Shōhei Imamura

2006 yılında aramızdan ayrılan ve bir dönem yalnızca Japon Sineması’na değil uluslararası arenaya da damgasını vuran Shohei Imamura, yaklaşık elli yıllık kariyeri boyunca onlarca kaliteli film yönetti. Özellikle 1970-2000 arası dönemde Masahiro Shinoda ve Nagisa Oshima ile birlikte Japon Sineması’nı ayakta tutan en önemli yönetmenlerden biriydi Imamura. Ama yönetmenin, çağdaşları Shinoda ve Oshima’dan ayrılan oldukça farklı bir özelliği vardı. Bu da Imamura’nın, bir tür Japon Sineması temsili olmasıydı. Yani demek istediğimiz; Imamura yalnızca bir Japon yönetmen değildi o aynı zamanda Japonya’nın yönetmeniydi. Peki ne demek bu, “Japonya’nın yönetmeni”?

Burada meseleyi iki başlık altında inceleyebiliriz. İlk aşamada teorik olarak nasıl bir yönetmen tümden bir topluluğun yönetmeni olabilir, ikinci aşamada da pratik olarak bu nasıl mümkün olur? Tahmin edeceğiniz üzere işin ilk kısmı felsefeyle ikinci kısmıysa sinema tarihiyle ilişkili. Burada meselenin güzel yanı her iki aşamanın da görece ana akımın dışında bir okumaya salık vermesi. Örneğin felsefeyle başlarsak; Kıta felsefesinin modern dönemdeki en sıra dışı figürlerinden biri olan ama günümüzde –belki de biraz “garip” fikirleri sebebiyle- pek de adı geçmeyen bir Alman düşünür, Gottfried Leibniz’in töz kavramıyla ilgili felsefi dizgesine kısaca göz atmak faydalı olacaktır. Descartes ve Spinoza sonrası Rasyonalizm akımının belki de son klasik anlamdaki temsilcilerinden biridir Leibniz. Çünkü ondan sonra gelen Kant’la birlikte yalnızca Rasyonalizm değil, tüm felsefe büyük bir değişim geçirecektir. Bu açıdan bir dönemin zirvelerinden biri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Leibniz daha çok, öncülü olan Spinoza üzerinden felsefesini geliştirmiştir. Ama buna karşın her ikisinin de oluşturduğu dizge neredeyse taban tabana zıttır. Spinoza ve Leibniz, özellikle töz kavramı üzerine oldukça kapsamlı bir şekilde düşünmüşlerdir. Bu töz meselesi de Antik Yunan’dan beri süregelen ve bir anlamda Thales’le birlikte ilk felsefenin de köklerini atan arhke kavramının bir tür modern versiyonudur aynı zamanda. Buradaki arkhe kelimesi anlam olarak kök, orijin, öz gibi kavramalara işaret eder. Töz kavramı da anlam olarak buna yakındır. Fakat arkhe kavramı; evrenin kökeniyle ilgili meseleye odaklanırken töz kavramı, daha çok evrenin var olan kaynağıyla ilgilidir. Yani tam olarak –sıklıkla kullanılan Descartes’ın felsefesi üzerinden- tanımını yaparsak töz; var olmak için kendinden başka hiçbir şeye muhtaç olmayan şey demektir. İşte Leibniz, bu töz kavramına monad adını verir. Ona göre bu monadlar var olan her şeyin yegane tözüdür. Bu monadlar sonsuzcadır ve her monad yine sonsuzca monadı içerir. Burada Leibniz’in yaşadığı dönemin en büyük matematikçilerinden biri olduğunu hatırlatmakta fayda var. Hatta ağırlıklı olarak üzerinde çalıştığı konu sonsuz küçükler hesabıdır. Bu açıdan integral ve limit hesapları üzerine araştırmalar yapan Leibniz’in düşüncesini farklı kılan da bu olmuştur. Örneğin yeniden monad kavramlarına dönersek, aslında her bir monad kendi içinde bir sonsuzca monadı barındırarak bir tür evren gibi tanımlanır. Ama bir tür evren olan bu monad başka sonsuzca monadla birleşip başka bir evreni ve tek bir monadı yaratır ve bu böyle gider. Leibniz bu sonsuzca sonsuz monad dünyalarına –dönemi itibariyle dünya der ama kast ettiği evrendir- mümkün dünyalar der. Yani bir insan evrenin tek bir monadı olduğu gibi aslında insan da kendi içinin evreni gibidir. Bu açıdan bakınca belki biraz benzerlik gösterdiği için monadı atom gibi düşünebilirsiniz fakat burada Leibniz’in kast ettiği hiçbir şekilde maddi bir şey değildir. Başta belirttiğimiz gibi monadları töz kavramıyla ilgili olarak kullanır. Peki 1600’lü yılların sonralarında ortaya atılmış bu fikir daha sonra bizi nereye sürüklemiştir? Açık söylemek gerekirse Leibniz’in bu dizgesi birçok hata içerdiği için bir zaman sonra tümden terk edildi. Fakat yine de düşünme şekli yüz yıllar sonra bile düşünürleri etkilemeyi başardı. Bu düşünürlerden en önemlisi ve aynı zamanda bu meselenin bizim konumuza dahil olmasını sağlayan kişiyse, Fransız sosyolog Gabriel Tarde’tır.

Leibniz nasıl ki yaşadığı dönemde çok popülerken sonra unutulmuşsa Tarde ise tam aksine yaşadığı dönemde ilgi görmeyip daha sonra hak ettiği değeri görmüştür. En nihayetinde dönemdaşları olan Marks, Engels, Weber ve Durkheim yaşadıkları çağda öylesine etkindiler ki Tarde’ın söyledikleri pek de dikkate değer görülmemiştir. Çünkü Tarde, o dönemki hakim yaklaşımın aksine önceliğini topluma değil bireye veriyordu ve toplumu da birey üzerinden anlamaya çalışıyordu. Örneğin; o dönemki sosyologların en popüler sorularından biri olan, “Bir toplu iğne nasıl üretilir?” sorusuna, Tarde cevap aramak yerine “Bir kitap nasıl üretilir?” sorusunu sorar. Yani sürekli olarak toplumdan bireye, üretimden yaratıma doğru bir geçiş vardır yaklaşımlarında. Detaylı incelendiği vakit aslında Tarde’ın ortaya koyduğu fikirlerin Leibniz’in düşünceleriyle ne kadar paralel olduğu görebiliriz. Tarde’ın en bilinen sözlerinden biri şudur: “Bir birey aynı zamanda tüm toplumdur.” Buradaki Leibniz’in monad kavramının yansımaları hemen fark edilebilir. Tarde’ın bir anlamda Leibniz’den feyz alarak söylediği bu sözün anlamı kısaca şudur; birey toplumu oluşturarak nasıl ki toplum, bireyin özelliğini gösteriyorsa; toplum da bireyi oluşturarak bireyin, toplumun özelliğini göstermesini sağlar. Yani burada toplum ve birey arasındaki iç içe geçmiş ilişkiyi irdeler. Eğer toplumun özelliklerini yeteri kadar gösterebiliyorsa bir birey, aynı zamanda toplum da olabilir. Yani bizim başta bahsettiğimiz gibi, bir yönetmen eğer içinde bulunduğu topluluğun sinemasının tüm özelliklerini gösteriyorsa; o, o topluluğun sinemasını kendi sinemasında gösterebilir yani o topluluğun yönetmeni olabilir.

Şimdi burada teorik temeli kurduğumuz varsayarak ikinci aşamaya gelecek olursak şunu sormalıyız; “Imamura Japon Sineması’nın tüm özelliklerini gösteriyor mu ya da nasıl gösteriyor?“. Burada da nasıl ki az önce düşünce tarihinin görece derin dehlizlerinde dolaştıysak, Japon Sineması tarihinin derinlerine nüfuz etmeye çalışacağız. Japon Sineması’na kısaca bir göz attığımızda bazı kült yönetmenler hemen aklımıza geliverir. Kurosawa, Ozu, Mizoguchi, Kobayashi ve Teshigahara gibi ustalar özellikle yurt dışında aldıkları ödüller sayesinde belli bir tanınırlığa sahipler. Ama Japon Sineması tarihine baktığımızda bu isimlerin çok önemli bir dönem veya akımın dışında olduklarını görebiliriz. Bu Nuberu Bagu adı verilen bir tür Japon Yeni Dalgası’dır. Bu akımın özelliği belli bir tarzı değil, dönemi temsil etmesidir. Yaklaşık olarak 1960-75 arası bir dönemi kapsayan bu akımın en önemli temsilcileri başta da saydığımız Masahiro Shinoda ve Nagisa Oshima’ya ek olarak Shuji Terayama, Seijun Suzuki, Yasuzo Masumura, Susumu Hani ve Tomu Uchida ile birlikte yazımıza konu olan Imamura’dır. Ayrıca bu akımın, sıradışı tarzları ve yer yer avangarta kayan yaklaşımları sebebiyle dışında tutulan Toshio Matsumoto, Yoshishige Yoshida ve Susumu Hani gibi yönetmenler de özellikle dikkat çekerler. İşte Imamura’nın en önemli özelliği tüm bu yönetmenlerin ortaya koyduğu özellikleri, bir şekilde kendisinde gösteriyor oluşudur. Kurosawa ve Mizoguchi’nin mizansen ve kadrajlamasını, Ozu ve Naruse’inin gerçekçi ve minimal yaklaşımını, Teshigara ve Kobayashi’nin çatışma temelli dinamik hikaye anlatıcılığını, Oshima’nın erotik kültürünü, Suzuki’nin dinamik kurgusunu, Terayama’nın sürrealizmini, Yoshida, Hani ve Matsumoto’nun avangart yaklaşımını, Yasuzo Masumura’nın suç ve romantik türüne getirdiği bakış açısını filmlerine tek tek ve bir bütün olarak yedirmeyi başarır Imamura.

İşte tüm bu bahsettiklerimizden sonra; Imamura’nın nasıl Japon Sineması’nı oluştururken aynı zamanda ondan oluşarak, o olduğuna ve bunu diğer yönetmenlerle olan ilişkileri üzerinden nasıl yaptığına dair bakış açısı getirebiliriz sanırım. Yani Imamura bir Japon yönetmenin ötesinde Japonya’nın yönetmenidir derken yapmaya çalıştığımızın aslında ufak, tatlı bir kelime oyunundan ibaret değildir. Nihayetinde aslında tüm amacımız, Imamura’nın sinemasının değerini bilmekle alakalı elbette. Şayet henüz yönetmenle tanışmadıysanız, Narayama Türküsü (Narayama bushikô) veya İntikam Benim (Fukushû suru wa ware ni ari) filmleri sinemasına başlamak için oldukça iyi tercihler olabilir.

Kerem Duymuş

www.filmloverss.com'dan alınmıştır.

  1. Akai Hashi No Shita No Nurui Mizu
    Tüm Bilgiler
    Akai Hashi No Shita No Nurui Mizu Dram, Fantastik 
    Türkçe Altyazı
    Başarılı iş adamı Yosuke, 1990'ların ekonomik bunalımıyla birlikte her şeyini yitirir. Karısı da onu terk eder. Arkadaşı filozof serseri Taro, ona altın bir Buda'dan söz eder. Taro ölünce Yosuke altın Buda'yı arar ama onun yerine şaşırtıcı yetileri olan bir genç kadın bulur...Shôhei Imamura'nın yönettiği Akai Hashi No Shita No Nurui Mizu (Warm Water Under a Red Bridge), Cannes'da Altın Palmiye adayıydı.
    • 2001
    • Japonya
    • IMDb 6.7
    • 257
    • 0
    Unagi
    Tüm Bilgiler
    Unagi Dram 
    Türkçe Altyazı
    Evine aniden dönen Takura Yamashita, yatakta aşığıyla birlikte bulduğu karısını bıçaklayıp öldürür. Sekiz yıl hapis yattıktan sonra şartlı tahliye olur ve küçük bir kasabanın berberi olarak yeni bir hayata başlar. İlişki kurabildiği tek şey, hapisteyken ehlileştirdiği büyük bir yılan balığıdır...Shôhei Imamura'nın yönettiği Unagi (The Eel) - Yılan Balığı, Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye kazanmıştı. Filmin toplam 16 ödülü bulunuyor.
    • 1997
    • Japonya
    • IMDb 7,3
    • 234
    • 0
    Kamigami no fukaki yokubô
    Tüm Bilgiler
    Kamigami no fukaki yokubô Dram 
    Türkçe Dublaj
    Japon mühendis Kariya, tropik bir adaya gelir. Adada şeker imalathanelerinde kullanılacak suyun tedariki için gerekli işleri yapar. Bu esnada adada yaşayan Futori ailesi ile yakınlaşmaya başlar. Fakat hem adada hem de ailede garip durumlar söz konusudur. Nekichi Futori adanın gelenekleri ile çatıştığı için bir çukura zincirlenmiştir. Kendi kızkardeşine aşıktır. Kutsal bir tapınakta rahibe olan kız kardeş ise şeker imalathanesinin yöneticisinin metresidir. Üstelik bu ailenin zihinsel anlamda sorunlu kızı ile Kariya'nın evlenmesi konusunda bir beklenti söz konusudur...
    • 1968
    • Japonya
    • IMDb 7.7
    • 296
    • 0
    Buta to gunkan
    Tüm Bilgiler
    Buta to gunkan Aksiyon, Komedi 
    Türkçe Altyazı
    Çetesinin randevu evi polis tarafından kapatılınca Himori'nin durumu tehlikeye girer. Adadaki Amerikalı askerlere satmak amacıyla domuz eti ticareti yapmaya karar verir. Derken rakip çetelerden birinin elebaşı öldürülür. Durum kontrolden çıkar ve Himori'nin çetesi ikiye bölünür.
    • 1961
    • Japonya
    • IMDb 7.5
    • 399
    • 0
    Nippon konchûki
    Tüm Bilgiler
    Nippon konchûki Dram 
    Türkçe Altyazı
    Japonya’daki ahlaksızlık. Tome 1910’ların sonunda Japonya’nın kırsal kesimlerinde yoksul bir ailede doğmuştur. Babası Chuji onu çok sevmektedir. Tome bir komşularının metresi olur, 2. Dünya Savaşı kızışınca onun fabrikasında çalışmaya başlar ve daha sonra bir kızı olur. Fabrika amirlerinden biriyle ilişki yaşadıktan sonra, Tokyo’ya giden Tome kızı Nobuko’yu babasına bırakır. Bir genelevde çalışmaya başladıktan sonra bir işadamının metresi olur ve koruması altına girer. Kısa bir süre sonra da patron olur. Chuji yaşlanır, Nobuko büyür; peki Tome’un planları konforunun devam etmesini sağlayacak mıdır?
    • 1963
    • Japonya
    • IMDb 7.4
    • 574
    • 0
    Narayama bushikô
    Tüm Bilgiler
    Narayama bushikô Dram 
    Türkçe Altyazı
    19. yüzyılın sonlarında, Narayama Dağı’nın eteğindeki ıssız, küçük bir köyde, aşırı yoksullukla başa çıkabilmek için acımasız bir uygulama benimsenmiştir. Fazla çocuklar baştan atılır, yetmişine gelen ihtiyarlar ise ölmeleri için dağın doruğuna taşınır. Orin’in de vakti yaklaşmaktadır ve yaşlı kadın sakin sakin ailesinin sorunlarını çözümler... Rahatsız edici ve izlemesi zor da olsa, İmamura’nın şiirsel ve canlı anlatım dili, güzel manzaraların hoşluğuyla köylülerin görünürdeki vahşi davranışını dengelemeyi başarıyor.
    • 1983
    • Japonya
    • IMDb 7.9
    • 534
    • 0
    Akai satsui
    Tüm Bilgiler
    Akai satsui Dram 
    Türkçe Altyazı
    Kocası ve oğlu yokken evde kalan Sadako, bir yabancının tecavüzüne uğrar. Kendini öldürmek ister ama oğlu yüzünden vazgeçer. Beş yıldır başka bir sevgilisi olan kocasına durumu anlatmakta tereddüt eder.Tecavüzcü Hiraoka tekrar ortaya çıkar ve ikisi arasında tuhaf, dokunaklı bir ilişki başlar. Hiraoka kalp hastasıdır, Sadako ise hamile. Adam, tek hayatta kalma nedeninin Sadako olduğunu söyler..
    • 1964
    • Japonya
    • IMDb 7.7
    • 459
    • 0
    Fukushû suru wa ware ni ari
    Tüm Bilgiler
    Fukushû suru wa ware ni ari Dram, Suç 
    Türkçe Altyazı
    Iwao Enokizu açıklanamayan dürtülerle vahşi cinayetler işleyen orta yaşlarında bir adamdır. Sonunda tüm Japonya Polisi'nin aradığı bir kaçağa dönüşmüş fakat bir şekilde yakalanmamayı başarmıştır. Bu sırada randevuevi işleten bir kadınla tanışmış ve birbirlerine aşık olmuşlardır. Ancak bu şartlarda daha ne kadar beraber olabilirler?
    • 1979
    • Japonya
    • IMDb 7.8
    • 484
    • 0
    Kuroi ame
    Tüm Bilgiler
    Kuroi ame Dram 
    Türkçe Altyazı
    Hiroşima'ya Atom bombasının atılmasının ardından insanların yaşadığı trajediyi; yeğenini evlendirmeye çalışan bir dayının yaşadıkları üzerinden anlatan film Masuji Ibusa'nın romanından uyarlanmıştır.
    • 1989
    • Japonya
    • IMDb 7.9
    • 428
    • 0
    The Pornographers
    Tüm Bilgiler
    The Pornographers Criterion Collection, Dram 
    Türkçe Altyazı
    Yetişkin film yapımcısı Ogata yerel gangsterlerin baskısından kendini kurtarmaya çalışmaktadır. Karısı Haru, ölmüş olan ilk eşinin ruhuyla ilgili saplantılara sahiptir ama onu sever. Üvey oğlu ve üvey kızı ise aklı sıkıntılara neden olmaktadır. Oğlan üniversiteye gider, kız ise ergenlik sorunları yaşamaktadır. Bu arada Ogata'nın bir de metresi vardır. Ayrıca üvey kızına karşı da zaafı olan Ogata bir film laboratuvarı kurmak maksadıyla karısının parasını kullanınca işler karışır...
    • 1966
    • Japonya
    • IMDb 7.2
    • 464
    • 0
Shōhei Imamura Haberleri
Altın Palmiyeli birçok filmi sitemizden izleyebilirsiniz.
  •   208
  •   0
The Grand Budapest Hotel ve Moonrise Kingdom gibi fimlerle tanınan yönetmen Wes Anderson'ın, sinema sanatında kendi dilini oluştururken ona en çok ilham veren, en çok katkı sağlayan filmler, keşfedilmeyi bekleyen bir hazine değerinde.
  •   244
  •   0
Yazımıza hemen Yoshida’nın hayatı, kariyeri ve sineması üzerine bir şeyler karalamaya başlamadan önce aslında merak edilen soruya cevap vermek doğru olacaktır. Çok büyük bir ihtimalle bugüne kadar adını dahi duymadığınız bir yönetmenle ilgili böylesine geniş çaplı bir yazıyla karşılaşınca haliyle yönetmenin kim olduğunu merak ediyorsunuzdur. Ama bir yerden sonra esas merak edilen şey neden bu yönetmeni yazımıza konu olarak seçtiğimiz. İlk olarak söyleyebileceğim şey aslında Yoshida’nın, adı sinema tarihinde sıklıkla geçmesi gereken biri olmasına karşın bu derece unutulmuş olmasına duyulan üzüntüdür. Çünkü yönetmenin ortaya çıkardığı işler ve sinemaya yaklaşımı bakımından eksiksiz bir usta ve de dahi olduğunu çok net bir şekilde söyleyebilirim. Bir diğer söyleyebileceğim şey de yönetmenle ilgili sadece Türkçe’de değil özellikle bu konuda oldukça geniş bir arşive sahip Fransızca ve İngilizce dillerinde yayın yapan mecralarda da herhangi bir derli toplu bilginin bulunmuyor olması. Elbette bu bizlere yazıyı hazırlarken çok büyük zorluklar olarak geri döndü. Ama her şeyden öte yönetmeni seçmemizdeki en önemli faktör Yoshida’nın yıllar önce temellerini attığı sinemasal kuramı bugün yeniden dillendirmeyi ve üzerine düşünmeyi istememizdir.
  •   292
  •   0