Alfred Hitchcock Haber Arama Sonuçları
Film Noir, tanımlanması son derece zor bir türdür; çünkü kimse onun tam anlamıyla kapsayıcı bir tanımını veremez. Herkes örnekler ve tekrarlayan özellikler listeleyebilir - femme fatale, sert diyaloglar ve sinematografik ışık-gölge oyunu, ancak 10 kişiye bunu tanımlamalarını sorduğunuzda 10 farklı yanıt alırsınız.
  •   5
  •   0
Aşağıda okuyacağınız metin, yakın zamanda kaybettiğimiz büyük yönetmen Jacques Rivette'nin ölümünden birkaç gün önce geçti. Metinde yönetmenin izlediği filmlere ve takip ettiği yönetmenlere dair görüşleri yer alıyor. Bir nevi film güncesi olarak adlandıracağımız bu metni, sinefesto.com ekibinden Serkan Baştimar ve Dilara Ekşi'nin çalışmaları sonucu sizlere ulaştırabildik.
  •   74
  •   0
Sinemayla kurduğumuz ilişki imajlarla olan ilk karşılaşmamızda başlar. Bir izleyici olmadan, sinema kültürüne herhangi bir katkıda bulunamayacağımız aşikârdır. Hâliyle mesleki tüm sıfatlarından önce, sabık bir sinema aşığı ve bir sinefil olan François Truffaut’nun yeri, ait olduğu devasa izleyici grubunun gönlünde apayrıdır. Çünkü Truffaut, şöhretini yönetmenliğine borçlu olsa da, izleyici koltuğundaki yerini oturduğu hiçbir iktidar koltuğuna (yönetmen, senaryo yazarı, festival jürisi vs.) tercih etmemiştir kariyerinin sonuna dek.
  •   218
  •   0
Janus Films, Amerikalı izleyicilerin gözlerini Ingmar Bergman, Federico Fellini ve François Truffaut'un sanatsal güçlerinin zirvesindeki zevklerine açtı. Bu dünyaca ünlü dağıtım şirketinin ellinci yıldönümünü, DVD'de elli klasik film ve Janus Films'in hikayesini çeşitli yazılarla anlatan bolca resimli bir ciltli kitap içeren geniş bir koleksiyoncu kutusu olan Essential Art House: 50 Years of Janus Films ile kutlayor. Film tarihçisi Peter Cowie tarafından, Martin Scorsese'den bir övgü ve elli filmin tamamıyla ilgili kapsamlı, yepyeni notlar, ayrıca oyuncularla ilgili bilgileri içeren ve ABD galası bilgilerini de kapsıyor.İsterseniz filmlerin tamamını orjinal dilinde ve Türkçe altyazılı olarak sitemizden de izleyebilirsiniz.
  •   310
  •   1
Durmaksızın yağan yağmurun etkisiyle sokakları çamura bulanmış küçük Macaristan kasabalarından ibaret siyah-beyaz bir dünya. Sinema tarihinde çok az yönetmen, Béla Tarr’ın yaptığı gibi kendine özgü, bütünlüklü bir evren yaratabilmiş ve bu evrenin özelliklerini filmografisinin büyük bir kısmına doğru genişletebilmiştir. Görsel anlamda böylesi puslu bir dünya yaratan Tarr, bu dünyayı çok belirgin, neredeyse imzasına dönüşen teknik tercihlerle filme alır. Bunların başında gelen de elbette uzun planlar. Yönetmen bu tercihini, plan uzunluğunun şiddeti, gerilimi, titreşimi, derinliği üzerinden açıklar. Genele bakacak olursak da Tarr’ın sineması tam olarak şiddet, gerilim ve derinlik üzerine kuruludur. Bu duygular da kökenini, yönetmenin kariyer seyrini göz önünde bulundurup söylersek, önce sosyal ve toplumsal sorunlardan, devamında ise bu sorunların ontolojik kavramlarla harmanlanmasından alır.
  •   289
  •   0