Genç ve idealist avukat Ellen Parsons için Hewes & Associates hukuk firması ve sahibi Patty Hewes’la çalışmak, kariyerinin geleceği için çok büyük bir adım demek. Patty içinse çalışkanlığı ve meslek aşkı taptaze olan bu kız, elindeki dava için bulunmaz kumaş. Ünlü avukat, kendi gençliğine benzettiği Ellen’ı kanatları altına alıyor ve birlikte milyarder Arthur Frobisher’ın mağdur ettiği eski çalışanlarına haklarının verilmesi için var güçleriyle acımasız bir savaşa girişiyorlar.

İlk üç seri "The Adventures of Sherlock Holmes" , "The Return of Sherlock Holmes" ve "The Memoirs of Sherlock Holmes" dan sonra Sherlock Holmes ve Dr. Watson gizemli olayları çözmeye devam ediyor.

Krallık, Danimarkanın en modern ve teknolojik imkanları en ileri seviyedeki hastanesidir.Üstün kadrosu ve sınırsız olanakları, ile adeta modern tıbbın simgesi gibidir. Ancak hastanenin inşa edildiği yer, eski bir bataklıktır ve bu bataklık korkunç sırlar gizlemektedir. Hastanenin içinde doktorların arasında gelişen garip olaylarla, hastane koridorları arasında gezinen ruhlar arasında bir paralellik vardır. Şeytani bir güç Krallıkın köklerine sarılmıştır. Kieslowskinin olağanüstü Dekalogundan sonra sinema dünyasının en önemli TV projelerinden biri sayılan Krallık, içerdiği gerilim öğesi kadar, keskin bir toplumsal hicivleriyle de dikkat çekiyor.

Tom Perrotta’nın aynı isimdeki romanın uyarlanacak olan dizi, “Ani Dönüş” olarak bilinen bir baygınlık olayı sonrası insanların bir anda yok olduğu görülen küçük bir kasabayı konu alıyor.Ana hikaye kasabanın başkanı Kevin Garvey’nin (Justin Theroux) ailesinin engellemelerine rağmen 100 insanın kaybolduğunu gören halkına yardım etmeye çalışması etrafında toplanıyor.Garvey’nin eşi Guilty Remnant (Amy Brenneman) kafayı tarikatla bozmuş, oğlu ise kendini peygamber ilan eden Holy Wayne adında birinin peşinden gidiyor. Sadece kızı, Kevin’in yanında durmaktadır, ancak o da olaydan sonra değişimler yaşıyor.

1970'lerin özgür San Francisco'suna, taze yüzlü ortabatılı Mary Ann Singleton ziyarete gelir ve kalmaya karar verir. Ancak ancak 28 Barbary Lane'deki sıra dışı apartman evine taşındığında Cleveland'dan gerçekte ne kadar uzakta olduğu ortaya çıkıyor. Armistead Maupin'in tüm cinsel deneyim yelpazesinde aşkı arayan bir grup karakter hakkındaki çığır açan romanından uyarlanan Tales of the City, hem benzersiz bir zaman ve mekanı hem de evrensel bağlantı özlemini çağrıştırıyor.

Mihail Afanasyeviç Bulgakov'un aynı adlı romanından uyarlanan Master i Margarita (The Master and Margarita) - Usta ile Margarita, Woland adlı şeytanın ve arkadaşlarının Sovyetler'i ziyaret etmesi ve burada birtakım insanlarla yaşadığı tecrübeleri konu ediniyor.

Rastgele bir araya gelen birbirinden ilginç karakterler, devlet eliyle düzenlenen komplolar, kitlesel imha planları ve dünyayı kurtarma mücadelesi. Hepsi utopiada mevcut. Kitlesi tarafından oldukça beğenilen ingiliz yapımı dizi Bilim Kurgu türünde.

Mary Ann Singleton, TV kişiliği olarak yeni kariyerinde ilerlemeye çabalarken, Michael Tolliver, Jon Fielding'den ayrılmasının ardından sahaya çıkıyor. Boşandıktan sonra Prue Giroux, parkta tanıştığı gizemli bir yabancıda teselli bulur. Brian Hawkins, işiyle ve Mary Ann'le olan yeni tekeşli ilişkisiyle mücadele ediyor ve DeDe Halcyon Day, Mary Ann'in beklediği haber olabilecek tehlikeli bir açıklamayla geri dönüyor.

*The Prisoner, İngiliz yapımı bir mini dizi. 29 Eylül 1967-1 Şubat 1968 yılları arasında ITV ekranlarında izleyiciyle buluşmuş ve 17 bölümden oluşmakta.*Dizi, ilk olarak Kanada’da CTV kanalında görücüye çıkmış 5 Eylül 1967 tarihinde. İngiliz izleyicisi ise ITV’de bundan tam 24 gün sonra kavuşmuş diziye. ABD’de ise 1968 yazında izleyiciyle buluşmuş.*Dizinin çekimleri Kuzey Galler’de bulunan Portmeirion isimli bir tatil köyünde yapılmış. Çekimler bir yıldan uzun sürmüş.*Patrick McGoohan, dizinin yaratıcısı, başrol oyuncusu, tek kadrolu oyuncusu, 5 bölümünün yönetmeni ve David Tomblin ile birlikte iki yapımcısından biri konumunda.*Patrick McGoohan, 19 Mart 1928 tarihinde, ABD’nin New York şehrinin Queens semtinde dünyaya gelmiş. (Dizideki karakteri olan 6 Numara’nın doğum tarihi de aynı bu arada.) Aslen İrlandalı kendisi. ABD’de doğmuş ama küçük yaşlardayken ailesiyle İrlanda’ya taşınmışlar. 1.87 boyunda olan McGoohan, dizide bir İngilizi canlandırıyor. Emmy ve BAFTA ödüllü aktör, 13 Ocak 2009 tarihinde Kaliforniya’da hayata gözlerini yummuş. Aktörlük kariyerine başlamadan önce tanışıp evlendiği (1951) Joan Drummond ile ömrünün geri kalanında evli kalmış ve 3 çocuk babasıymış. The Prisoner’dan önce Danger Man isimli iki adet dizinin başrolünü üstlenmiş. Aynı karaktere hayat verdiği bu dizilerden ilki 1960-1961 yılları arasında 1 sezon, ikincisi 1964-1967 yılları arasında 3 sezon sürmüş. The Prisoner’dan sonra ise Escape from Alcatraz ve Braveheart gibi sinema filmlerinde yer almış.*The Prisoner için bir bilim kurgu dizisi diyebiliriz. Gizemin hüküm sürdüğü, psikolojik drama unsurlarının öne çıktığı, akıl oyunlarının ana sos olarak kullanıldığı, aksiyon ve maceranın da boş geçilmediği, sürükleyici bir bilim kurgu dizisi.*AMC-ITV ortaklığında çekilmiş ve 2009 yılında yayınlanmış olan, 6 bölümden oluşan, aynı isimli bir yeniden uyarlama versiyonu mevcut.Ana karakterimiz 6 numara, İngiltere’deki önemli bir vasfa sahip olduğu işinden bir hışımla istifa eder ve sonrasında evinin yolunu tutar. Onu takip eden bir araçtan inen bir adam o evine vardıktan sonra, içeriye gaz vererek onu bayıltır ve karakterimiz uyandığında kendisini nerede olduğunu bilmediği bir adada konuşlanmış olan ve adına ‘Köy’ denilen gizem dolu bir yerde bulur. Buraya kadar bahsettiğimiz kısmı dizinin aşağıya bırakacağım jenerik kısmında izleme fırsatı yakalıyoruz her bölümün başında.Adına ‘The Village’ (Köy) denilen bu yer, ilk etapta yakın dönem dizilerinden The Good Place ve Wayward Pines’ı getiriyor akla bazı özellikleriyle. Köyde işleyen bir çark var, köyün sakinleri de içinde bulundukları durumu sorgulamadan hayatlarına devam ediyorlar. Köyde yaşayan herkese isimlerle değil numaralarla hitap ediliyor. Ana karakterimiz de 6 Numara olarak adlandırılıyor. Köyü yöneten kişiler, 6 Numara hakkında bir takım bilgilere sahipler ama onun hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak ve ona soracakları sorulara yanıtlar almak istiyorlar....

Borçları yüzünden Marshalsea Hapishanesi’nde yatan Küçük Dorrit’in (Little Dorrit) babası üzerinden gelişen olaylara dayanmaktadır.Dipnot verecek olursak; romanın yazarı olan Charles Dickens’ın babası da yazar bu romanı yazarken Marshalsea Hapishanesi’nde yatmaktadır.Tekrar konuya dönersek; Küçük Dorrit, hapishanede doğmuş ve büyümüş, babasının en gözde çocuğu, doğal olarak onun bakımını üstlenmiş en küçük çocuğudur. Aynı zamanda gündüzleri, -yaşlı suratı her zaman asık ve sert olan- bayan Clennam’a ev işlerinde yardım etmektedir. Bayan Clennam’ın Küçük Dorrit’e yardım etmesinin bir sebebi vardır. Küçük Dorrit’in iki kardeşi daha vardır. Onlar, hayatlarını hapishane dışında sürdüren, başlarına buyruk tiplerdendir. Bayan Clennam’ın oğlu olan Arthur Clennam, babasıyla 15 senedir ülke dışında ticaretle uğraşmaktadır. Babasının ölmeden önce söylediği sözler üzerine, bunların gizemini çözmek için annesinin yanına ülkesine geri döner.

1939da Avrupa savaşın eşiğindeyken on yabancı Güney İngiltere Devon sahili yakınlarındaki ıssız bir ada olan Zenci Adasına davet edilir. Bu kişilerin anakarayla ilişkileri kesilmiştir ve cömert ev sahipleri Bay ve Bayan U.N. Owen ile hiç tanışmamışlardır. Ardından davetliler korkunç cinayetlerle suçlanır. Grubun üyeleri tek tek ölürken hayatta kalanlar katilin aralarından biri olduğunu fark edip birbirlerine düşman olmaya başlar. Peki katil onlardan biri midir?

1990-91 yıllarında ABC kanalında yayınlanan dizi toplam iki sezon otuz bölüm sürmüştür. Körfez savaşı nedeni ile yayını durdurulmuştur. TVye yeniden adaptasyonu sağlanan dizinin senaryosu yine ikili tarafından kaleme alınmış, üretimi ise sahibi oldukları Lynch / Frost Productions şirketi tarafından yapılmaktadır. David Lynch ayrıca yönetmen koltuğunda oturmaktadır.Orjinal seri, Laura Palmer (Sheryl Lee) isimli bir genç kızın öldürülmesi ile başlar ve sonrasında gelişen olaylar üzerine şekillenir. FBI özel ajanı Dale Cooper (Kyle MacLachlan) cinayeti çözmek ve katili yakalamak için bu küçük kasabaya gönderilir. Başlangıçta masum görünen kasaba insanlarının derinlerine inildikçe karanlık yönleri ortaya çıkar ve farklı bir yaşam sürdükleri görülür.

1959 tarihli kült dizi Alacakaranlık Kuşağı'nın 3. kez yeniden canlanması. Bu kez anlatıcı usta aktör Forest Whitaker. Yine aynı şekilde gerilim, fantezi, bilim kurgu ve korku hikayelerini sunmaya devam ediyor.

Jack (Steven Weber) ve ailesi (Rebecca De Mornay ve Courtland Mead) Jack'in yazarlık kariyerini bitiren alkol tutkusu ve lekeli geçmişinden uzaklaşmak için kışın boş olan Overlook Otel'e yerleşirler. Fakat Jack ve eşi küçük oğulları Danny'nin sahip olduğu özel güçlerin farkında değildir. Stephen King'in sihirli ellerinde 'ölü' olan Overlook Oteli korkutucu bir şekilde canlanır. Hayaletler ortalıkta dolaşmakta, 'redrum' mesajı ürkütücü sıklıkta belirmekte, hatta otelin bahçesinde canlanan hayvan figürlü ağaçlar King'in kendi romanından senaryolaştırdığı ve King'in senaryo uyarlamacısı Mick Garris tarafından hayat verilen bu şok edici atmosferde yer alıyor.

"İnsanoğlunun bildiğinin ötesinde beşinci bir boyut vardır. Uzay kadar geniş ve sonsuzluk kadar zamansız bir boyut. Işık ile gölge, bilim ile hurafe arasındaki orta yoldur ve insanın korku çukuru ile bilgisinin zirvesi arasında yer alır. Bu, hayal gücünün boyutudur. Alacakaranlık Kuşağı dediğimiz bir alandır."Her bölümde farklı oyuncularla, farklı konuların işlendiği, bilim kurgu, korku ve gerilim öğelerini barındıran beş sezonluk seri, bu türdeki dizilerin öncülüğünü yapmaktadır.

John Le Carre'ın Smiley'in Dönüşü adlı romanından uyarlanmıştır. Romanın Konusu: Roman, kendi köşesine çekilmiş eski bir istihbarat görevlisi Smiley'in içine sürüklendiği karmaşık ve çetin bir serüveni anlatmaktadır. Yıllar önce Smiley adına çalışan bir ajanın öldürülmesi, casuslar arasında amansız bir savaşımın başlamasına neden olur. İngiliz gizli servisi olayı aydınlatacağı yerde örtbas etmeğe çalışır. İşin ilginç yanı, Smiley'in de aynı biçimde davranarak cinayeti kurcalamaktan kaçınması istenir. Oysa olaylar hızla gelişmiş, mücadele alabildiğine yoğunlaşmıştır. Paris'ten Hamburg'a, Baltık kıyılarından Berlin Duvarı'na dek uzanan bu amansız savaşım, kan ve entrikadan oluşan uluslararası komploların perde arkasına da ışık tutar...