Kenji Mizoguchi

1953’te Venedik Film Festivali’nde ilk kez bir Japon filmi ödül almış, dahası Altın Aslan’a aday gösterilmişti. Ugetsu monogatari isimli bu film; yalnızca Japon Sineması’nın Batı’da duyulmasını sağlamamış, uzun yıllara yayılan köklerinin ne derece sağlam olduğunu da gözler önüne sermişti. Hatta daha sonra sinema tarihine damga vuracak Antonioni ve Bergman gibi ustalar sürekli olarak bu filmi referans gösterecekler, ismini anacaklardı. Hiç kuşkusuz bu film yalnızca bir başlangıçtı, ardından geçen yıllarda Japon Sineması tüm dünyaya kalitesini kanıtlayacak ve bu bahsettiğimiz filmin yönetmeni, kurucularından biri olarak anılacaktı. İşte sinema tarihindeki tartışılmaz bir öneme sahip ve bugün de doğum gününü kutladığımız bu yönetmen Kenji Mizoguchi’dir.

Kenji Mizoguchi her ne kadar Japon Sineması’nın kurucularından olması ile anılsa da daha sonraki usta yönetmenleri etkilemesinden de anlayabileceğimiz üzere bundan daha fazlasına sahip bir yönetmendi. Özellikle iki konuda sinemaya yepyeni bir bakış açısı getirmişti: Sinematografik hikaye anlatımı ve plan-sekans. Sinematografik hikaye anlatımından kasıt, yönetmenin salt bir hikaye anlatıcısı olmaması, bunu sinemasal araçlarla birlikte yorumlayarak kullanmasıdır. Zaten aslında plan-sekans da buradan doğmuştur. Yönetmenin filmlerindeki mekan kullanımları, sinematografik anlatı için mevcut yaklaşımın ötesine geçmeyi bir zorunluluk haline getiriyordu. Bunun için mekanı yalnızca kadrajın bir parçası olarak değil, tümden mizansen olarak ele alıyor ve kamera bu mizansenin bir parçası haline geliyordu. Böylece mekan içinde kesmeler yapmak yerinde doğrudan kamerayı mekanla ilişkilendirerek hareket ettirmek, plan-sekansının da doğuşunu müjdeliyordu sinema için.

Buraya kadar anlattığımız bölümde Kenji Mizoguchi’nin tarihsel ve teknik konulardaki önemine değindik, fakat yazımıza esas konu olan kısmı aslında filmlerinde ele aldığı hikayelerindeki yaklaşımı. Zaten böylesine yenilikçi bir yönetmenden sıradan bir hikaye anlatıcılığı beklemek de abes olurdu. Ama burada Mizoguchi yine, farklı ve ufuk açıcı özellikler sergileyerek bizleri oldukça ileri okumalara götürecek bazı temeller atıyor ortaya. Biz de yazımızda bu temeller üzerinden bir düşünce geliştirmeye çalışacağız.

Kenji Mizoguchi sinemasına genel bir bakış attığımızda bazı belli başlı konuların sürekli tekrarlandığını görebiliriz. Modernizmin gelenekle olan çatışması ve yönetmenin kişisel geçmişinden de izler taşıyan, farklı bir kadın temsili bizleri aslında belli bir temaya doğru da yönlendirmiş oluyor: Kültür. Şimdi burada kültür nedir diye bir soru sorduğumda her şeyden önce, zamanında okulda bize öğretilen saçma sapan tanımlardan kurtularak meselenin özüne inmenin gerekliliğini en baştan söylemeliyim. Kültürün ne idiliğine dair ilk bütüncül tanımlardan birini Kant yapar. Zaten ortaya koymaya çalıştığı dizge için –saf aklın kritiği, pratik aklın kritiği ve yargı gücünün kritiği kitaplarının çıkış noktası budur aslında- bir zorunluluktur da aynı zamanda bu tanım. Kant kültürü; “İçinde olduğumuz doğa içinde yarattığımız kendi doğamız.” olarak tanımlar. Bu haliyle biraz karışık dursa da aslında demek istediği; bizim organizma olarak nasıl ki içinde yaşamaya muhtaç olduğumuz bir doğa varsa, tinsel bir varlık olarak da içinde yaşamaya muhtaç olduğumuz bir doğa vardır. Bu ikincil doğa, içinde yaşadığımız doğada var olmadığı için bunu kendimiz inşa ederiz, işte kültür dediğimiz şey bu ikincil doğadır. Ama burada fark edeceğiniz üzere Kant’ın kültür tanımı tamamen nesneldir. Yani insanın inşa ettiği bir doğa olarak ele alınır. Bu yüzden daha sonra Hegel bu tanımı biraz daha geliştirip “İçinde bulunduğumuz kadar bizim de içimizde bulunan doğa.” diyecektir. Yani nasıl ki biz kültürü yaratıyorsak kültür de bizi yaratıyordur. Bu ikinci tanım hemen hepimize oldukça tanıdık gelen bir tanımdır aynı zamanda. Zaten Hegel’in düşünsel tarihteki önemi de aslında buradan gelir. Bugün birçok meseleyle ilgili düşünme pratiğimiz çoğu zaman köklerini Hegel’de bulur.

Şimdi kültürle ilgili ulaştığımız tanım, şu an için her ne kadar oldukça tatmin edici gözükse de birazdan değineceğimiz düşünürlerle birlikte mesele oldukça girift bir hale bürünecek. Foucault 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, Antik Çağ’dan başlayarak günümüze dek süren bir özneleşme süreçleri analizi yapar. Bu analizler çerçevesinde öznenin tarihselliğini ortaya koyarak aslında tikel olarak özne olmadığımızı, dahası bundan bir türlü de kurtulamadığımızı belirtir. Peki bunun bizim kültür konusuyla ilişkisi nedir? Foucault tarihsel süreçlerin özne inşası üzerinden rolünü incelerken alışık olduğumuzdan farklı bir iktidar tanımı yaparak, özneyi bununla ilişkilendirir. Burada bahsedilen iktidar yalnızca merkezi ve tek bir güç değil, aksine her an her yerde olabilen bir tahakküm gücüdür. Bir bakıma bu bahsettiği tahakküm mekanizması kültürdür. Yani kültür, tarihsel bir süreç çerçevesinde özneyi yeniden ve yeniden yaratmaya devam etmektedir. Burada Foucalt, artık Kant’ın ortaya koyduğu tanımın tam karşısındadır. Kant, kültürü oluşturulan bir şey olarak tanımlarken Foucault kültürü oluşturan bir şey olarak tanımlar. Burada fark edeceğiniz üzere Hegel aslında bir ara yol bulmaya çalışmıştır. Peki Foucault’nun böylesine keskin bir şekilde kültürü olumsuzlamasına yol açan şey neydi? Aslında bu, Foucault’nun felsefi arayışında kendini açıkça gösteren bir şeydir. Foucault gerçekten var diyebileceği, her türlü tarihsel sürecin tahakkümünden arındırılmış bir öznenin hayalini kuruyordu. Bu yüzden de kültür onun için mücadele edilmesi gereken bir şeydi. Ama yine de kültürün oluşturulması meselesi, onun için, çoğunlukla göz ardı etmeyi arzulamasına karşın var olduğunu da kabul ettiği bir şeydir. Bu açıdan Foucalt, kültürün oluşturulmasındaki iktidar mekanizmalarını deşifre edemediğimiz sürece kültür oluşumuna sıcak bakmıyordu.

1970’lerin sonundan günümüze, kültürle ilgili tartışma oldukça farklı bir boyuta taşındı. Foucault’nun kültürdeki tahakküm mekanizmalarından duyduğu endişeyi Deleuze, özneleşme süreçlerindeki merkezileşmeden kurtularak aşmaya çalışmış ve bu neticede bir “yersiz-yurtsuzlaşma” olarak Türkçeleştirilmiş kavramı koymuştur ortaya. Fransızca orijinali déterritorialisation olan bu kavramın kökeni  territoire’dır. Bunu Türkçe’ye yer, yurt, toprak, bölge olarak çevirmek mümkün. Fakat Deleuze’ün yersiz yurtsuzlaşma üzerinden kast ettiği anlamla birlikte düşündüğümüzde territoire yalnızca bu, “toprak” anlamına değil; aynı zamanda bu toprak üzerinde var olan ikincil doğa, yani kültüre de işaret eder. Yani Deleuze, Kant’ın organik ve tinsel olan için belirgin bir şekilde ayırdığı iki doğa kavramını territoire’da tek bir bütün olarak ele alır. Bu açıdan kültürü tıpkı doğa gibi merkezi bir konuma getirir ve yersiz yurtsuzlaşma üzerinden yalnızca mekansal olarak göçebe olmayı değil kültürel olarak da göçebe olmayı kast eder. Böylece Deleuze, kurduğu felsefi dizgede merkezileşmiş olan kültürden kopuşun önünü açarken kültüre dair de yepyeni bir tanımlama kullanır: “Kültür, içinde yaşanılan bir organizma değil bizim dışımızda var olan bir antikadır.” Yani yersiz yurtsuzlaşma üzerinden mekanda ve kültürde göçebe haline gelen birey için, kültür artık arkasında kalmış olan bir antikadan başka bir şey değildir. Böylece kültürün özne üzerindeki tahakkümünden kurtulunmuş olmanın yanı sıra kültürü dışlamadan, tarihselliği üzerinden bir “tarihi eser” olarak, korunmasının önünü açar. Ama en önemlisi öznenin yeniden inşası üzerinden; her türlü etik, ahlaki ve epistemolojik meseleyi artık tümden kültürden ayırır.

Peki tüm bu bahsettiklerimizden sonra Mizoguchi’ye dönersek, onun filmlerindeki modernizm gelenek çatışması ve kadın kavramıyla ilgili nasıl bir okuma geliştirebiliriz? Yönetmenin filmlerinde baskın bir tema olan modernizm ve gelenek arasındaki çatışmada, temel konu tahmin edeceğiniz üzere kültürdür aslında. Çünkü tarihsel süreçler boyunca süregelmiş gelenekler; doğrudan kültüre işaret ederken, sürekli olarak daha iyisini ve daha değerlisini arzulayan temelsiz ve tarihsel olmayan modernizm, onunla bitmek bilmeyen bir mücadeleye girişir. Aslında buraya kadar çok da enteresan bir şey yok. Zaten sinema tarihi bu ve benzer temalı filmlerle dolu. Ama Mizoguchi’nin farkı, benzer temalı filmlerden farklı olarak bu çatışmayı nihilist ama aynı zamanda varoluşçu bir şekilde ele almasıdır. Filmlerinin sonunda geleneksel olan yani kültürü temsil eden karakterler, muhafazakar bir bakış açısıyla övülmezler. Yönetmen için var olan çatışma, varoluşsal bir meseledir ki Mizoguchi’yi değerli kılan da budur. Nasıl ki kültürü yok eden modernizm insanın varoluşundan gelen bir şey ise, ona karşı olarak geleneksel olanın da temeli varoluşsaldır. İşte tam burada yönetmen, yukarıda bahsettiğimiz şeylerle ilişkilendirebileceğimiz bakış açısını geliştirir. Modernizmin temeli olan hırs, kültürü yok ederken; kültürün temsili olan olan geleneksel karakterin sevgisi buna karşılık verir. Fakat burada verilen karşılık gelenekseli farklı bir şekilde savunur. Yani sevgi kavramı modernizme karşı kültüre geri dönüşü savunmaz. Burada kadın karakterler üzerinden ortaya konan sevgi; modernizmin kültürden kopuşuna eşlik ederken bir yerden sonra onunla çatışıp kültürü bir antika haline getirmeye çalışır. Yani Mizoguchi filmlerindeki modernizm gelenek çatışması ve sevgi kavramı; tam da Deleuze’ün ortaya koyduğu şekliyle hem kültürden kopuşu hem de onu bir antika olarak ele alıp korumayı salık verir.

İşte tam burada yazımızın en etkileyici kısmı kendini gösterir. Çünkü Deleuze kültüre dair kavramları 1970’ler ve sonrasında geliştirirken, Mizoguchi bunu 1900’lerin başında yapar. Zaten yönetmen 1956’da öldüğü için henüz Deleuze’ün hiçbir fikri ortada yokken bunları söylüyor olması, onu düşünsel anlamda ne derece avangart olduğunu bizlere gösteriyor. Bu açıdan Japon Sineması’nın temeli olan ve teknik yenilikleriyle anılan yönetmenin; aslında düşünsel anlamda da ne derece değerli olduğunu, felsefi alandaki yansımaları üzerinden görebiliriz. Eğer Mizoguchi ile henüz tanışmadıysanız, bu vesileyle yüze yakın filmden oluşan filmografisine başlayabilirsiniz.

Kerem Duymuş

  1. Gion No Shimai
    Tüm Bilgiler
    Gion No Shimai Dram 
    Türkçe Altyazı
    Kyoto'nun Gion semtinde bir geyşa olan Umekichi, iflas edip karısını terk ettikten sonra sevgilisi Furusawa'nın yanında kalmasını istediğinde ona yardım etmek zorunda hisseder. Ancak, küçük kız kardeşi Omocha ona zamanını ve parasını bir ezik için harcadığını söyler. Her ikisinin de kendilerini desteklemek için zengin patronlar bulması gerektiğini düşünüyor. Bu nedenle Omocha, Furusawa'dan kurtulmak ve kendilerini daha iyi patronlarla kurmak için çeşitli planlar dener.
    • 1936
    • Japonya
    • IMDb 7.4
    • 228
    • 0
    Uwasa No Onna
    Tüm Bilgiler
    Uwasa No Onna Dram, Romantik 
    Türkçe Altyazı
    Tokyo'da müzik eğitimi alan Yukiko'nun nişanlısı, annesi Hatsuko'nun, Kyoto'nun meşhur geyşa gölgesi Gion'da bir ev işlettiğini öğrenince ondan ayrılır. Bunun üzerine intihar teşebbüsünde bulunan Yukiko'yu, annesi Kyoto'ya getirir ve geyşalarla ilgilenen Dr. Matoba'ya muâyene ettirir. Her ne kadar o evden nefret etse de genç doktorla ve orada çalışan kızlarla yakınlaştıkça Yukiko'nun fikirleri değişecektir.
    • 1954
    • Japonya
    • IMDb 7.5
    • 222
    • 0
    Yuki Fujin Ezu
    Tüm Bilgiler
    Yuki Fujin Ezu Dram, Romantik 
    Türkçe Altyazı
    Kenji Mizoguchi'nin yönettiği Yuki Fujin Ezu (Portrait of Madame Yuki), genç hizmetçi kız Hamako'nun, Madame Yuki için çalışmaya başlamasını ve bu ailede yaşananları konu ediniyor.
    • 1950
    • Japonya
    • IMDb 7,1
    • 212
    • 0
    Waga Koi Wa Moenu
    Tüm Bilgiler
    Waga Koi Wa Moenu Dram, Romantik 
    Türkçe Altyazı
    Kenji Mizoguchi'nin yönettiği Waga Koi Wa Moenu (Flame of My Love), 1880'lerde Japonya'da bir kadının eşitlik mücadelesini konu ediniyor.
    • 1949
    • Japonya
    • IMDb 7,3
    • 213
    • 0
    Shin Heike Monogatari
    Tüm Bilgiler
    Shin Heike Monogatari Dram, Tarih 
    Türkçe Altyazı
    Özel Kuvvetler komutanı Yüzbaşı Tadamori, Japonya'nın batı denizindeki korsanların ayaklanmasını başarıyla yendikten sonra Kyoto'ya geri döner. Ancak yüksek mahkemeler, güç ve nüfuz kazanan askerlerden hoşlanmadıkları için, eski İmparator Toba'nın iradesini görmezden geliyor ve komutanı ödüllendirmeyi reddederler. Komutanın oğlu Taira Kiyomori ise mahkemeye ve ülkeyi yöneten rahiplere karşı isyan bayrağını açacaktır.
    • 1955
    • Japonya
    • IMDb 7.3
    • 230
    • 0
    Yôkihi
    Tüm Bilgiler
    Yôkihi Dram, Romantik 
    Türkçe Altyazı
    Sekizinci yüzyıl Çin'inde, İmparator karısının ölümü için yas tutuyor. Yang ailesi, imparatora saray üzerindeki etkilerini pekiştirmeleri için bir eş sağlamak istiyor. General An Lushan, İmparator'a sunmak için yetiştirdikleri mutfağında çalışan uzak bir akraba bulur. İmparator ona aşık olur ve Prenses Yang Kwei-fei olur. Yang'lar daha sonra önemli bakanlar olarak atanırlar, ancak An Lushan'a imrendiği mahkeme pozisyonu verilmez. Bakanlar güçlerini o kadar kötüye kullanıyorlar ki, Yang'lara karşı An Lushan tarafından körüklenen bir halk isyanı çıkıyor.
    • 1955
    • Hong Kong,Japonya
    • IMDb 7,1
    • 226
    • 0
    Musashino Fujin
    Tüm Bilgiler
    Musashino Fujin Dram, Romantik 
    Türkçe Altyazı
    Savaş sonrası Japonya'da geçen Musashino Fujin (The Lady of Musashino), sevgisiz bir evliliğe sıkışmış ve hayal kırıklığına uğramış genç bir kadın olan Michiko'nun hikayesini anlatıyor. Hayatı ve evliliği yolunda gitmeyen Michiko, genç kuzeni Tsutomo'ya güvenecek ve ikisi yakınlaşacaktır...
    • 1951
    • Japonya
    • IMDb 7,3
    • 204
    • 0
    Oyû-sama
    Tüm Bilgiler
    Oyû-sama Dram, Romantik 
    Türkçe Altyazı
    Shinnosuke, uygun bir eş adayı olarak Shizu ile tanıştırılır. Fakat Shinnosuke, Shizu'nun dul kız kardeşi Oyu'ya aşık olur. Japon gelenekleri Oyu'nun yeniden evlenmesine izin vermez, Oyu ölen kocasının yerine ailenin başına geçmesi için oğlunu yetiştirmek zorundadır. Oyu'nun da Shinnosuke'ye karşı hisleri vardır ve ona yakın olabilmek için kardeşini ve onu evlenmeye ikna eder...
    • 1951
    • Japonya
    • IMDb 7,4
    • 138
    • 0
    Naniwa Ereji
    Tüm Bilgiler
    Naniwa Ereji Dram 
    Türkçe Altyazı
    Ayako, hayatını babasına ve kardeşine yardım etmeye adamıştır. Ayako'nun babası bir yolsuzluk olayından dolayı cezaevine girmek üzeredir. Babasının borçlarını ödemek isteyen Ayako, bunun için patronu ile birlikte olur. Üstelik kardeşine de üniversite harcı için para gönderir ancak babası buna da el koyar. Sonunda erkek arkadaşı Nishimura ile bir plan yapan Ayako, Fujino adlı bir adamdan evlilik vaadiyle para koparıp dolandırmaya çalışır. Ancak Fujino bu planı yutmaz ve polise haber verir...
    • 1936
    • Japonya
    • IMDb 7,2
    • 218
    • 0
    Taki no shiraito
    Tüm Bilgiler
    Taki no shiraito Dram, Romantik 
    Orjinal Dil
    Yönetmenin bugün ulaşılabilinen ender sessiz filmlerinden biri olan yapım, Batı’da The Water Magician adıyla bilinir. Film, adını merkezindeki “su sihirbazı” kadın karakterden alır. Yaptığı numaralarla saygı gören ve bir kumpanyada çalışmakta olan bu kadının hikâyesi, sınırlı bir maddi güce sahip arabacıya âşık olmasıyla bambaşka bir yöne sapar. Bu genç adamı hukuk fakültesine sokmaya söz veren kadının işleri gelen kışla birlikte bozulunca, bu aşk hikâyesi de trajik bir hâl alır. Taki no shiraito, Mizoguchi’nin kariyerinin devamından, özellikle de son döneminde çektiği ve onun tanınmasını sağlayan teknik tercihlerden uzak durur. Uzun planları, kayan kamerayı göremeyiz bu filmde. Lakin merkezinde, güçlü bir kadın bir karakter bulundurması ve anlatıyı onun tercihleri üzerinden şekillendirmesi, bu yapımı Mizoguchi sineması denince akla gelen şeylerin ilkel bir örneğine dönüştürür.
    • 1933
    • Japonya
    • IMDb 7,2
    • 173
    • 0
    Utamaro O Meguru Gonin No Onna
    Tüm Bilgiler
    Utamaro O Meguru Gonin No Onna Dram 
    Türkçe Altyazı
    Büyük bir sanatçı olan Utamaro, güzel kadınların portrelerini yapmak için yaşamaktadır. Ona modellerini Tokyo genelevleri sağlamaktadır. Hayatındaki kadınlar aşıkları için yarışırken, etrafında bir tutku dünyası dönmektedir. Ve bazen sanatı, başını belaya sokar.
    • 1946
    • Japonya
    • IMDb 7.2
    • 183
    • 0
    Yoru No Onnatachi
    Tüm Bilgiler
    Yoru No Onnatachi Gerilim, Romantik 
    Türkçe Altyazı
    Savaş sonrası Japonya'da genç bir kadın olan Fusako, meşhur bir uyuşturucu satıcısının metresidir. Fusako'nun hayatı, sevgilisinin kız kardeşi ile bir ilişkisi olduğunu öğrendiğinde derinden sarsılacaktır...
    • 1948
    • Japonya
    • IMDb 7.2
    • 190
    • 0
    Saikaku ichidai Onna
    Tüm Bilgiler
    Saikaku ichidai Onna Dram 
    Türkçe Altyazı
    Ellili yaşlarına gelmiş olan Oharu, bir zamanlar Kyotoda bir imparatorluk mahkemesinde nedimelik yapmıştır. Artık erkekler üzerindeki etkisini yitirmiştir. Bİr zamanlar kendinden daha alt statüde bir adama aşık olmuş ve bu ortaya çıktığında ailesiyle birlikte sürgün edilmiştir. İhara Saikakunun Aşka Aşık Kadın romanından uyarlanmıştır.Ihara Saikaku'nun "Aşka Aşık Kadın" romanından beyaz perdeye uyarlanan Saikaku ichidai Onna (The Life of Oharu) - Oharu'nun Hayatı, Venedik Film Festivali'nden ödülle dönmüştü.
    • 1952
    • Japonya
    • IMDb 8,2
    • 201
    • 0
    Sanshô Dayû
    Tüm Bilgiler
    Sanshô Dayû Dram, Tarih 
    Türkçe Altyazı
    Vali Taira, Orta Çağ Japonya'sında özgürlükçü politikaları yüzünden sürgüne gönderilir. Seneler sonra karısı Tamaki, çocukları Zushio ve Anju babalarını görmek üzere sürgün bölgesinde doğru yola çıkarlar. Ancak yolda onları kötü bir sürpriz beklemektedir...Döneminin en yoğun dram filmlerinden biri olan Sanshô Dayû (Sansho the Bailiff) - Efendi Sanso, Venedik Film Festivali'nde Gümüş Aslan'ı kazanmıştı.
    • 1954
    • Japonya
    • IMDb 8.4
    • 205
    • 0
    Gion Bayashi
    Tüm Bilgiler
    Gion Bayashi Dram 
    Türkçe Dublaj
    Bir geyşa olan Miyoharu, annesi ölmüş olan 16 yaşındaki Eiko'yu çırak olarak yanına alır. Bir yıllık eğitimden sonra, Eiko'nun çıkışına başlamadan önce büyük miktarda para bulmak zorunda kalırlar. Miyoharu, Eiko'nun adını Miyoe olarak değiştirir ve onu kız kardeşi olarak müşterilere tanıtır...
    • 1953
    • Japonya
    • IMDb 7.5
    • 227
    • 0
    Akasen Chitai
    Tüm Bilgiler
    Akasen Chitai Dram 
    Türkçe Dublaj
    Tokyo'daki bir genelevde çalışan her bir kadının farklı hayalleri, farklı yaşantıları vardır. Hanae, işsiz olan kocası ve küçük bir çocuğuna bakmaya çalışmaktadır. Dul bir kadın olan Yumeko, kazandığı parayı oğlunu yetiştirebilmek için harcamaktadır. Artık yaşlanmakta olan Yorie ile evlenmek isteyen biri vardır. Yasumi, borçlarını kapatıp buradan kurtulmayı ümit etmektedir. Umursamaz görünen Mickey ise ailesinden bir haber gelmesini beklemektedir.Kenji Mizoguchi'nin yönettiği Akasen Chitai (Street of Shame), bir genelevde çalışan beş kadının yaşadıklarını konu ediniyor.
    • 1956
    • Japonya
    • IMDb 7.9
    • 211
    • 0
    Zangiku Monogatari
    Tüm Bilgiler
    Zangiku Monogatari Dram, Romantik 
    Türkçe Dublaj
    19. yüzyılda ünlü bir ailenin oğlu olan tembel ve yeteneksiz bir Kabuki oyuncusu, kardeşinin süt annesi Otoku’ya âşık olur. İlişkilerine karşı çıkan ailesi, Otoku’yu evden kovar. Bunun üzerine Kikunosuke de hayatını onun sanatını geliştirmesine adayacak ve bu uğurda ölecek olan Otoku’nun ardından gidecektir...Göz kamaştıran bir zarafet ve titizlikle yapılan; ve kadınlara fedakar kurbanlar rolünü biçen toplumsal yapıya güçlü bir saldırı niteliği taşıyan Zangiku Monogatari (The Story of the Last Chrysanthemum) - Son Krizantemlerin Öyküsü, Kenji Mizoguchi’nin en önemli filmleri arasında sayılır. Mizoguchi’nin uzun planları, anlatıdaki olayların amansız mantığını gittikçe genişleyen ve karmaşıklaşan bir yapıda gözler önüne sererek yavaşça akar. Konumlarını iktidarın kalıpları içinde tanıyan karakterler korku, dehşet, üzüntü ya da isyanla tepki verirken, film düşünmeye ve içselleştirmeye zaman bırakır. Mizoguchi, kumpanyanın göçebeliği ve kahramanın sanatsal mükemmelliğe giden yolu gibi metaforik yolculukların altını çizerek anlatıyı iki aşamalı bir metaforik süzgeçten geçirir. Çünkü yönetmene göre, sinema da tiyatro da güzelliği damıtmaya ve trajik kavrayışa ulaşmaya yarayan araçlardır.
    • 1939
    • Japonya
    • IMDb 7.9
    • 208
    • 0
    Chikamatsu Monogatari
    Tüm Bilgiler
    Chikamatsu Monogatari Dram, Romantik 
    Türkçe Dublaj
    Hikaye 17. asırda Kyotoda geçer. Zengin bir havai fişek üreticisi olan Ishunun eşi Osan, kocasının en iyi işçilerinden olan Mohei ile birlikte olmaktan yargılanır. Çift şehirden kaçar, Ishun ise peşlerine adamlar salar * 17.yüzyıl japon geleneklerini ve geyşa sistemini, toplumda kadının yerini yasak bir aşk hikayesi ile sorgulayan ve eleştiren, siyah beyaz, sade anlatımlı bir klasik.
    • 1954
    • Japonya
    • IMDb 7.7
    • 219
    • 0
    Ugetsu Monogatari
    Tüm Bilgiler
    Ugetsu Monogatari Dram, Fantastik 
    Türkçe Dublaj
    Film, İç Savaş döneminde bir taraftan otorite karmaşası, diğer taraftan da sosyal ve ekonomik güçlüklerin getirdiği baskılar arasında sıkışıp kalmış iki komşu aileyi anlatıyor. Karısıyla birlikte çömlek yapıp şehirde satan Genjurô, gün geçtikçe daha da hırslanacak ve daha çok çömlek satıp daha da çok para kazanmayı hedefleyerek hırsını açgözlülüğe doğru dönüştürecektir.Diğer taraftan işsiz olduğu için sürekli karısının kendisine ettiği hakaretleri dinlemek zorunda kalan Tôbei'nin hayatta istediği tek şey samuray olmaktır. Samuray olmak için her şeyi yapmaya hazırdır ve eline bir miktar para geçince yaptığı ilk iş zırh ve samuraylık için gerekli diğer gereçleri almak olur. Ancak, gerçekten de bir samuray olmuş mudur?Japon sinemasının öne çıkan türlerinden olan dönem dramı olarak adlandırdığımız "jidaigeki" türündeki film, 1 Oscar adaylığına sahip.
    • 1953
    • Japonya
    • IMDb 8.1
    • 502
    • 0
Kenji Mizoguchi Haberleri
Kenji Mizoguchi’nin sinemasıyla, onun film yaptığı 1920’lerden 1950’lerin sonuna kadarlık dönemdeki Japon sineması arasında paralellikler kurulabilir. Özellikle sessiz ve erken dönem filmlerinde Japon gelenekler sanatlarından ve geleneklerinden etkilenen bir sinemacılardan biridir Mizoguchi’de. Fakat II. Dünya Savaşı’nın ardından Japonya’da yaşanan “özgürleşme” hareketi, ülkenin yönetmenleri de Batı ile buluşmaya, filmlerini yurt dışı festivallerinde göstermeye başlamıştır. Bu konuda kapıyı, Rashomon ile Venedik’te Altın Aslan Akira Kurosawa’nın açtığı söylenebilirse de Mizoguchi Japonya’da bir sinema dilinin ve mirasının oluşmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Öyle ki Kurosawa onun, Japon yönetmenler içinde en çok hayranlık duyduğu yönetmen olduğunu ifade eder.
  •   224
  •   0
BBC Kültür, dünya sinemasının gelmiş geçmiş en iyi filmlerini belirlemek için 43 ülkeden 209 film eleştirmeninin görüşlerine başvurdu. İşte ilk 100'e giren filmler…
  •   298
  •   1
Janus Films, Amerikalı izleyicilerin gözlerini Ingmar Bergman, Federico Fellini ve François Truffaut'un sanatsal güçlerinin zirvesindeki zevklerine açtı. Bu dünyaca ünlü dağıtım şirketinin ellinci yıldönümünü, DVD'de elli klasik film ve Janus Films'in hikayesini çeşitli yazılarla anlatan bolca resimli bir ciltli kitap içeren geniş bir koleksiyoncu kutusu olan Essential Art House: 50 Years of Janus Films ile kutlayor. Film tarihçisi Peter Cowie tarafından, Martin Scorsese'den bir övgü ve elli filmin tamamıyla ilgili kapsamlı, yepyeni notlar, ayrıca oyuncularla ilgili bilgileri içeren ve ABD galası bilgilerini de kapsıyor.İsterseniz filmlerin tamamını orjinal dilinde ve Türkçe altyazılı olarak sitemizden de izleyebilirsiniz.
  •   275
  •   1
Yazımıza hemen Yoshida’nın hayatı, kariyeri ve sineması üzerine bir şeyler karalamaya başlamadan önce aslında merak edilen soruya cevap vermek doğru olacaktır. Çok büyük bir ihtimalle bugüne kadar adını dahi duymadığınız bir yönetmenle ilgili böylesine geniş çaplı bir yazıyla karşılaşınca haliyle yönetmenin kim olduğunu merak ediyorsunuzdur. Ama bir yerden sonra esas merak edilen şey neden bu yönetmeni yazımıza konu olarak seçtiğimiz. İlk olarak söyleyebileceğim şey aslında Yoshida’nın, adı sinema tarihinde sıklıkla geçmesi gereken biri olmasına karşın bu derece unutulmuş olmasına duyulan üzüntüdür. Çünkü yönetmenin ortaya çıkardığı işler ve sinemaya yaklaşımı bakımından eksiksiz bir usta ve de dahi olduğunu çok net bir şekilde söyleyebilirim. Bir diğer söyleyebileceğim şey de yönetmenle ilgili sadece Türkçe’de değil özellikle bu konuda oldukça geniş bir arşive sahip Fransızca ve İngilizce dillerinde yayın yapan mecralarda da herhangi bir derli toplu bilginin bulunmuyor olması. Elbette bu bizlere yazıyı hazırlarken çok büyük zorluklar olarak geri döndü. Ama her şeyden öte yönetmeni seçmemizdeki en önemli faktör Yoshida’nın yıllar önce temellerini attığı sinemasal kuramı bugün yeniden dillendirmeyi ve üzerine düşünmeyi istememizdir.
  •   257
  •   0