Kim Ki-duk

Film yapımcıları hükümet sansürüne maruz kaldığı için bu durumdan hoşnut olmasalar da sinema filmleri yasasının ithal edilen filmlere getirdiği sınırla birlikte bir yönetmenin yılda yaklaşık sekiz film çekerek yerli film üretiminde bir patlamanın olduğu ve Kore sinemasının çoğunlukla melodramlardan oluşan bir altın sinema çağı yaşadığı 1960'lar, kendilerine özgü sanatsal tarzları ve sinematik temaları ile değerli yönetmenler ortaya çıkarmışsa da 1962'de Park Chung-hee başkan vekili olduğunda hükümetin film endüstrisi üzerindeki kontrolü önemli ölçüde artmış, filmler bir kota sistemi ile sınırlandırılmış, sonrasında da gittikçe artan bir dizi kısıtlayıcı önlem yürürlüğe girmiştir.

Böylelikle, yeni düzenlemelerle yerli film yapım şirketlerinin sayısı bir yıl içinde ciddi bir oranda düşüş yaşayıp perdede gerçek hayattaki sosyal konuları görmeye alışmış izleyiciler arasında Hollywood tarzı filmlerin benimsenmeye başladığı 1970'lerden sonra Kore film endüstrisinin durgunluğuyla sektör uzun bir çöküş yaşamış ve 60'larda kendilerine has filmleriyle dikkat çeken özgün yönetmenler de artık neredeyse unutulmuştur.

1980'li yıllarda, Güney Kore hükümeti sansür ve film endüstrisi üzerindeki kontrollerini gevşetme yönünde adımlar atınca bağımsız film yapımcılarının yeniden film çekmesine izin çıkmış, ilerleyen yıllarda film ithal edilmeye başlanmış, hükümetin yabancı filmler üzerindeki kısıtlamaları kaldırması ve bu sayede Amerikan film şirketlerinin ülke içinde ofisler kurması ile birlikte de Güney Kore filmleri ilk kez önemli bir şekilde uluslararası izleyicilere ulaşma imkânı bulmuştur.

1997 Asya mali krizinin, ülkenin film endüstrisini de olumsuz yönde etkilemeye başlaması sonucu hükümet, 80'lerin sonundaki demokratikleşme hareketinin yükselen ivmesiyle bu defa genç yönetmenleri destekleyerek Güney Kore film yapımında bir rönesans için zemin hazırlayınca gişe rekorları kıran parlak filmleri ve umut vadeden yeni nesil yaratıcı tür yönetmenlerini ortaya çıkaran Yeni Kore Sineması da şekillenmeye başlamıştır.

Çağdaş Kore filmlerinin çeşitlenmeye başladığı bu dönemde beklentilerin de üzerinde ticari başarılara yol açan bu sosyal değişimler içinde genç yönetmenlere tanınan bu fırsat eşitliğinde şansını denemek isteyen Kim Ki-duk da böylelikle sinemaya adım atan yeniyetme yönetmenlerden biri olmuştur.

Başına buyruk bir yönetmen; Kim Ki-duk

20 Aralık 1960'da Güney Kore'nin Gyeongsang eyaletinde, Bonghwa'da doğan ve sonrasında hayatı hep kendini kanıtlamakla geçen Kim Ki-duk'un çocukluğu, yaşıtlarının çoğuna kıyasla çok farklıydı.

Eğitime büyük önem veren bir toplumda, içinde bulunduğu şartlar gereği bir sanayi fabrikasında çalışmak için on beş yaşındayken okuduğu okuldan ayrılan Kim Ki-duk, bu süreç içerisinde şartların kendisi için bir gün düzeleceğini umut ederek on beş yaşından itibaren fabrikalarda işçi olarak çalışmaya başlar.

Ancak hayatın her zaman zorlu bir savaş olacağını erken yaşlarında öğrenen Kim, kendini sürekli çalışmaya adar.

Tamamen bir beden işçisi olarak çalıştığı bu küçük yaşlarında bu durumdan kurtulmak için her gününü dua ederek geçiren ve kurtuluş için sürekli kendisine yeni yollar arayan Kim Ki-duk, askere gitmek zorunda olmamasına rağmen bir kurtuluş umuduyla yirmi yaşında asker ocağına girer ve beş yıl boyunca Deniz Kuvvetleri'nde görev yapar.

Onun için kolay geçmeyen bu beş yılın sonunda donanmadan ayrılıp yeniden topluma karışan Kim Ki-duk iki yıl boyunca görme engelliler için hizmet veren bir sivil toplum kuruluşunda çalışır.

Bu sırada resim yaparak ve fotoğraf çekerek her zaman daha iyi bir hayatın hayalini kuran Kim, 30 yaşına geldiğinde cebindeki çok az bir parayla Fransa'ya gider ve 1990 ile 1993 yılları arasında sanat eğitimi aldığı Fransa'nın o bohem sokaklarında insanların portrelerini çizerek para kazanmaya başlar.

Buradayken seyrettiği Kuzuların Sessizliği (The Silence of the Lambs, 1991) ve Köprü Üstü Aşıkları (Les amants du Pont-Neuf / The Lovers on the Bridge, 1991) filmleri onu çok etkiler ve kendisiyle ilgili de farklı şeyler düşünmesine neden olur.

Böylelikle Jonathan Demme ve Leos Carax'in filmleriyle sinemayı keşfeden Kim Ki-duk, o andan itibaren senaryo yazmayı düşünür ve hiç vakit kaybetmeden de bu işe koyulur; elbette bu işi bildiğinden değil, sadece aklına gelenleri direkt yazıya dökmekten ibarettir bu girişimi.

Fakat bu alanda bir eğitimi ve bilgisi olmamasına rağmen sonraki zamanlarda da aklına gelenleri kâğıda dökmeye devam eder.

Daha sonra kendisini en çok zorlayan ve zamanını alan kısmın senaryo yazmak olduğunu itiraf edecekse de sinema hayatındaki en önemli şeyin senaryo olduğunu söyleyen, aynı zamanda onu en çok heyecanlandıran ve mutlu eden şeyin senaryo yazmak olduğunu belirten Kim Ki-duk, 1995 yılında Kore'deki bir senaryo yarışmasına katılır.

İlk başlarda en büyük hayali; bir senaryosunun bir yönetmen tarafından filme çekilmesiyken ilerleyen süreçte kendi sınırlarını zorlayıp bizzat yönetmenlik yapmaya karar verir.

Katıldığı bu yarışmayı kazanınca sinema alanında hiçbir eğitimi olmamasına rağmen 1996 yılında gösterime girecek olan Timsah adlı ilk uzun metrajlı filmini çekmek için Güney Kore'ye geri döner.

Hikayesi antisosyal gerçeklik, melodram ve gerilim arasında gidip gelen Ag-o (Crocodile) adlı bu film; Seul'de Han Nehri üzerinde kurulu çöplerle dolu bir köprünün altında yaşayan yaşlı bir adam, genç bir çocuk ve tecavüz, istismar ve ihanet dolu bir ilişki sonucu intihar etmeye kalkışan bir kadının öyküsünü anlatırken küçük bir suçlunun tekinsiz varlığına hayat verir ve daha sonraki çalışmalarında olduğu gibi filmde su unsuruna mistik bir anlam yüklenir.

İlk iki filminden sonra sinema seyircisinden ve eleştirmenlerden ağır eleştiriler alan Kim Ki-duk, Kore'de fikirlerini önemsediği bir eleştirmenin kendisiyle ilgili sınırların ötesine taşan şeyler anlattığını ve onda kayda değer şeyler gördüğünü söyleyen eleştirisini okuduğunda bundan aldığı motivasyonla ilerlemeye devam eder.

İlk filmlerini çekerken çok fazla film izleme şansı olmayan Kim Ki-duk, bu yönde bir eğitimi de olmadığı için sinema hakkında pek bir şey bilmiyordur; ama daha çok film yaptıkça diğer yönetmenlerin neler yapmış olduğunu da görmek için herkesin çok sevdiği klasiklerden ve çağdaş yapımlardan filmler seyreder.

Bu işe ilk adım attığında kendisine; yaşanmış bir hikâyeye film yapmama, dönemsel sorunlarla alakalı film yapmama ve sırf kendini tatmin etmek için film yapmama sözünü vererek gördüğü rüyalardan ve televizyondaki haberlerden aldığı ilhamla film çekmeye başladığında sanat alanındaki geçmişi, onu özellikle mekânda çekim yaparken yetenekli bir görsel hikâye anlatıcısı yapar.

Sonrasında üçüncü filmi için yönetmen koltuğuna oturarak Kuş Kafesi Oteli adlı filmini çeken Kim Ki-duk'un kariyeri bu filmle birlikte belirgin bir şekilde değişmeye başlar.

Sinema kariyeri için bir sıçrama tahtası olan Paran daemun (Birdcage Inn) adlı bu filmde; heybetli bir liman kasabasında, dört kişilik bir aile, pansiyon olarak kamufle edilmiş bir bina avlusunda bir genelev işletmektedir.

Genç yaşında hayat kadını olan Jin-ah orada çalışmaya başladığında, kendisi ve evin kızı arasında gerilim artar, ancak baba ve oğul eve taşınan bu kızın cinsel hizmetlerinden yararlandığı için görmezden gelinen bu gerilim hepsini bir yok oluşa doğru sürükler.

Koreli izleyicilerin onun çalışmasını izleyip izlemeyeceğini merak ettiği ilk zamandan başlayarak her yıl bir film çekme hedefini gerçekleştirerek yakın zamanda karşılaştığı Kovid-19 kaynaklı komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybedene dek yaklaşık 25 yıl süren sinema kariyerinde 25 film çeker, 30'dan fazla filmin senaryosunu yazar ve bu çalışmalarıyla ulusal ve uluslararası pek çok festivalde gösterildiği adaylıkların yanı sıra kazandığı 64 ödül ile kariyerini taçlandırır.

Kim Ki-duk sinemasında mağduriyet ve şiddet

Kim Ki-duk, Kore'de, filmlerindeki şiddet miktarı açısından en tartışmalı film yapımcılarından biridir.

Çalışmalarındaki kadın bedeni, her zaman erkekler tarafından kullanılacak ve atılacak, satın alınabilir bir nesnedir; hatta kapitalizm ve ataerkil güçlerin hâkim olduğu ilişkilerde her cinsel eylem onun bakışıyla bir tecavüz gibidir.

Aşırılıkların peşinde şiddet ve şehveti meşrulaştırdığı gerekçesiyle Kore sinemasının kötü adamı olarak anılmasının yanı sıra, filmlerinde dışa vurduğu iddia edilen kadın düşmanlığı ve geçmişte özellikle canlı röportajlarda Kore'de var olan düzene ve Kore'nin kutsal saydığı değerlere yaptığı eleştiri ve taşlamalar yüzünden halkla başını belaya sokan isyankâr kişiliği nedeniyle de eleştiri oklarının hedefidir.

Bu yüzden uluslararası bir üne sahip olan Kim Ki-duk, her ne kadar ülkesinin en tanınmış yönetmenlerinden biri olsa da Kore film endüstrisinde dışlanmış olduğu için genellikle yurt dışında evdekinden daha sıcak karşılanır ve bu durum da onunla ilgili bir ikilem yaşanmasına sebeptir.

Birçok sinemasever onun filmlerini vasat olarak değerlendirirken onun filmlerini görsel olarak hoş ve tematik olarak kışkırtıcı bulan bazı eleştirmenler yine de hikayelerin kendi kültürel bağlamı hakkında hiçbir ipucu vermeyen, aşk, tutku, şiddet ve marjinalleşme çerçevesinde dönen, anlamak için fazla bir eğitim gerektirmeyen basit anlatılar olduğu gerekçesiyle onun sinemasını eleştirmektedir.

Hatta bazı eleştirmenler de insanların onun filmlerini gerçekten izlemediğinden, sadece körü körüne hayranlık duyduklarından şüphelendiklerini dile getirmektedir.

Ama bana göre Kim Ki-duk sinemasındaki bu filmler, herhangi bir ahlaki ve sosyal engel olmaksızın tüm bastırılmış şeylerin ve dürtülerin potansiyel sınırlarını deneyimleme ve keşfetme özgürlüğü sağlayan filmlerdir.

Ve bence sinematik basitliğinde ise Uzak Doğu yaşamının biçimlerini sadelikle gösteren bir zarafet hakimdir.

Elbette cinselliğin bastırıldığı toplumlarda yaşayanlar için ekranda bu tür şeyleri özgürce seyretmek en azından sahte bir pranga kırma duygusunu yaşattığı için bu toplumlardaki etkisi daha farklı yorumlanabilir; ama bununla birlikte Kim Ki-duk sineması bana göre sadece bunlardan ibaret de değildir.

Kim Ki-duk'un en iyi filmleri, dayanılması gereken birkaç zorlu sahneye sahip olsalar da bu filmler arka planında son derece dokunaklı ve derin şeyleri kendine has bir şekilde anlatmaya çalıştığı da bir gerçektir.

Sanat filmi olgusuyla çektiği filmlerinde ruhani olan ile materyalisti, ahlakı ve ahlaksızlığı, kent ile kırsalı birbirine harmanlayarak bunların üzerimizdeki etkisini araştırır.

Budizm ile ilgili uygulamaların ana motiflerine filmlerinde sıklıkla değindiğini açıkça görmek mümkündür.

Aşırılıklarının peşinde koştuğu şey sadece kadın düşmanlığı, şiddet, şehvet ve güç değil, aynı zamanda sükûnet, maneviyat, şefkat, sevgi ve ilgiye dairdir.

Kim Ki-duk filmlerinde fahişelik ve şiddet döngüsü, kahramanları birbirine yaklaştırır ve onları kendi kendini yok etmenin korkunç bir mazoşizmine sürükler.

Onun sinemasında ruhani bedenler ölümde kurtuluşu ve ahirette yücelmeyi arar.

Onun filmlerindeki cinsel hayvan sembolizmi ve muhteşem hayalet fantezileri, gerçekçi bir şekilde başlayan olay örgülerine gizlice sirayet eder.

Belki de Kim'in filmleri için karşı konulamaz bir hayranlık uyandıran şeyler bu aşırılıklar arasındaki cezbedici ve baş döndürücü gezinmelerdir.

Hikayeleri genelde adalarda geçen Kim Ki-duk sinemasında kamera hareketleri uzun ve düşünceli bir bakışın iz düşümünü yansıtan çekimlerden ibarettir, sahneler ve kadrajlar çoğunlukla filmin karakterleri ile doludur.

Dolayısıyla hayatı zorluklarla geçen, kendi kendini yetiştirmiş, başına buyruk bir Koreli film yapımcısı olan Kim Ki-duk, seyircide derin izler bırakan alışılmadık ve tuhaf olarak nitelendirebileceğim filmlerinde Kore toplumunun karanlık ve fakir taraflarını göstermekten çekinmeyen biriydi.

Sinemasındaki anlatım gücünün, Kore toplumunun en alt basamaklarında yaşayan kahramanların duygularını yakalama ve bunları seyirciye aktarma yeteneğinden geldiğini düşündüğüm Kim Ki-duk'un filmlerindeki karakterler genellikle toplum için örnek diyebileceğimiz insanlar, vatandaşlar değillerdir ve bu Kim Ki-duk sinemasında kasıtlı ve bilinçli olarak öyledir.

Kim, sinemadaki dışavurumculuğunda en sevdiği ressam olan Avusturyalı dışavurumcu ressam Egon Schiele'den esinlenirken; bu portrelerin kırılgan fizikselliği, onun filmlerinde yaralı bedenlerin etkileyici yükselişinde karşılık bulmuştur.

Filmlerde kapsamlı bir şekilde karakterize edilen bu kişiler (küçük çaplı suçlular, pezevenkler, fahişeler, deliler ve engelli insanlar) çoğunlukla alışılagelmiş işler yerine daha çok yasa dışı, etik olmayan ve ahlaksız işler yaparak geçinirler ve elbette bu işlerde pek de öyle imrendirici de değillerdir.

Bu karakterlerin birçoğu dışlanmış, sosyal ortamlarında huzursuz, kendilerini ifade etme ve iletişimden mahrum bırakarak sessizliği bir kalkan olarak kabul etmiş, evsiz, serseri veya kendi kişisel menkıbelerini yaşama noktasında kaybolmuş, bu süreçte aşağılanmış, aidiyet arayışlarındaki mücadeleleri sefaletle çevrelenmiş kişilerdir.

Boyun eğme ve baskıdan kaynaklanan politik öfke ve kızgınlık bu filmlerde şiirsel olarak kahramanların sessizliğiyle birleşir; diyaloglar asgari düzeydedir, jestler ve bakışlar anlam yüklüdür, ağızdan çıkan sözler yerine bedenin kendisi konuşuyordur.

Bu yüzden kötü muameleye yönelik tutku dolu şiddet oyunları içinde bir sinema seyircisi bu yaralı bedenler ve travmatik karakterlerle özdeşleşmekte zorlanabilir ancak Kim Ki-duk tarafından anlatılan bu karakterlerin yolculuklarında yönetmenin vizyonunu ve estetik algısını kolaylıkla görecekleri için filmlerinden büyülenmeleri elbette muhtemeldir.

Türkiye'nin onur konuğu

Cannes, Venedik ve Berlin gibi prestiji yüksek üç büyük uluslararası film festivalinde aldığı "en iyi yönetmen" ödülleri ile adını sinema tarihine altın harflerle kazıyan Kim Ki-duk; Ekim 2019'da Uluslararası Boğaziçi Sinema Derneği ve İstanbul Medya Akademisi iş birliğiyle düzenlenen, Anadolu Ajansı'nın Global İletişim Ortağı olduğu 7. Boğaziçi Film Festivali'nin onur konuğu olarak Türkiye'ye gelmişti.

Festival Artistik Direktörü Emrah Kılıç moderatörlüğünde gerçekleşen Masterclass programına da katılan Kim Ki-duk, Türkiye'deki seyircilerine kişisel sinema yolculuğunu anlatmış, katılımcılar da sinema sektörüne dair bilgilerini ondan bizzat dinleme imkânı bulmuştu.

Sinemasında taraf olmak yerine tarafların hikayesini anlatmaya çalıştığını, gerçek sorunun ne olduğunu anlamak isteniyorsa siyah veya beyaz tarafta olmaktan çok gri alanda olmanın gerektiğini ve kendi hayatında da her şeye gri taraftan bakmayı, affetmeyi ve uzlaşmayı tercih ettiğini söyleyen Kim Ki-duk, Türkiye'deki seyircilerine; bir film üreticisinin dünya görüşünün, insanlara bakış açısının çok önemli olduğunu vurgulayarak evrensel sinemanın önemini anlatırken sinemada çeşitliliğin öneminden bahsetmişti.

Mehmet Erduğan

www.indyturk.com'dan alınmıştır.

  1. Soom
    Tüm Bilgiler
    Soom Dram 
    Türkçe Altyazı
    10 yıllık evli çiftin sağlıklı bir çocukları ve güzel bir evleri vardır ancak kadınla adamın arasındaki iletişim kopmuştur. Kadın idam mahkûm olan eski sevgilisine karşı saplantılı bir ilgi geliştirir. İnfazdan önce defalarca intihara kalkışan mahkûm ile buluşmaya karar veren kadın, her ziyaretinde mahkûmun odasını farklı bir mevsime uygun olarak döşer. İdam mahkûmu ile arasında tarifi imkânsız bir yakınlık doğar.
    • 2007
    • Güney Kore
    • IMDb 6.9
    • 137
    • 0
    Geumul
    Tüm Bilgiler
    Geumul Dram 
    Türkçe Dublaj
    Kore sinemasının üretken ve yaratıcı isimlerinden Kim Ki-duk, Ağ’da Kuzey Koreli sıradan bir balıkçının içine düştüğü siyasal ve insani zorlukları odağına alıyor. Teknesinin motoru bozulunca kendisini Güney Kore’de bulan balıkçı, casus sanılarak gözaltına alınır. Sert geçen sorgu ve ikna sürecinin ardından Kuzey Kore’ye iade edilen balıkçı, burada da zorluklarla karşılaşır ve iki ideoloji arasında kapana kısılır. Ağırlıklı olarak bireylerle ilgilenen filmleriyle tanınan Kim Ki-duk, Venedik Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan Ağ’da en siyasal filmlerinden birine imza atıyor. Ağ, doğulan coğrafyadan bağımsız, ideolojiler karşısında insanın gerçek değerimi sorgulayarak bu özel örnek üzerinden dünyanın birçok yerinde yaşanan bir dramı yakalıyor.
    • 2016
    • Güney Kore
    • IMDb 7.4
    • 136
    • 0
    Seom
    Tüm Bilgiler
    Seom Dram, Gerilim 
    Türkçe Dublaj
    Ada üzerine kurulan küçük ev şeklindeki yapıları turist ya da genelilkle fuhuş için gelen insanlara kiralayarak geçinmeye çalışan kadının, cinayet işleyen bir adamın gelip orada bir oda kiralayıp polislerden kaçmaya çalışmasıyla gelişen olaylarla ilgili bu filmdir..
    • 2000
    • Güney Kore
    • IMDb 7
    • 378
    • 0
    Bin-jip
    Tüm Bilgiler
    Bin-jip Dram, Romantik 
    Türkçe Altyazı
    Genç ve gizemli bir adam hayatını tatildeki insanların boş evlerine girerek geçirmektedir. Başkasına ait evlere, yaşamlara girip çıkan bu tuhaf yabancı, tanımadığı insanların yataklarında yatıp, onların dolaplarından karnını doyurur, bunun karşılığında evlerindeki bozuk aletleri tamir eder, çamaşırlarını yıkar. İçine girdiği evleri, sahipleri dönmeden terkeden gizemli genç, günün birinde girdiği evlerden birisinin boş olmadığını farkeder. Kocası tarafından şiddete maruz bırakılan eski bir model'in evine giren genç adam bir süre, kadının varlığını farketmez. Genç adam ve kadın birbirlerinin farkına vardıklarında kelimelerin gereksiz olduğu bir yolculuğa çıkarlar.
    • 2004
    • Güney Kore,Japonya
    • IMDb 8
    • 564
    • 0
    Pieta
    Tüm Bilgiler
    Pieta Dram 
    Türkçe Dublaj
    Zalimliğimiz ve para hırsımız yüzünden birbirimize inancımızı kaybetmiş olabilir miyiz? Hepimiz aslında Tanrı'nın merhametini mi bekliyoruz? Tefeciler adına çalışan zalim bir adam, patronlarının alacaklarını her ne yöntemle olursa olsun toplamaya alışmıştır. Ailesi ya da dert edeceği sevdikleri olmadığı gibi işini sınırsız kötülükle yapabilme yolunda ne korkusu ne de tereddüdü vardır. Bir gün karşısına bir kadın çıkar ve annesi olduğunu iddia ederek yıllar önce onu terkettiği için özür diler. Adam başta kadına inanmaz; herhangi bir anne hatırası yoktur. Ama kadına bağlandıkça onun korkunç bir sır sakladığını anlar. Kore'de şiddet sahneleri yüzünden şimdiden büyük tartışma yaratan Acı, ilk gösterimini Eylül'de Venedik Film Festivali'nde gerçekleştirdi.
    • 2012
    • Güney Kore
    • IMDb 7.2
    • 490
    • 0
    Suchwiin bulmyeong
    Tüm Bilgiler
    Suchwiin bulmyeong Dram 
    Türkçe Dublaj
    Amerika ordusunun üs kurduğu Kore'nin bir kasabasında geçiyor film, Amerikan kültürüyle tanışan kasaba halkının yaşamlarında dolaşıyor; kardeşiyle oynarken bir gözünü kaybeden genç kız, melezliğinden utanan Chang-guk ve köpeklerin etlerini satarak geçinen Dog Eyes'in çevresinde ilerleyen film, sıradan bir dramın ötesine, ince bir Amerika eleştirisiyle geçmeyi başarabiliyor. Metafor kullanma ustası Kim kİ Duk tüm filmi bir metafor olarak kullanıyor bu sefer ve küçük karakterler üzerinden büyük bir ülke ülkeler sorununa değiniyor
    • 2001
    • Güney Kore
    • IMDb 7.2
    • 344
    • 0
    Nabbeun namja
    Tüm Bilgiler
    Nabbeun namja Dram, Gerilim 
    Türkçe Altyazı
    Bir üniversitenin önünde, kötü kılıklı adamın biri bankta tek başına oturan güzel bir kız görür. Yanına oturur. Fakat kız onun yanına oturmasından hoşlanmaz. Sevgilisi geldiğinde de sevgilisine adamı gösterip suratını buruşturur. Adam kalkıp kızı öpmeye kalkar. Polis gelir, adamı güzelce tartaklarlar. * Adam kızı takip etmeye başlar. Aslında bir genelevde çalışmaktadır adam ve bir şekilde kızla yollarını kesiştirmeyi başarır. * Aykırı, çok aykırı bir aşk filmi. * Kesinlikle puana aldanmayın, en güzel Ki Duk filmlerinden biridir. Diğer filmlerin aksine oldukça hareketli... Karakter modellemeleri, aksiyomlar, mekanlar, trafik; hepsi çok başarılı
    • 2001
    • Güney Kore
    • IMDb 6.7
    • 353
    • 0
    Samaria
    Tüm Bilgiler
    Samaria Dram 
    Türkçe Dublaj
    Uzakdoğu sinemasının yükselen değeri Kim-Ki Duk'un yönettiği, bol ödüllü bu filmde, Avrupa'ya seyahat etme hayalleri kuran liseli 2 genç kızın para bulmak için içine düştükleri durum anlatılıyor. Jae Young, internette ayarladıkları, erkeklerle birlikte olurken, Yeo-Jin de organizasyonun kusursuz işlemesini sağlar. Fakat Yeo-Jin bir gün büyük bir hata yapar ve polis baskınından kaçmaya çalışan Jae Young camdan atlayarak ağır yaralanır. Genç kız hastanede ölünce Yeo-Jin onun yerini alarak erkeklerle birlikte olmaya başlar.Yeo-Jin’in dedektif olan babası kızının nasıl bir işin içinde olduğunu fark edince kızının müşterilerinden intikam almaya karar verir.
    • 2004
    • Güney Kore
    • IMDb 7.1
    • 327
    • 0
    Moebiuseu
    Tüm Bilgiler
    Moebiuseu Dram 
    Türkçe Dublaj
    Bir ailenin parçalanmasını cinsellik üzerinden ele alan Moebius, arzularına teslim olan bir baba, babasını kıskanan bir oğul ve ikisinin de trajik bir sona sürüklenmesine sebep olan öfkeli bir anneyi anlatıyor. Anne, kocasının sadakatsizliğini oğlunu yaralayarak cezalandırır. Babasının suçluluk duygusu ile olaylar yatışıyor derken felaketler üst üste gelir. Filmde hiç karşılıklı konuşma yok. Film cinsellik ve şiddetin yansıtılması açısından küçük izleyiciler için olumsuz etki oluşturabilir uyarmış olalım. Ancak hiç konuşma olmasa da filmi merakla kendini izlettiriyor.Ödüllü yönetmen Kim Ki Duk imzalı film ülkesinde gösterimi sansür tartışmalarına yol açan film zorlukla gösterim izni almış ve ilk olarak Venedik Film festivalinde izleyicilerle buluşmuştur.
    • 2013
    • Güney Kore
    • IMDb 6.4
    • 320
    • 0
    Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom
    Tüm Bilgiler
    Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom Dram, Romantik 
    Türkçe Altyazı
    Tabiatın bütün güzelliklerini birarada toplayan bir gölün ortasına heyetmiş yüzen bir hane, yaşlı bir rahip ve yanında ona eşlik eden küçük rahip adayı...Yaşlı rahip, ufak çocuğa nasıl rahip olunacağını akılalmaz bir bilgelikle fakat bir o kadar da natürel bir akış içinde öğretir. Bu şekilde geçip giden mevsimler ile büyüyen çocuğun geçirdiği evrim, son derece natürel bir uyum içinde ilerlerken sıra artık büyümüş olan çocuğun öğrendiklerini gerçek hayata nasıl yansıtacağını görmeye gelir. Ufak yaştan beri öğretilen erdemlere karşın asıl öğretimin hayatın kendisi tarafından yapıldığının farkında olan bilge rahip için ise bekleme ve görme vakitidir.
    • 2003
    • Almanya,Güney Kore
    • IMDb 8
    • 380
    • 0
    Hwal
    Tüm Bilgiler
    Hwal Dram, Romantik 
    Türkçe Altyazı
    Yay Kore açıklarında bir gemide yaşlı bir adam ve bir kızın hikayesi.Yaşlı adam yedi yaşından beri baktığı kızın reşit olmasını beklemektedir. Kız 18 yaşına girdiğinde onunla evlenmeyi düşlemektedir. Denizin açıklarında karaya hiç çıkmadan yaşayan ikili geçimlerini açıkta balık tutmak isteyen misafirlerden sağlamaktadırlar. Yaşlı adam ve genç kız bu misafirlere kendi yöntemleriyle fal da bakarlar. Yaşlı adamın senelerdir düşlediği düğüne bir kaç ay kala, balık tutmak için gelen genç bir misafirle kızın arasında bir yakınlaşma yaşanır. Yaşlı adam 2 genç arasında yaşanan yakınlaşmayı bir tehdit olarak algılarken, genç kız hayatında ilk kez minik dünyasını sorgular ve dış dünyayı merak eder...Bu filmi Türkçe Dublaj olarak eklememize yardımcı olan @Emrullah'a teşekkürler...
    • 2005
    • Güney Kore,Japonya
    • IMDb 7.1
    • 343
    • 0
    Bimong
    Tüm Bilgiler
    Bimong Bilim-Kurgu, Dram 
    Türkçe Altyazı
    Jin, gece gördüğü kabusta bir trafik kazasına tanık olmuştur. Uyandıktan hemen sonra kabusta gördüğü mekana giden Jin, burada kısa bir süre önce gerçekten de bir kazanın olduğunu öğrenir. Jin, polisi olayın şüphelisinin evine kadar izler. Şüpheli Ran suçlamaları reddetmekte ve bütün gece uykuda olduğunu iddia etmektedir. Polis Ran’ın ifadesini ciddiye almaz ve onu tutuklar. Jin, ikisi arasında açıklanamaz bir bağ olduğuna ikna olmuştur. Ran, uykusunda Jin’in rüyalarında gördüklerini gerçekleştirmektedir.
    • 2008
    • Güney Kore,Japonya
    • IMDb 6.6
    • 353
    • 0