Lucrecia Martel (d. 1966) çağdaş Latin Amerika sinemasının en tanınmış yönetmenlerinden biridir. Dünyanın dört bir yanındaki film festivallerinde ödüller kazanan tuhaf, tekinsiz ve duyusal uzun metrajlı filmleriyle dünya çapında tanınan yenilikçi bir stilisttir. Martel, 2000'li yılların başında "Yeni Arjantin Sineması" olarak bilinen estetik deneysellik dalgasının ve Arjantin'deki önceki film yapım biçimlerinden uzaklaşmanın bir parçası olarak görüldü ve çalışmalarına yönelik ilk eleştiriler genellikle Arjantin'deki ekonomik kriz bağlamıyla içsel olarak bağlantılı görülen bu eğilim içinde konumlandırmakla meşgul oldu. Martel'in çalışmalarına feminist bakış açıları da onun üzerine yazılan ilk yazılar arasındaydı, daha sonra bunu çalışmalarının bir dizi queer okuması izledi. Buna ek olarak, biçimsel yenilikleri nedeniyle, Martel'in çalışmalarını eleştirenler, özellikle ses ve dokunma ve haptik de dahil olmak üzere görsel olmayan duyularla ilgili estetik ve sinematografik sorulara da sürekli dikkat ettiler. Martel'in ilk üç filmi -La ciénaga (2001), La niña santa (2004) ve La mujer sin cabeza (2008)- genellikle "Salta Üçlemesi" olarak anılır ve Martel'in büyüdüğü Kuzeybatı Arjantin'deki Salta'nın taşra ortamında muhafazakâr orta sınıfların yaşamını tasvir eder. Toplumsal cinsiyet, cinsel, etnik ve sınıfsal güç yapılarını eleştirirken fenomenoloji, beden, duyular ve ses kullanımına dair sorular da ön plana çıkıyor. Yakın tarihli Zama (2017), önceki filmlerden birçok açıdan ayrılıyor: Martel'in ilk edebi uyarlaması (Antonio di Benedetto'nun 1956 tarihli aynı adlı romanından), Salta'da geçmeyen ilk filmi ve ilk erkek kahramanı. Sömürge döneminde geçen film aynı zamanda Martel'in ilk tarihi filmidir. Bununla birlikte, önceki filmlerle belirli estetik ve tematik eğilimleri paylaşır. Özellikle, Zama'nın ilk okumaları, önceki filmlerde incelenen ırkçı, sınıfçı toplumun sömürgeci temellerinin bir araştırması olarak okunacağını göstermektedir. Buna ek olarak Martel bir dizi kısa film çekmiştir. Bunlar arasında Rey Muerto (1995) ve Nueva Argirópolis (2010) en çok eleştirel ilgiyi çeken filmler oldu.
Bir dizi eleştirmen Martel'in eserlerinin bütününü ele almış ve Christofoletti Barrenha 2014, Martin 2016 ve Gemünden 2019 adlı üç monografide Martel'in filmlerinin duyusal yönlerine vurgu yapılmıştır. Christofoletti Barrenha bunları özellikle otobiyografi ile ilişkili olarak görürken, Martin seyirci ve film arasındaki ilişkiyi yeniden yapılandırmaları açısından politik olarak değerlendiriyor ve Gemünden duyusal olanın egemen sinemanın zamansallığı ile bir kopuş olduğunu düşünüyor.