Idi Amin Haber Arama Sonuçları
Tarih boyunca resim, heykel, müzik, edebiyat, sinema gibi sanat dallarının erkek temsilcileri olduğu kadar kadın temsilcileri de mevcuttur. Ancak bu mevcudiyet, söz konusu sanat dallarına ilişkin literatür çalışmalarında kadın sanatçıların da erkek sanatçılar kadar yer alabildiği anlamına gelmemektedir. Kadın sanatçıların sanatlardaki görünmezlik sorunsalı, bu sanat dallarında kadın temsilcilerin olmaması ile değil, kadın sanatçıların literatür çalışmalarında görünmez kılınması ile doğru orantılıdır. Dolayısıyla kadın sanatçıların hayatlarını yazmak; kadınların da sanatsal faaliyetlerde başarılı oldukları gerçeğini belgelemek ve onları da “geleneksel olarak benimsenen tarihsel çerçeveye yerleştirmek” açısından önem taşımaktadır (Berktay, 2012: 15). Kadın sanatçılar üzerine yapılan özellikle monografik çalışmalar, kadın sanatçıların görünür kılınması bakımından önem arz etmektedir. Bu çalışmalar, kadın sanatçıların sayısının yadsınamayacak kadar fazla olduğunu, yalnızca literatürün dışında bırakılmak suretiyle görünmez kılındıkları gerçeğini ifşa etmektedir.
  •   100
  •   0
Altın Palmiyeli birçok filmi sitemizden izleyebilirsiniz.
  •   58
  •   0
Hiç şüphe yok ki, ABD Bağımsız Sineması en verimli dönemi 90'lı yıllardı. “Sundance Çocukları” denilen o dönemin yönetmenleri, bugünün en sıkı sinemacıları artık. Hepsinin farklı dertleri vardı şüphesiz. Jimi Jarmusch mesela, Beat kuşağını, özellikle William Blake’i, şiirle harmanlayarak toplumun dışında kalanları stilize bir şekilde resmetti. Coen kardeşler, giderek şiddet toplumuna dönüşen ABD'yi biraz alaycı, biraz da ciddi bir şekilde ele aldı. Wes Anderson ise sinemasında Fransız Yeni Dalgası’ndan esintiler sunuyordu, edebiyata özellikle J. D. Salinger hayranlığını hemen hemen bütün filmlerinde yer veriyordu. “Yeni Amerikan Dalgası” olarak adlandırılacak olan bu dönemden son yıllarda dikkat çekmeye başlayan bir yönetmen daha var: Noah Baumbach. Her ne kadar kendisi uzun yıllardır film çekse de, beynelmilel şöhrete 2000 yılların sonlarına doğru ulaşmaya başladı.
  •   25
  •   0
Üçüncü Sinema
  2 Nisan 2024

Üçüncü Sinema

Günümüzde Üçüncü Dünya halklarının ve onların emperyalist ülkelerdeki benzerlerinin anti-emperyalist mücadeleleri, dünya devriminin eksenini oluşturuyorlar. Üçüncü sinema, bize göre, bu mücadelenin içindeki, zamanımızın en büyük kültürel, bilimsel ve sanatsal manifestosunu, başlangıç noktası her insanla özgür bir kişilik yaratma olasılığını – başka bir deyişle, kültürün anti-kolonileştirilmesini – kabul eden sinemadır.
  •   45
  •   0
Almodóvar benim için her zaman favori yönetmenlerimden biri olmuştur. Geçtiğimiz günlerde okulda kendisiyle ilgili yoğun bir ders sürecimden sonra, arka arkaya Pedro Almodóvar izlerken buldum yeniden kendimi. Kendisiyle ilgili konuşmayı her zaman sevmişimdir, bu yüzden bunu bir tık profesyonel hale dönüştürüp, detaylı bir inceleme yapmak istedim. Bazen açıklamaları anlaşılır ve doğru kılmak için bireysel konuşmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden, tüm zamanların en sevdiğim ve ilham veren yönetmeninden bahsederken öznelliğe bağlı kalmanın zor olacağını bilerek, Pedro Almodóvar’ın üç filmini kendi bakış açımla değerlendireceğim: The Skin I Live In (İçinde Yaşadığım Deri, 2011), All About My Mother (Annem Hakkında Her Şey, 1999) ve Volver (Dönüş, 2006).
  •   45
  •   0
Yaklaşık elli yıllık kariyerinde hayranlık uyandırıcı bir filmografi inşa eden yazar ve yönetmen Claire Denis hala devam ettirdiği kariyeri ve şahsına münhasır sinema diliyle çağdaş Fransız sinemasının yaşayan en önemli figürlerinden biri olmayı sürdürüyor.
  •   49
  •   0
Yıllarca telefon melodim olan Yumeji’s Theme’i her duyduğumda ağır ağır, bastığım her adımı hissederek, elimin dokunduğu her yerde iz bıraktığımı fark ettirecek lirik bir yavaşlıkta hareket etmeme; küçükken en sevdiğim şarkının California Dreaming olduğunu ergenliğimde hatırlatarak bugünüme yepyeni anlamlarla taşımama ve tüm bunların ötesinde söylenememiş sözlerin, yarım kalmış dokunuşların, yitik geçmişin, yalnızlığın ağırlığını daha iyi görüp kucaklamama vesile olan Wong Kar-Wai kim bilir başkalarına nasıl dokunmuştur ve daha da dokunacaktır.
  •   174
  •   0
BBC Kültür, dünya sinemasının gelmiş geçmiş en iyi filmlerini belirlemek için 43 ülkeden 209 film eleştirmeninin görüşlerine başvurdu. İşte ilk 100'e giren filmler…
  •   303
  •   1
Janus Films, Amerikalı izleyicilerin gözlerini Ingmar Bergman, Federico Fellini ve François Truffaut'un sanatsal güçlerinin zirvesindeki zevklerine açtı. Bu dünyaca ünlü dağıtım şirketinin ellinci yıldönümünü, DVD'de elli klasik film ve Janus Films'in hikayesini çeşitli yazılarla anlatan bolca resimli bir ciltli kitap içeren geniş bir koleksiyoncu kutusu olan Essential Art House: 50 Years of Janus Films ile kutlayor. Film tarihçisi Peter Cowie tarafından, Martin Scorsese'den bir övgü ve elli filmin tamamıyla ilgili kapsamlı, yepyeni notlar, ayrıca oyuncularla ilgili bilgileri içeren ve ABD galası bilgilerini de kapsıyor.İsterseniz filmlerin tamamını orjinal dilinde ve Türkçe altyazılı olarak sitemizden de izleyebilirsiniz.
  •   276
  •   1
Sanat ve politika arasındaki ilişki her zaman tartışılan bir konu olmuştur. Sinemanın da görsel ve işitsel imkanları sayesinde politikayla olan ilişkisi göz ardı edilemez. Proletaryanın tarih sahnesine çıkışıyla birlikte grevler, lokavtlar ve sendikalar da perdeye yansımaya başlamıştır. Bu tezde “Politik Sinema Örneği Olarak Ken Loach sineması ve iki filmi olan “Riff- Raff” (Ayaktakımı) ve “I, Daniel Blake” (Ben, Daniel Blake)” filmlerinde İşçi Sınıfının sunumları incelenmiştir.
  •   250
  •   2