Klasik bir polis-suçlu dramasının dışında bir yapım olan “Life on Mars”ta, ana karakter Dedektif Sam Tyler (John Simm), arabasıyla yolda seyir halindeyken karşına bir araba çıkar ve ona çarpmamak için aniden durur. Fakat başına olmadık bir kaza gelir. Gözlerini açtığında ise kendisini 1973 yılının İngiltere’sinde bulur. Neden ve nasıl olduysa farklı bir yere gelmiştir. Biraz kendine gelince arabasının içinde bir evrak görür ve Manchester bölgesine atandığını fark eder. Merkeze geldiğinde burasınının 21. yüzyılda da kullandıkları aynı merkez binası olduğunu anlar. İçeride ise ekip arkadaşları onu beklemektedir. Büro amiri olan Gene Hunt (Philip Glenister) ile iyi (!) bir şekilde tanışır. Hunt ve ekibinin, suç dosyalarına ve suçlulara yaklaşımlarının bilimsel ve analitik düşünceden daha çok şiddet ve işkenceye dayalı olduğunu görür. Tyler’ın da ekibe katılmasıyla birlikte, ekip suç dosyalarını çözmek için kolları sıvar. Tyler, bir yandan bu işlerle uğraşırken bir diğer yandan da geleceğe geri dönmenin yollarını araştırmaya başlar.