19. yy 2.yarısında, kaybedecek bir şeyi olmadığını düşünen genç bir adam, Batı Amerika'nın uç kısımlarına, bilmediği bir yere muhasebeci olmak için gider. Lakin o gidene kadar yerine çoktan başkası alınmıştır. O da ?'Hiç kimse'' isimli dışlanmış bir Amerikan yerlisinin hayatına girmesiyle gerçek bir Batılı olmayı kendine amaç edinir. Hiç kimse'yle tanışmasıyla hikaye komik ve vahşi bir hal alır. Blake'in doğasına zıt olsa da, durum Blake'i silah kullanan, kural dışı avlanan bir katile dönüştürür. Blake yavaşça kontrolünü kaybeder.

Lutie adlı genç bir kadın, Albay Jim Brewston'la evlenmek için Salt Folk'a gelir. Jim, ordudan ayrılmıştır ve bir çiftliğe yerleşmiştir. Lutie ve Jim evlenirler ve bir kızları olur. Jim karısını sevmektedir ancak Lutie mutlu değildir ve bunalımdadır. Bir süre sonra Lutie, Chamberlain adlı bir adamla yasak ilişkiye başlar ve bu adamdan bir çocuk doğurur. Vicdanına yenik düşen Lutie, gerçeği kocası Jim'e açıklar. Duyduğu bu şok karşısında donup kalan Jim, Lutie'yi affetmez ve evden kovar. Luti, başka şehre taşınır. Çocuklar ise Jim'de kalmıştır. Ancak sorunlar bitmeyecektir...

Ülkemizde "Kan Davasının Sonu" olarak gösterilen filmde Şerif Matt Morgan’ın kızılderili eşi ile oğlu bir pazar günü eve dönerken eşine tecavüz edilir ve öldürülür.Katiller arkalarında atları ile üzerinde sahibinin adı yazılı bir eyer bırakırlar ve Morgan bunun eski arkadaşı Craig Belden’e ait olduğunu hemen fark eder, trene atlayıp çiftliğinin olduğu Gunhill'e doğru yola çıkar. Kasabaya ulaştığında eski arkadaşının çok zengin olduğunu ve kasabadaki herşeyi ve herkesi satın aldığını görür, 30 üzerindeki silahlı adamıyla kanunları bile o belirlemektedir. Belden duruma anlayışla yaklaşmaya çalışırken katillerden birinin yüzündeki yara iziyle kendi oğlu Rick olduğunu anlayınca onu teslim etmek istemez.

Teğmen Dunbar Amerikan iç savaşından sonra güney Dakota'daki sınır karakoluna atanır. Devamlı sınır karakoluna gelen bir kurtla dost olur. Bu kurtla oyunlar oynarken onu Sioux kabilesinden yerliler görür ve ona kurtlarla dans eden adam adını takarlar. Dunbar'ın bu kabileyle tanışması sonucu politik fikirleri değişmeye başlar. Zaman geçtikçe bu barışcıl kızılderilileri dahada yakından tanıyarak dostluklarını ilerletir. Onlardan biri gibi davranmaya başlandığında aslında kızılderililerin büyüttüğü bir beyaz olan tek yumrukla direnen aşık olacak ve gelen tehlikeleri beraber gögüs gerecekler.

Marlon Brando elbette rol yapabilir. Aşk ve İntikam, Brando'nun ilk yönetmenlik denemesinin yol açtığı en büyük soru şuydu: film yönetebilir mi? 50'lerin başlarında Amerikan sinemasında Stanislavsky Metodu'nu popülerleştiren adam olan Brando, filmin açılış sahnesinde eşsiz tarzını özetler. Yavaş yavaş bir muzun tadını çıkarırken, kamera geriye doğru kayarak, canlandırdığı karakter Rio'nun, bir banka soygunu olduğu ortaya çıkan durumda nasıl da sakin olduğunu vurgular. Gülümser ve kamera hareketi "genel çekimle durur. Kadın müşterilerden birinin yüzüğünü almadan evvel, meyvesinin son lokmasını yutar.Bu muhteşem sahne, aynı sürede Rio'nun ortağı, sert ve kavgacı Dad Longworth'u (Karl Malden), bir western'in acelesiz temposuyla gösterir. Bundan sonra Brando'nun yönettiği ilk film Meksika'nın kuzeyinden Monterey'e uzanan bir intikam fantezisine dönüşür. Sorunlu bir yapım olduğu söylense de Aşk ve İntikam, muhteşem tasarım öğeleri barındırır, parlak bir şekilde Malden'i tipine ters bir şekilde kötü adam rolünde oynatır ve bunların dışında, beligin bir biçimde azimli bir ahlaki belirsizlik, görsel güzellik ve karakterlerin eylemleri için inandırıcı nedenler içeren bir izlence sunar.Öykünün geri kalanının ana hatlarına gelince, Dad sonunda Rio'ya kazık atar ve onu yaşam boyu sürecek bir garezin tohumlarının atıldığı bir Meksika hapishanesinde bırakır. Rio hapisten kaçana dek aradan 5 sene geçer, intikamını almaktan hiçbir şeyin döndüremeyeceği Rio, Bon Amory (Ben Johnson) liderliğindeki bir suçlu çetesine girer ve hareket peşindeki grup Kaliforniya sahillerine gider. Monterrey'de nihayet, artık Meksika kökenli karısı Maria (Katy Jurado) ve ergen yaştaki üvey kızı Louisa'yla (Pina Pellicer) yaşayan ve bölgenin şerifi olan Dad'i bulurlar. Rio arkadaşmış gibi davranır. Dad geçmişi hakkında yalan söyler. Bob bir banka soymayı planlar ve Louisa afili kanun kaçaklarının etkisine kapılır. Doğal olarak, diğer adamların tümü çeşitli kötülüklerin peşinde ölürken, Rio hak ettiği iyi sona kavuşur.

Amerikan iç savaşı sonrasında, isyancı askerlerden birisi olan Penny Baxter, eşi Orry ve 12 yaşındaki oğlu Jody ile Florida’daki ilk yerleşimcilerdendirler. Baxter çiftinin daha önce kaybettikleri 2 çocuğu Orry’nin hayata daha sert bakmasına sebep olmuştur. Buna karşılık Penny ve oğlu daha sıcak ve sevgi doludur… Pulitzer ödüllü Marjorie Kinnan Rawlings’in romanından uyarlanan filmde, fakir ailesi ile Florida Everglades’de yaşayan 12 yaşındaki Jody’nin yavru geyik ile kurduğu güçlü dostluk anlatılıyor. Filmin konusu, Amerikan içsavaşı sonrasında geçiyor. Yönetmen Rod Hardy, dönemin tarihsel ve toplumsal panoramasını başarılı sinema diliyle yansıtması, romanın ana temalarına ve özüne geniş ölçüde sadık kaldığının bir göstergesi. Filmin küçük kahramanı canlandıran Jarman’in gösterdiği üstün performans, ‘‘En İyi Çocuk Oyuncu’’ Özel Oscarı’yla onurlandırıldı..

Nybyggarna "Yeni Ülke", Utvandrarna "Göçmenler" filminin kaldığı yerden devam etmektedir. Amerika'ya varan İsveçliler, daha önce yerleşmiş olan vatandaşlarını bulmayı umarak bugünkü Minnesota eyaletine kadar uzun bir yolculuğa çıkarlar. Yeni Dünyada, hemen hemen sıfırdan yeni bir hayata başlamak kolay değildir. Ama göçmenler çalışmalarının karşılığını alırlar. Artık İsveçtekinden daha iyi yaşamaktadırlar. Ancak kötü günler kapıdadır. İç Savaş başlar ve Sioux Kızılderilileri arazilerine yerleşen beyazlara karşı kanlı bir ayaklanma başlatırlar. Karl'ın ailesi her şeye rağmen hayatta kalmayı başarır. Karl'ın kardeşi Robert ise, Kaliforniya topraklarında altın çıkartmaya karar verir. Klaiforniya'ya varamaz ama altın madenlerine giderken yolda sarı hummadan ölen patronundan bir miktar servet edinir. Bunu da başka bir İsveçli göçmene kaptırır. Robert, ağabeyinin uanına döner; yolda yakalandığı bir hastalıktan orada ölür. İsveçi hiç unutamamış olan Kristina bir kaç çocuk daha doğurduktan sonra, doktorun öğüdüne rağmen yeniden hamile kalır. Bu son hamileliği ölümüne sebep olacaktır. Çocular büyür ve çiftliğin idaresini üstlenirler. Karl-Oskar yaşlanmış ve yalnız kalmıştır. Son günlerini Eski Dünyadaki gençliğini hayal ederek geçirmektedir.

Kızı Maggie dokuz yaşında iken evi terkeden ve bir Apaçi gibi yaşamaya başlayan Samuel (Tommy Lee Jones) seneler sonra, 2 çocuğuyla beraber doktorluk ve veterinerlik yapan kızının evine döner. Kızı Maggie (Cate Blanchett), annesinin ve erkek kardeşinin ölümünden sorumlu tuttuğu babasını affetmemektedir ve evden kovar. Babasının birşeylerden kaçtığını düşünmektedir. Bu arada Maggie'nin sevgilisi Brake (Aaron Eckhart) öldürülür ve kızı Lilly (Evan Rachel Wood) kaçırılır. Apaçiler tarafından kaçırılan Lilly'yi bulmak için kasabanın şerifi yardımcı olmaktan çekinir, çünkü bir Apaçinin izini sürebilecek kalifiye elemanı bulunmamaktadır. Artık bir ya Apaçilerin izini sürecek başka bir Apaçi bulmalıdır, ya da Apaçiler gibi yaşayan birilerinden yardım istemelidir: Babasından...Oldukça sağlam bir kadroya sahip olan filmde ayrıca Val Kilmer ve Jenna Boyd gibi tanıdık isimler de yer alıyor.

Sonny Steele eski bir rodeo yıldızıdır. Artık Las Vegas sahnelerinde pırıltılı giysiler içinde Corn Flakes reklamlarına çıkmaktadır. Rodeoya katılacak olan atına uyuşturucu vereceklerini duyunca, atıyla birlikte çöle doğru yolculuğa çıkar...

Charles Portis'in 1969 tarihli ilk filmin de uyarlandığı romanından tekrar uyarlanacak filmde, babasının bir cinayete kurban gitmesinin ardından işe “gerçekten yürekli” bir yardımcı olan Tom Chaney’i alan ve babasının katilini bulmayı kafaya koyan 14 yaşındaki çiftçi kızı Mattie Ross’un hikayesi anlatılacak.

Varoş, rüzgarlı bir Arizona'nın sığır yetiştirilen kasabasında, Vienna adında kasaba dışında bir bar sahibi, kasaba halkı ve sığır güdücüleriyle tartışmaya girer. Vienna, sığır güdücülerinin karşı olduğu barın yanındaki tren yolunu desteklemekle kalmayıp Dansçı Çocuk adında hırsız olduğu şüphelenilen çocukla da yatağını paylaşır. Vienna'nın eski sevgilisi silahlı soyguncu olan Johnny Guitar, Vienna'nın barına gelir. Vienna'ya olan sevgisi tekrardan alevlenir ve onu korumaya karar verir. Hayat onlar için artık çok rahattır. Ta ki Dansçı Çocuğun ve çetesinin kasaba bankasını soyana kadar. Kasaba halkı ise Vienna'nın bu işte bir parmağı olduğunu düşünür. Sığır yetiştiricisi, Vienna'dan nefret eden Emma Small liderliğinde bir heyet Vienna'nın barını baştan aşağı yakar. Vienna ve Johnny kendilerini bu adamlardan zor kurtarır ve Vienna'nın kasaba halkına karşı güçlü direnişi başlar.

1970'li yıllarda geçen öyküde Vance Jeffords, zalim babası T.C. Jeffords ile anlaşamamaktadır. Baba-kızın ilişkileri, babasının başka bir kadınla beraber olmak istemesi sonucunda daha da karmaşık hale gelecektir.

Theodore V. Olsen'in Arrow in the Sun (Güneşteki Ok) adlı romanından senaryosunu John Gay'in uyarlayıp yazdığı filmi Ralph Nelson yönetmiş, başlıca rollerinde Candice Bergen, Peter Strauss ve Donald Pleasence oynamışlardır. Filmde yönetmenin de küçük bir rolü vardır.Afişlerinde "Sinema tarihinin en vahşi filmi olarak tanıtılan "Mavi Askerler" 1864 tarihinde Colorado Bölgesindeki "Sand Creek" katliamını konu alır. Amerikan askerlerinin savunmasız bir Cheyenne köyünü basarak kadın çocuk demeden yüzlerce kızılderiliyi katletmeleri anlatılmaktadır. ABD'nin bir anlamda kendi tarihi ile yüzleştiği bu film aynı zamanda grafiksel olarak da şiddeti en ince ayrıntılarıyla perdeye yansıtmaktadır.

Ortak bir hedefe doğru değişik nedenlerle yol almakta olan üç silah arkadaşı aslında kader açısından yolları kesişmiş insanlardır. İsimleri İyi, Kötü ve Çirkin olan bu kişiler için o dönemdeki Amerikan İç Savaşı bir araçtır. İyi ile Çirkin’in risk barındıran ancak iyi para getiren işleri mevcuttur. Çirkin, aranan azılı bir suçlu olduğu için İyi onu adalete teslim edip önce ödülünü alıyor sonra da darağacından riskli bir metot ile kurtarıp bir sonraki işe kadar sağ kalmasını sağlamaktadır. Bir gün gizli bir hazinenin ortaya çıkmasıyla ikilinin araları bozulur. Onlar birbirleriyle didişirken ortaya üçüncü bir hazine avcısı çıkar; o da Kötü adındaki kişidir. Artık her şeyin başka türlü yaşanma zamanıdır...

20.yüzyılın başlarında bir gazetenin düzenlediği organizasyona 9 kişi katılır. Organizasyon 700 millik bir dayanıklılık yarışıdır. Yarışa, bayan Jones, bir Meksikalı, bir İngiliz, genç bir kovboy,İki arkadaş,Sam Clayton ve Luke Matthews katılmaktadır. Bu zorlu dayanıklılık sınavında tüm bireyler birbirine saygı duymayı öğreneceklerdir

Man of the West - Batıdan Gelen Adam, 1874’de bir tren soygunuyla başlar. Haydutlar treni soyarlar bu arada yolcuların çoğu Fort Worth'a gitmeyi başarırlar. Link Jones ve Sam Beasley yanlarında olan Billie adlı kadın karşılarına çıkan ilk çiftliğe sığınırlar. Bu çiftlik haydutların yatağıdır. Reisleri ise Link Jones’un amcası bundan sonra kasabasına öğretmen aramak için yola çıkmış Link Jones kendini ve arkadaşlarını amcasının elinden kurtarmaya çalışacaktır.

Rooster, genç bir kızın öldürülen babasının katilini bulmak ve mirasına sahip çıkmak amacıyla kiralanır. İşler, kızın yaşlı silahşöre eşlik etmek istemesi ve aralarına bir de deneyimsiz bir Teksaslının (Glen Campbell) katılmasıyla tam bir kabusa döner.

Uzun ve başarılı bir kariyerin ardından emekli olan şerif Wyatt Earp, kardeşlerinin yanına Arizona Tombstonea gider. Wyatt Earp kısa bir süre sonra şehrin yerel suç çetesi Clantonlar tarafından kontrol edildiğini fark eder ve tüm şehre korku salan bu ailenin hükümdarlığını sonlandırmak için alkolik ve kumarbaz Doc Holliday ile işbirliğine girecektir... İki Oscar Ödüllü filmin yönetmeni John Sturges. Filmin başlıca rollerini ise Burt Lancaster, Kirk Douglas ve Rhonda Fleming paylaşıyor.

Apaçi lideri Ulzana'nın bir grup takipçiyle birlikte çekincesini terk ettiğine dair rapor ABD süvarilerine ulaşır. Merhametli genç bir subay olan Teğmen DeBuin'e onu bulması ve geri getirmesi için küçük bir şirket verilir; birliğe deneyimli bir izci olan McIntosh ve bir Apaçi rehberi olan Ke-Ni-Tay eşlik ediyor. Ulzana kırsal kesimde katliamlar, tecavüzler ve yağmalar; ve DeBuin, kurbanlarının kalıntılarıyla karşılaştıkça, McIntosh'tan bir şeyler öğrenmek ve kendi saflığı ve gizli önyargılarıyla yüzleşmek zorunda kalır.

Zengin olma hırsıyla son parasını da piyangoya yatırarak tüketen Fred (Humphrey Bogart) Meksika’da dostu Curtin’la buluşur. Beraber çalıştıkları McClane’den paralarını almakta güçlük çekerler. Öte yandan, birlikte vakit geçirdikleri ve oldukça geveze bir araştırmacı olan Howard’a göre etraftaki tüm tepeler altın hazineleriyle doludur. Bu, Dobbs ve Curtin için kaçırılmaz bir fırsattır. Beraber tepeleri aşan üçlü, döndüklerinde dostlukları mı yoksa paraya olan tutkuları mı ağır basacaktır?

Ortalama zevklere sahip olan duygusal bunalımdaki Roslyn Taber (Marilyn Monroe) kocası Raymond Taber’den tek celsede boşanmak için Nevada’ya gelmiştir. Yaşını almış¸ kovboy Gay Langland (Clark Gable) ile tanışınca en sonunda onu anlayan biri ile karşılaştığını düşünür. Bu sırada Gay, arkadaşları Guido ve Perce Howland (Eli Wallach ve Montgomery Clift) ile birlikte vahşi bir at sürüsünü yakalayıp bir köpek maması şirketine satma peşindedir. Efsanevi yönetmen John Huston’ı, yıldız bir oyuncu kadrosu ve ünlü oyun yazarı Arthur Miller’a ait senaryo ile buluşturan Uygunsuzlar, sinema tarihinin büyük beklenti yaratan filmlerinden biri oldu.Fakat, zorlu çekim mekanları, bas¸roldeki dengesiz bir kadın ve yıllanmış bir erkek oyuncu, çatırdayan bir evlilik ve disiplinsiz bir yönetmen bir araya gelince, çekimler sırasında kamera arkasında yas¸anan dramatik olaylar filmi gölgede bıraktı. Hayatla sanat arasında var olan o ince çizgi, Monroe, Gable ve Clift’in kendilerine çok benzeyen karakterleri canlandırdıkları Uygunsuzlar’da belirgin bir hal alıyor. Uygunsuzlar 1961’de vizyona girdiğinde eleştirmen ve seyircilerden beklediği ilgiyi görmese de, kendine özgü, az rastlanır gizemiyle, hala yaşayan bir film. Uygunsuzlar, modern Batı’da geleneksel değerlerin yok olup gidişine tanıklık eden bir örnek olarak bugün özel bir ilgi görüyor. Bir “karizmatik kaybedenler kulübü”nün John Huston imzalı alameti farikalarından biri olarak nitelendirilecek bu film, en büyük Hollywood yıldızlarından Monroe – Gable ikisinin de son filmi.İyi seyirler..

Geçimini madencilik işiyle sağlayan dört arkadaştan birisi, yakınlardaki bir kasabada belaya bulaşır. Ertesi gün dörtlüden birisi ölür, diğeri de kampı terk eder. Kalanlar Gashade ve Coley Boyard'tır. Arkadaşlarının akıbeti yüzünden şaşkınlık yaşayan ikilinin kamıpına gizemli bir kadın gelir ve onların kendisini para karşılığı Kingsley'e götürmesini ister. Teklifi kabul ederler ve bu nereden gelip ne amaca doğru gittiği belli olmayan kadınla sıra dışı bir yolculuğa çıkarlar....Yolda kendilerine Spear'ın da katılmasıyla her şey daha da ilginç hale gelir. Kimse bu yolculuk sonunda ne olacağını bilmemektedir. Kadının amacı nedir?

Rainer Werner Fassbinder'in yönettiği 1971 yapımı Whity, 1878 yılında Amerika'nın güneybatısındaki işlevsiz Nicholson ailesinin melez uşağının öyküsünü konu ediniyor.

Oğluyla beraber yolculuk yapan bir silahşör, bir kadının hayatını kurtardıktan sonra, çöllerin en sıkı 4 silahşörüyle karşı karşıya gelmek durumunda kalır. Silahşör türlü meziyetleri olan bu adamları yok ettikten sonra ise yeraltına sığınmak zorunda kalır. Dışlanmışların ininde onu manevi bir uyanış beklemektedir. Gözlerini açtığında, dünyayı değiştirmek ve oğlunu bulmak üzere planlar yapmaya başlar.

Senatör Ranse Stoddard, Vahşi Batı’da bulunan Shinbone şehrine, arkadaşı Tom Doniphon’un cenazesi için geri döner. Shinbone’da senatörün ne yaptığını merak eden bir gazeteciye, kariyerinin ‘’Liberty Valance’ı vuran adam’’ olarak nasıl başladığını anlatır. Silahların hukuk kurallarının yerine geçtiği Shinbone’a, Batıya kanunu getirme amacı bulunan bir avukat olarak gelir. Bir posta arabası kanundışı şekilde zaptedildiğinde Ranse, Liberty Valance tarafından vahşice dövülür. Ranse, Valance’ı adalete getirmenin bir yolunu bulmaya çalışırken Shinbone halkına okuma yazma da öğretir. Sonunda bir silah alarak Valance’ın karşısına dikilir. The Man Who Shot Liberty Valance; kültür, tarih ve estetik anlamda önemli olmasıyla 2007 yılında Ulusal Film Dairesi tarafından korunmaya alınmıştır..

Filmde olaylar, Nevada’daki çiftliklerden birinde işlenen cinayetle başlar. Cinayetten sonra maktulün arkadaşları intikam için katilin peşine düşerler ve üç kişiyi yakalayıp, onları hemen öldürmek isterler...

Suçsuz yere asılan ve ölümden dönen bir kovboyun, kendisini asanların peşine düşmesini anlatan hikayesi...

Amerikan iç savaş senelerinde, kuzeylilere ait olan ve Albay McNally (J.Wayne) emirinde bulunan, yüklü miktarda altın taşıyan bir tren, Güneylilerce yağmalanır... Suçluları ele geçiren McNally, tren konusunda istihbaratın bir hain tarafından güneylilere verildiğini düşünür ve kısa vadede bu hislerinde haklı olduğunu anlar... Treni soyan Güneylilerden hainleri öğrenip cezalandırmak isteyen McNally, bunu yaparken başını düşündüğünden daha büyük belalara sokacaktır... Filmimiz, başrolünde yıldız oyuncu John Wayne'in bulunduğu, orta halli bir western eseri...

Fritz Lang'ın yönettiği Rancho Notorious - Yaylaların Fahişesi, nişanlısı öldürülen bir çiftlik sahibinin intikam alma çabasını konu ediniyor.

1900'lerin başında zalim Porfirio Diaz'ın yönettiği Meksika'dayız. Emiliano Zapata toprakları elinden alınan köylülere yardım etmek ister ve kanunkaçağı durumuna düşer. Kardeşi Eufemio ile birlikte başkaldırıp dağa kaçarlar ve devrimci Madero'nun isyancı güçlerine katılırlar.Madero'nun ordusunda generalliğe kadar yükselen Zapata ve dava arkadaşları savaş alanında çok başarılı olurlar ve Diaz ülke dışına kaçmak zorunda kalır. Artık Madero ve arkadaşlarının yönetimine geçen ülke, devrimcilerin tüm iyi niyetlerine rağmen Diaz zamanından daha iyi yönetilemez. Madero, Zapata ve diğer ileri gelenler kazanan tarafta yer almanın sarhoşluğuyla hareket eden askeri güçlerine mukayet olamazlar. Rakip Huerto'nun adamları Madero'yu öldürdüklerinde, Zapata'ya diğer bir rakip Pancho Villa ile işbirliği yapmaktan başka çare kalmaz.

Snow Hill adında bir kasabada Pollicut adındaki bir yargıç birçok insanın başına haydut olduğu gerekçesiyle ödül koymakta, ödül avcıları da insanları avlamaktadır. Haydutlar arasında özellikle Tigrero isminde biri onlarca insanı gözünü kırpmadan öldürmektedir. Ama kasabanın yeni şerifi bu insan avına pek sıcak bakmamaktadır. Bu esnada Tigrero’nun öldürdüğü adamlardan birinin karısı da intikamını almak için Silenzio ismiyle bilinen bir silahşörü kasabaya davet etmiştir. Küçük yaşta annesi babası ödül avcıları tarafından öldürülen Silenzio, hiç konuşmamakta bunun yerine silahını konuşturmaktadır. Silenzio kadına aşık olur ve Tigrero’yu öldürmeyi kabul eder. Fakat bu iş sandığı kadar kolay olmayacaktır.

Çölü geçerken, bir sınır keşifçisi olan Jess Remsberg, Ellen Grange'ı takip eden bir Apaçi grubundan kurtarır ve onu kocası Willard Grange'a geri verir. Bir Ordu süvari birimi için izci olarak görev yapmak üzere sözleşmeli. Willard, Ellen ve bebek oğlu, 10. Parti, bir Apaçi şefi ve Ellen'ın bebeğinin büyükbabası Chata tarafından bir kanyonda kapana kısılır. Willard yakalanır ve işkence görür. Jess gizlice kaçar ve günü kurtarmak için tam zamanında takviye birlikleri getirir. Jess, peşinde olduğu adamın Willard Grange'den başkası olmadığını öğrenir.

Bir grup kanunsuz, emekliliklerini ilan etmeden son bir banka soygunu yapmak için bir araya gelir... Fakat soygun istedikleri gitmez. Çıkan çatışmada arkadaşlarının bir bölümünü kaybederler. Peşlerindeki kanun adamlarından kaçışları Meksika'da son bulurlar. Bir yandan peşlerindeki belalı bir ödül avcısı, öte yandan da yeni geldikleri ülkedeki cani askerler. Meksika'da huzur değil adeta bela bulan grup kaçışlarının bir son bulduğunu sanmaktadır fakat bu son aslında her şeyin başlangıcı olacaktır...

Bir grup adamıyla banka soygunculuğu yapan çete reisi Stretch, son banka soygunundan sonra arkasından gelen atlı birliklerin sıkıştırmasıyla tek çareyi bir tuz gölüne kaçmakta bulur. Stretch'in adamları, başka çareleri olmadığı için onun peşinde tuz gölünde ilerlemeye başlar ve susuzluktan kıvrana kıvrana ilerlerler. Nihayetinde bir kasaba görünür, ölü bir kasaba, terk edilmiş bir kasaba... "Yellow Sky" kasabası... Acaba gerçekten terk edilmiş midir?

Kevin Kline, Scott Glenn, Kevin Costner ve Danny Glover, bu filmde uyuşuk Silverado kasabasına yolları düşen dört sıradışı kahramanı canlandırıyorlar. Kasabanın kanunsuz şerifi ve haydutların başı, ailelerini ve arkadaşlarını tehdit etmektedir. Dört kovboyun yakınlarını kurtarmak için önce birbirlerini hapisten çıkarmaları, sonra da gerçek dostlarının kim olduğunu öğrenmeleri gerekmektedir.Lawrence Kasdan`ın modern bir klasik sayılan bu westerninin yenilenmiş versiyonu. Birbirlerine hiç benzemeyen dört yabancı, kötülükler kralı haline gelmiş Şerif ve çetesini devirmek üzere bir araya gelir.

Meksika Devrimi esnasında geçen film, patlayıcı madde ustası bir İrlandalı asker ile onun bu maharetini banka soymakta değerlendirmek isteyen bir başka paralı askerin başlarından geçenleri anlatıyor. Bir grup politik mahkumun kurtulmasına da neden olan Sean Mallory bir anda halk kahramanı olur. Tek amacı çok paraya ve biraz şöhrete konmak olmasına karşın, devrim kahramanlığı pek beklemediği bir şeydir. Bir zaman sonra bütün kontrolü yitirir ve ok yaydan çıkmış olur.

1881 yılında New Mexico’da geçen öyküde,iki eski dost Pat Garrett ve Billy The Kid şartların değişmesi sebebiyle karşı karşıya gelir.Eskiden baba oğul gibi olan ikilinin arası,Pat’in kanun adamı olmasından sonra açılır.Artık şerif olan ve gözünü para hırsı bürüyen Pat ne olursa olsun kanun kaçağı Billy’i yakalamaya kararlıdır.İlk seferinde hapishaneden kaçmayı beceren Billy ise arkadaşları ile beraber özgürlüğün tadını çıkarmaktadır.Aslında Billy,Meksika’ya kaçsa sorun çözülecek Pat de eski arkadaşını takip etme zorunluluğundan kurtulacaktır.Ancak Pat’in mülklerini korumak için mücadele ettikleri zenginler,Billy’nin arkadaşlarına eziyet etmeye ve insanları sebepsiz yere öldürmeye başlayınca genç adam Meksika’ya kaçmaktansa kalıp kaderiyle yüzleşmeye karar verir.Bu karar,iki eski dosttan biri için ölümcül bir son demektir.

Josey Wales ailesiyle beraber, kasabadan uzak ücra bir yerde tarım ve hayvancılıkla uğraşan, sıradan bir çiftçidir. Bir gün tarlasını sürerken, evinin oradan gelen gürültüyü ve çığlıkları duyar. Oraya vardığında, bir grup eşkiyanın evlerini ateşe verdiğini ve ailesine vahşice davrandıklarını görür.

Kızılderililer bütün batıya yayılmak üzeredirler. Birkaç gün içerisinde emekliye ayrılacak olan Komutan Brittles, müdürünün kızını bir komşu kasabaya götürmekle görevlendirilmiştir. Kaptan Brittles kasabaya ulaştığında buranın yakılıp yıkılmış ve kasabada yaşamakta olan insanların da ölmüş olduğunu görecektir... Film, Amerikan süvarileri ile kızılderililer arasında yaşanan savaşı konu alıyor.

Jurassic parkın ve pek çok 90'lar filminin senaristi michael crichtonun yazıp yönettiği futuristik film. insandan uzak bir bölgede roma, ortaçağ ve vahşi batı kültürünü simüle eden üç tatil beldesi (disneyland gibi) yaratılmıştır. bu beldelere yerleştirilmiş canlıların da hepsi robottur (yılanından insanına dek). gün gelip robotlar arıza çıkarınca acemi gezgin, usta silahşörle baş başa kalır.