1960'larda İtalya'ya dönerek kara komedi filmleri -Evlilik Yatağı (Una storia moderna: l'ape regina, 1963), Maymun Kadın (La donna scimmia, 1964) ve Her Harem (L'Harem, 1967)- çekti. - Seyirciyi bireysel olarak kışkırtan ve şaşırtan, eleştirileri eğlendiren filmleri genellikle finansal başarısızlıkları tekrarlar ve film festivallerinde başarı elde eder (The Conjugal Bed ile En İyi Kadın Oyuncu dalında Marini Vlady Ödülü). Dillinger Öldü (Dillinger è morto, 1969), İnsan Tohumu (Il seme dell'uomo, 1969), Seyirci (L'udienza, 1971) ve Liza (1971) ile Ferreri, kendi ruh hallerinden çıkışı olmayan bireylerin kibrinin karanlık ve absürd tasvirleri aracılığıyla toplum eleştirisini daha da keskinleştirerek uluslararası eleştirmenlerin dikkatini çeker ve aynı zamanda o zamandan beri çoğunlukla İtalyan-Fransız ortak yapımı olan Fransa'da çalışma olanağını açar. Bir sonraki filmi The Grande Bouffe (La grande bouffe, 1973.) ile en büyük ticari başarıyı elde ederken, The Last Woman (La dernière femme, 1976), Bye Bye Monkey (Rêve de singe, 1978), Tales of Ordinary Madness (1981) ve aynı yıl Hanna Schygulli'ye Cannes En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü kazandıran The Story of Piera (La storia di Piera, 1983) da övgüyle karşılandı.
Diğer filmleri arasında politik sinemaya yaptığı en büyük sıçrama olan Beyaz Kadına Dokunma! (Touche pas à la femme blanche, 1974), radikal sol görüşlü yönetmenin General Custer'ın kişiliği üzerinden western türünü yapıbozuma uğrattığı ve Little Bighorne Savaşı'nı yeniden kurguladığı filmidir. Film büyük ölçüde, o yıllarda şehrin merkezindeki pazardan (Les Halle) devasa bir süpermarkete (Forum des Halles) dönüşmekte olan Paris'teki bir inşaat alanının kazılarında çekildi.
Ferreri, 1980'de Berlinale'de Roberto Benigni'nin başrolünü oynadığı Sığınma Arayışı (Chiedo asilo, 1979) filmiyle Gümüş Ayı, 1991'de aynı festivalde Gülümseyen Ev (La casa del sorriso) filmiyle Altın Ayı ödüllerini aldı.
İtalyan sinemasında ulaşılması kolay olmayan en tartışmalı İtalyan yönetmenlerden biri olarak anılmaya devam ediyor.