Yılmaz Güney bir röportajında da sinemaya olan sevgisini şöyle anlatmıştır: “Sinemaya ilk girişim 13 yaşında iken olmuştur. O dönemler kavga ve dövüş filmlerinin gösterilmekte olduğu fukara sinemalarına giderdik. Bu sinemalarda kendimizi çok daha rahat hissediyorduk. O dönem, Galatasaray sineması oldukça güzeldi. Önünden her geçtiğimizde bakardık ancak öyle lükstü ki girmeye korkardık. İstesek parasını verir ve içeri girebilirdik. Ancak ne yapımızı ne de üzerimizdeki kıyafetlerimizi o sinemaya uygun görmezdik.”
Yılmaz Güney, oynamış olduğu filmlerde çoğunlukla ezilen ve haksızlığa uğrayan halkın içerisinden olan insanları canlandırmıştır. Yılmaz Güney, 1968 yılında senaryosunu, yapımcılığını ve yönetmenliğini, aynı zamanda da oyunculuğunu yapmış olduğu Seyit Han – Toğrağın Gelini isimli filmi ile kendi adı ile anılacak olan film türlerini ortaya koymuştur. Bahsi geçen bu filmde de sevdiğine kavuşabilmek için bütün kötü insanları teker teker ortadan kaldıran, bilmeden sevgilisini de öldürmüş olan yalnız bir kahramanı canlandırmıştır. 1968 yılından sonraki dönemlerde, daha çok Westernler tarzı filmlerde boy göstermeye başlamıştır. Ve sürekli olarak bu tarz filmleri yazarak yönetmiştir. Yılmaz Güney yapımcılık, yazarlık, senaristlik ve oyunculuk yapan Türk sinemasının özgün kişileri arasında yerini almıştır.
Yılmaz Güney, daha sonraki projeleri olan 1969 yılındaki “Aç Kurtlar”, 1970 yılında “Umut”, 1971 yılında “Umutsuzlar”, 1971 yılında “Acı”, yine 1971 yılında “Ağıt” isimli filmlerde de ülke sorunlarına değinerek ezilen insanların hayatlarını canlandırmıştır. Bu şekilde bir anlatım geliştiren Yılmaz Güney, 2. Dünya Savaşı’nın sonrasında İtalya ülkesinde gerçekleşmiş olan yeni gerçekçilik denilen akımını, diğer yandan da geleneksel halk destanlarını bizlere anımsatmıştır.
Yılmaz Güney, 1974 yılında “Arkadaş” isimli filmi yönetmiştir. Ancak bu film sırasında hapse girmiştir. Bu sebeple film, Şeref Gören tarafından tamamlanmış olan “Endişe” filmi ve yine hapiste olduğu için yalnızca senaryosunu yazmış olduğu, ve yine Şerif Gören tarafından yönetilmiş olan 1982 yılı yapımı “Yol” filmlerinde özgün bir tema ve anlatım kullanmıştır. 1983 yılında yurtdışında iken yönetmiş olduğu “Duvar” filmi ölmeden önceki son filmi olmuştur.
Yılmaz Güney’in kurgusunu yaptığı ve 1982 yılında gösterime çıkarılan “Yol” filmi Cannes Film Şenliği’nde “Kayıp” isimli film ile de ödül almıştır. Altın palmiye ödülünü kazanan Yılmaz Güney, Türk sinemasına tarihteki önemli olan ödüllerden bir tanesini daha getirmiştir. Yılmaz Güney, 1974 yılında yumurtacılık savcısını öldürmek suçundan 18 yıl hapis cezasına mahkum edilmiştir. 1981 yılında yatmakta olduğu Isparta Cezaevinden izin alarak ayrılmış ancak geri dönmemiştir. Fransa ülkesine giderek sığınmıştır. Yılmaz Güney, 1983 yılında Türk vatandaşlığından çıkarılmıştır. Yılmaz Güney, 9 Eylül 1984 tarihinde mide kanseri hastalığı sebebiyle vefat etmiş ve Fransa’da defnedilmiştir.