söylemek tam yerinde olacaktır.
Romanlar her gittiği ülkede sosyal ve ekonomik olarak toplumdan izole halde
yaşamak zorunda kalmışlardır. Bu izole yaşantının altında ayrımcılıkla karşılaşma,
ötekileştirilme, toplum içerisinde meslek edinememe, Roman’ların kendi kültürlerini koruma
içgüdüsü gibi çeşitli sosyolojik ve psikolojik nedenler yatmaktadır. Ama bu noktada konumuz
bu sosyolojik tespit değil, toplumdan izole halde bir yaşantı geliştiren Romanların
filmleştirilme aşamasında kültürlerinin tam olarak anlamlandırılamaması, yanlış tespitlerin
yapılması, Roman kültürünün basmakalıp bilgilerle yansıtılması gibi birçok hataya
düşülmesidir. Gatlif, Roman hayatı ve kültürünü konu alan filmlerde bu açıdan çok büyük bir boşluğu doldurmuştur. Çünkü, Tony Gatlif bu kültürün içinden gelen biri olarak Roman
kültürünü oluşturan her ögenin anlamını kendi hayatında deneyimlemiş biridir. Filmlerinde ise bu yaşantıyı kendi içinde barındırdığı anlamla beraber sade, gerçekçi ve en doğal haliyle
karşımıza çıkarır. Gatlif’in amacı, tüm insanların paylaştığı Dünya dediğimiz bu kara parçası
üzerinde birçok ülkeye yayılmış, birbirinden dağınık halde yaşayan, bu etnik kimliğe sahip
olan tüm insanların, ‘’Roman’ların’’, ortak özünü sinemasal bir dille anlatabilmektir. Bu
amacını da bugüne kadar yaptığı filmlerde başarıya dönüştürmüş bir sinemacıdır.
Tony Gatlif’in kendi hayatına bakınca aile içinde iki farklı etnik kültür olduğu için etnik
kültürler arasında kaldığını, etnik kültür ve baskın kültürün çatışmasını yaşadığını, göç, yola
çıkma, yolda olma gibi ögelerin olduğunu anlayabiliriz. Bir hayata büyük karmaşa
verebilecek bu ögelerin onu kendini arama ve kendini bulma yoluna götürdüğünü ve hayatını bu arayışın, arama halinde olmanın, anlamlandırdığını her filminde görmekteyiz. Gatlif, ‘’ Yol benim için bir ülke sayılır.’’, ‘’Benim hoşuma giden; duygular, yola düşmek, keşiflerdir. Benim için sinema, yolculuğa çıkarmaktır, ama organize olmayan bir yolculuğa.’’, hayatını kapsayan bu arayışa ne kadar önem verdiğini röportajlarında bu sözlerle vurgulamıştır. Bireysel olarak her insanın hayatı anlamlandırma, topluluk içerisinde bir yer edinme gibi ihtiyaçları ve bunun için bazı arayışları vardır. Aynı kültüre sahip toplulukların da dünya üzerinde bir yer edinme, kendi kültürünü kendi istediği gibi yaşama, bilinir ve görünür olma gibi ihtiyaçları ve bunlar için arayışları vardır. Roman’ların Dünya üzerine büyük bir göç ile yayılması, her gittikleri ülkede olumsuz karşılanmaları ve yolda olmaları, toplulukların birbirinden dağınık olmaları sanki Gatlif’in hayatında konsantre hale gelmiş gibidir. Başarılı sinemacının kendi bireysel arayışı, Roman toplumunun arayışıyla özdeşleşmiş gibidir. Tony Gatlif tüm filmlerinde romankültürünü, yaşantısını, bir etnik topluluğun anlam arayışını ve anlamlandırmasını, kendi halini yaşamasını ve kendi yolunda olmasını belki de bu özdeşleşme nedeniyle tamamıyla
insanlığa ait duygularla ve sade bir gerçekçilikle anlatmayı başarabilmiş bir sinemacıdır.
Hazırladığımız Roman’ları konu alan filmler yazı dizisinde bu usta sinemacının
arayışını, etnik bir topluluğu özünden göstermesini ve kendi sinema anlayışını yansıtan üç
filme yer verdik. Bu filmleri ilki 1997 yılında yayınlanan Gadjo Dilo (Çılgın Yabancı) filmidir.
Gadjo Dilo filmi, yönetmenin 1982 yılında çektiği Les Princes (Prenses) ve 1992 yılında çektiği Latcho Drom (İyi Yolculuklar) filmlerin devam filmi olarak görülür. Gadjo Dilo filmi, bir Fransız vatandaşının, babasından arda kalan kasetteki Roman şarkıcıyı aramak için Romanya’da bir Roman köyüne gelmesini ve arayışını burada tamamlamasını konu alır. İkinci film olarak yönetmenin 2000 yılında çektiği Vengo filmini ele alacağız. Vengo filmi Endülüs’teki Roman hayatının dinamiklerini muhteşem bir kan davası hikayesiyle anlatır. Neredeyse müzikal bir yapıda geçen filmde Gatlif’in kendi besteleri de yer almaktadır. Son olarak 2004 yılında yayınlanan Exils (Sürgündekiler) filmini inceleyeceğiz. Exils filmi bir çiftin Fransa’dan Cezayir’e yaptıkları yolculuğu konu alır. Filmde bu yolculuğu tetikleyen dürtü özüne dönme dürtüsüdür. Filmin işlediği konu Tony Gatlif’in kendi hayatına ve arayışına bir cevap niteliği taşır. Kariyeri boyunca birçok önemli festivalden ödülle dönen Gatlif, bu filmi ile 2004 Cannes Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödülünü kazanmıştır.
www.romanmedya.org'dan alınmıştır.