiler ve kameralarını kırsal kesimin toprak mücadelesine, gecekondu bölgelerinin yoksulluğuna, kolonyal ülkelerin ulusal kaynaklarının yabancı şirketlerce sömürülmesine çevirdiler.
6 ay Önce 91
Şiirsel Gerçekçi Filmler
1929 Buhranı sonrası sosyoekonomik kargaşanın hâkim olduğu bir dönemde doğan Şiirsel Gerçekçilik, bireyi merkezine alarak toplumsal bir hiciv lirizmi sunar. 1930’larda Fransa’da doğup ardından tüm Avrupa’yı kucaklayan akım, yaklaşmakta olan savaşın karamsar, huzursuz ve acı dolu adımlarına karşı durur; bu net duruşunu şairane bir üslupla harmanlayıp gerçeğin sert hatlarını şiir törpüsüyle silikleştirir. Toplumdaki çalışan insanın, emekçinin, kaçakçının, fabrika işçisinin sorununa, çaresiz karakterleri ve onların tutarsız davranışlarıyla gönderme yapar; sosyalizmi, sıradan insanı, sen ve ben’i savunur. Savaşın yıkmaya çalıştığı hayalleri önemseyerek, günlük hayatın şiirselliğini yakalama derdine düşüp lirik bir kadraj tekniğiyle loş ortamları, puslu havalarda, ıslak kaldırımlar üzerinde perdeye aktarır.