Jean-Luc Godard

Kimilerine göre gerçek bir militan olarak anılabilecek olsa da, sinema bir sanatsa onun genel-geçer kuralları ile bu kadar kafayı bozmuş bir başka isim daha yoktur. Bu sebeple de Orson Welles’ten beri çıkmış en devrimci yönetmendir Godard. 68’in öğrenci olayları ile duygusallaşıp kariyerinin bir dönemini politik bir uçuruma sürüklediği görülse de, onun Amerikan ana akım sinemasının geleneklerini yerle bir ettiği filmlerini akıllardan çıkartmak için bir hayli uğraşmak gerekir. 1960’da bir grup sinema teorisyeni ile Fransız Yeni Dalgası’nı başlatan yönetmenin, bu doğrultuda oluşturduğu kimliğini de her döneme göre geliştirip çağa ayak uydurmasını azımsamak da mümkün değildir. Gerçek bir auteur ve sanat sineması alanında ‘yönetmen filmi’ düşüncesinin ciddiye alınmasını sağlayan adam olarak anılabilir o. Bunu hem minimalist sinemaya, hem de popüler sinemaya karşıt bir görüş sergileyerek yapması da değerini perçinlemiştir. O olmasa yönetmenlik de bu kadar önemsenmeyebilirdi şu günlerde. Jean-Luc Godard, kuşkusuz modern sinema atılımının en önemli ismidir. Sinemaya ‘Godardiyen’ sıfatını armağan etmesi de boşuna değildir.

Onun için herhalde 200 sayfa civarında bir kitap veya bir ansiklopedi cildi kaleme alsak da yine söyleyeceklerimizi bitiremeyebiliriz. Bu sebeple nereden başlamak lazım, konuyu nereye bağlamak lazım o konuda pek emin olamıyoruz. Ancak modern sinemanın Tanrısı ya da yönetmenlik sanatının kurtarıcısı tanımlarıyla birer kavramsal özet geçilebilir. Bunun arkasından da herhalde ‘Fransız Yeni Dalgası’nın en kilit ismi’ gibi bir yakıştırma daha gelecektir.

BÜTÜN AKIMLARIN LİDERLERİNİN ÜZERİNDE BİR SİNEMACI KİMLİĞİ

Aslında ömrü hayatı boyunca Fransız Şiirsel Gerçekçiliği’nin lideri Jean Renoir’ın da, İtalyan Yeni Gerçekçiliği’nin en öne çıkan ismi Roberto Rossellini’nin de, İngiliz Özgür Sineması’nın ilk akla gelen yönetmeni Lindsay Anderson’ın da, Alman dışavurumculuğunun en önem arz eden şahsı Fritz Lang’ın da, gerçeküstücülüğün öncüsü Luis Bunuel’in de üzerinde bir felsefik duruş sergilemiştir.

Bunun da ana sebebi hem André Bazin’in önderlik ettiği teorik Cahiers de Cinema (o zamanlar çıkan bir sinema dergisi) çalışmalarının ışığında Fransız Yeni Dalgası’nı kurması, hem de eklektik dünyasını inşa etme konusunda asla kurallara bağlı kalmamasıdır.

HER ŞEY "SERSERİ AŞIKLAR"DAN İBARET DEĞİL

Onun esas amacı sinemayı bir yönetmenlik sanatı olarak gören eserler kotarmak, Brechtiyen tiyatrodan esinlenerek bünyesine transfer ettiği yabancılaşma efektini her alanda devreye sokmak, Hollywood ana akım sinemasının tersi istikamette giden işler üretmek ve anlatıda devrim yapmaktır. Zaten özellikle 1960-1967 arasındaki bol üretimli döneminde tam 15 eser vermesi de bu durumun bir kanıdıdır.

Uzun lafın kısası her şey en çok bilinen filmi ve kariyerinin ilk halkası olan “Serseri Aşıklar”dan (“A Bout de Souffle”, 1960) ibaret değildir. O eser sadece bir başlangıçtır. Politik ve dayatmacı yönetimle ilgili dertlerini de kimi zaman daha derinden, kimi zaman ise sadece üst tabakasını alarak perdeye yansıtmasının yanında, bu duruşu filmlerinin yapısıyla hissettirmesi, yönetmen olarak ne kadar çağının üzerinde bir kimliğe sahip olduğunu ispatlar.

HOLLYWOOD KARŞITI BİR DURUŞ

Aslında yönetmenin hem baskın stiline hem de Hollywood’da uygulanan türler, formüller ve anlatılarla oynadığı döneme start vermiştir o eser. Fransız Yeni Dalgası’nı başlatmasıyla bilinen film, 1950’lerin sonunda üretilen ve bu sözü hak eden başka yapıtlar olabilme ihtimali her daim tartışılsa da daha çok sanki bir auteurün doğuşunu belgelemeye yarar.

Öyle ki yönetmenin sinemasını özetlemek için birkaç terim kullanmak mümkündür. Bunlar: Ara yazı, sıçramalı kurgu (jumpcut), dışses, içses, yakın plan, tekrar, renk filtresi, locked-down shot (aksiyonu takip etmeden sabit duran kamera), plan sekans, kameraya karşı konuşma, ara plan, dar açı objektif, kaydırma, altyazı, omuz plan, non-diegetic ses (hikaye dünyasının dışındaki ses), sessizlik, müzik, balık gözü objektif, irkiltici ses, monolog, geniş kafa boşluğu, cutaway (alakasız bir olaya kesme) ve orta plandır.

KONUŞTUĞUNUZ KARAKTERİN YÜZÜNÜ GÖRME İMKANI BİLE TANIMAYAN BİR STİL

Yönetmen bunları benimserken Hollywood anlatısının atardamarı olan açı-karşı açı tekniğini yıkar öncelikle. Böylece izleyicisine asla konuşan insana odaklanma şansı vermez. Bunu da ya plan sekans dokuyarak ya da odakta olmayan karaktere yakın plan alarak harekete geçirir.

Yani daha çok minimalist sinemacılarda gördüğümüz locked-down shot tekniğini kullanır. Bunun yanında devreye hikaye dünyasının dışındaki sesleri sokmak, bolca anlatıcı kullanmak, oyuncularını bize karşı konuşturmak, müziği diyaloğun önüne çıkarmak gibi daha önce sinemada görmediğimiz ‘yönetmen egosu tatmin edici’ teknikleri de benimser.

SIÇRAMALI KURGUNUN ÖNCÜSÜ

Böylece izleyicisini tamamen kaybeder. Öyle ki tüm bunlar, eldeki hikayeyi anlatmayı reddetmesinden kaynaklanır Godard’ın. Monolog veya bize doğru bir hareket yapan oyuncular görürsek de şaşırmayız onun dünyasında. Bunun yanında kaynağını Jean-Pierre Melville’in “Bob le Flambeur”ünden (1955) alan sıçramalı kurgu tekniğini de sinemaya sokan yönetmen, sonradan biçimci yönetmenlerin ana kaynağına dönüşen bu kilit kavramı yaygınlaştırmasıyla çığır açmıştır.

Aynı zamanda “Çılgın Pierrot”da balık gözü objektifle çekilmiş sahnede izleyiciye doğru makası uzatan Anna Karina’nın karakteri sayesinde bu aletin de işlevini farklılaştırmıştır. Öyle ki bu durum ilk kez “The Great Train Robbery”de (1903) gördüğümüz kameraya karşı ateş etme planının farklılaşmasına yol açmıştır.

RÜYA SAHNELERİNE KANMAYIN!

Bunun yanında izleyicinin algısını bozacak tekrar, ara yazı, cutaway, ara plan gibi kurgu teknikleriyle de yakından haşır neşir olur. Flashback, rüya gibi sekanslar filmin içinde devreye giriyorsa bilin ki bunlar sizi hikayeden uzaklaştırmak için varlardır. Tabii zaman zaman renk filtreli sekanslar da çıkarır karşımıza yönetmen. Asla da film dünyasında gördüklerimizin ana anlatıda bir anlamı yoktur.

Aslında tüm bunların ışığında Godard’ın filmlerini incelediğimizde, ilk yedi senelik döneminin sonrası için sürekli gelişen bir anlatı veya stil getirdiğini görmek mümkün. Ancak biçimci ve eklektik bir anlayışı olduğundan, her zaman matematiksel bir izleğe rastladığımızı söylemek zor. Hatta duruma göre de bazı filmlerde belli teknikleri öne çıkarttığına tanıklık ederiz.

İLK DÖNEMİNDEKİ FİLMLERİNİN TAMAMI FARKLI BİR ANLATIYI SİNEMA DÜNYASINA SOKAR

Örneğin “Hayatını Yaşamak” (“Vivre Sa Vie: Film en Douze Tableaux”, 1961) hikayeyi parçalara bölme açısından en kilit filmidir. Hepsi farklı ve özenlice çekilmiş 12 kısa film üzerinden bir fahişenin düşüşünü ele alır yönetmen. Zaten filmin orijinal isminin tam çevirisinin ‘12 parçada film’ olması da tesadüf değildir. Bu, yeni bir anlatının başlangıcıdır. Bunu yaparken de senaryoların sayfa başlarındaki kelimeleri koyar bölümlerin üzerine yönetmen.

Aslında bu parçalı anlatı “Erkek-Dişi”den (“Masculin Féminin: 15 Faits Précis”, 1966) tutun “Çılgın Pierrot”ya (“Pierrot Le Fou”, 1965), “Herkes Başının Çaresine Baksın”dan (“Sauve Qui Peut (La Vie)”, 1980) “Aşka Övgü”ye (“Eloge de l’Amour”, 2001) kadar her döneminden filminde karşımıza çıkar.

Bu örnekler de çoğaltılabilir. Mesela “Kadın Kadındır” (“Une Femme est Une Femme”, 1961), açı karşı açı tekniğini yıkması açısından, “Küçük Asker” (“Le Petit Soldat”, 1962) dış ses ve anlatıcı kullanımıyla, “Hafta Sonu” (“Week End”, 1967) plan sekans becerisiyle dikkat çekerek sinema dilinde devrimci denemeler sunmuşlardır.

AMERİKAN ANA AKIM SİNEMASINDAKİ TÜR VE ALT TÜRLERİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU GODARD'DAN NASİBİNİ ALMIŞTIR

Ancak elbette bunların toplamına ulaşırken yönetmenin birincil hedefi belli dönemlerin formüllerini ve türlerini bozmaktır aslında. Humphrey Bogart’ın yerine Jean-Paul Belmondo’yu, James Dean’in yerine Jean-Pierre Léaud’yu koyduğu görülebilir.

Bu dönemde müzikal ve screwball komediyi “Kadın Kadındır” ile, gangster filmini “Serseri Aşıklar” ile, bilimkurguyu “Alphaville”le (1965), kara filmi “Amerikan Malı”yla (“Made in U.S.A.”, 1966), katil aşıklar filmini “Çılgın Pierrot” ile, gençlik filmini “Erkek-Dişi” ve “Çinli Kız” (“La Chinoise”, 1967) ile, felaket filmini “Hafta Sonu” (“Weekend”, 1967) ile bozup yeniden inşa etmiştir.

YÖNETMENLİK KİMLİĞİNDEKİ BASKIN DİYALOG ORANI 1966'DAN SONRA ARTMIŞTIR

Ancak yönetmenin dramatik yapılarında diyaloğu öne çıkarma duruşunun 1960’ların sonuna doğru politik konjonktürün durumuna göre, yani Charles De Gaulle yönetimine olan karşıt duruş sayesinde farklılaştığı görülür.

Öyle ki her filminde tüketim toplumunu, sanayileşmeyi ve kapitalizmi hedef aldığını gördüğümüz, bunun için de Paris’i merkezi bir konuma soktuğuna tanıklık ettiğimiz yönetmenin özellikle 1968 öğrenci olaylarının öncesinde 1967’den itibaren bu yöne kaydığı görülebilir. Bu durum da aslında ana özelliklerinden diyaloğu daha baskın hale getirip ‘politik mesaj belirtme’ aracı konumuna sokar.

BU DÖNEMDE DE İKİ SARSICI YAPITA İMZA ATTI

Zaten 1968’den itibaren Dziga Vertov ile bir kısım belgesel ve TV çalışmasına giren yönetmen ancak 1980’den sonra evvelki kariyerine dönüş yapabilmiştir.

Buna karşın 1970’de Rolling Stones için “Sympathy for the Devil”ı çekerek 10 plan sekansta devrimci bir yalancı belgesele imza atmayı, “Her Şey Yolunda” (“Tout Va Bien”, 1972) sayesinde de fabrika ve market odaklı bir tüketim toplumu eleştirisi depolamayı ihmal etmemiştir. Bu da onun ana teması olmuştur doğrusunu söylemek gerekirse...

1980'DE ZOR ANLAŞILIR FİLMLER ÜRETTİĞİ, ULTRA SİNEFİL VE KARMAŞIK BİR DÖNEME GİRMİŞTİR

1980’den itibaren ise farklı, olgun ve daha karmaşık bir döneme girmiştir. Yine belli formülleri bozup yeniden inşa etmeyi sürdüren yönetmenin bu dönemde de öncesinde olduğu gibi ‘sinema aşkı’nı merkezi bir konumda karşımıza çıkardığı görülebilir. Örneğin “Erke-Dişi”deki film formatı tartışmasının burada daha baskın bir duruşu vardır. Uzun lafın kısası bu durum, hikayeye doğrudan müdahale eden yan hikayeler haline gelmiştir.

Ancak bunun yanında terör filmi, aşk filmi, yol filmi, biyografi, karakter draması, kara film gibi alanlarda ‘çok karakterli film modelleri’ yaratmıştır. Aslında bu noktaya gelirkenki esas amacı; o Robert Altman, Federico Fellini gibi bu formülü kullanan yönetmenlerden farklıdır.

Öyle ki öncesinde tek hikayenin izini sürerek bozucu hamlelerle ana anlatıyı bozan yönetmen, burada araya giren yabancılaştırıcı ve hikaye dışı öğeleri izleyicinin üzerine atmayı seçmiştir. Yani parçalı anlatı burada bilinçli olarak daha dağınık bir hale sokulmuştur. “Hayatını Yaşamak”ın getirdiği film modeli, yavaş yavaş ‘göstermelik bölümler’ halini alan anlatısında son noktaya gelmiştir bu dönemde anlayacağınız.

SERBEST BİR CARMEN OPERASI YA DA BAKİRE MERYEM BİYOGRAFİSİ

Örneğin kurmaca Bakire Meryem biyografisi “Meryem ve Yusuf”un (“’Je Vous Salue Marie’”, 1985) araya Adem ile Havva’nın hikayesini sokarak, hıristiyanlık mı insanlık mı sorusunu sorar hale gelmesi veya serbest Carmen uyarlaması “Adı Carmen”de (“Prénom: Carmen”, 1982) yan hikaye olarak Godard’ın kendisinin dahil olması tesadüf değildir. Hatta “Dedektif”in (“Detective”, 1985) Cassavetes’vari karakter draması gibi akar iken bir boks bahsiyle ve gangster hikayesiyle sarılması da anormal karşılanmamalı.

Bu söz ettiğimiz filmlerden ilki ‘kurmaca biyografi’ denemesiyle tür alanında çığır açar iken, anlatıya yeni bir şeyler dahil ederek üstadın sinema dünyasına ayak uydurduğunu ispatlamıştır. Din, bekaret, mistisizm gibi konulara gençlik ve ergenliğe geçiş hikayesi olarak bakmasıyla fark yaratmasının yanında ara planlarla verdiği nehir görüntüleri de dikkat çekicidir “Meryem ve Yusuf”un.

Katil aşıklar filmi, soygun filmi, terör filmi, aşk filmi gibi türleri iç içe geçiren “Adı Carmen” ise “Çılgın Pierrot”dan esinlense de farklı bir yol almıştır. 80’lerin serbest ve gelişmiş Godard başyapıtlarından birine dönüşmekte zorlanmamıştır.

'YAŞAM-ÖLÜM' ÇİZGİSİNİ BOZMAYAN FİLMLER

Ancak bu devrede yönetmenin 60’ların sonunda 2.35:1 çektiği filmlerindeki pop-art tutkusu da devreden çıkmıştır. Öyle ki üstat, o zamanlar bu yönelimiyle adeta Andy Warhol’un esin kaynağı dahi olabilmişti.

80 sonrası dönemindeki filmlerini ise ‘yaşam-ölüm arasında kalan’ bir çizgide ele almayı sürdüren Godard, fazlaca tür kırması yapıtlar kotarmaya devam eder. Yani ana karakterin genelde öldüğü karamsar portrelerinden vazgeçmeyerek, düz olanı bozmayı amaçladığını veya Hollywood’un ‘kendini iyi hisset’ anlayışından hoşlanmadığını ispatlar.

Böylece ilk dönemindeki bariz formüllerin izini süren yapısının birazcık dışarı çıkmış ve güne ayak uydurmuş olur. 1990’dan itibaren bu durumu daha da deneysele kaydıran yönetmen, şimdilerde baksanız ve filmlerde imzasını görmezseniz ‘deneysel filmlerin yönetmeni’ olarak dahi anılabilir.

EN SIRADAN FİLMİNİ BİLE UNUTULMAZ KILMAYI BECERİR

Ancak 1993’te çektiği “Bana Yazık”ın (“Helas Pour Moi”) Alain Robbe-Grillet ve Luis Bunuel’e saygı duyan sürreel güdüsünü, “Müziğimiz” (“Notre Musique”, 2004) ile “Aşka Övgü”nün (“Eloge de l’Amour”, 2001) lineer olmayan olay örgülerini veya “Sosyalizm”in (“Free Socialism”, 2010) NAVA altyazı adlı bir teknik geliştirmesini de unutmak mümkün değildir.

Sonuç olarak bir Godard filmini izleyip hikayeye kaptırmışken bir anda araya giren ara yazının alakasızlığı veya dış sesin tedirgin ediciliği ile olaydan kopma şansınız yüksektir. Bu da devrimci bir yaklaşımın izini sürmenizi sağlar. Bunun 1964’de “Nefret”in (“Le Mépris”) açılış jeneriğine görüntü yönetmeni ile oyuncunun çekim aşamasının (şaryodan) plan sekansını yerleştirerek baştan belli ettiği filmleri de vardır yönetmenin. Lafın özü o, oradaki görüntü yönetmeni Raoul Coutard ve daha nice sevdiği ekip arkadaşı, sinemayı bir atılım aracı olarak görüyorlar.

ENTELEKTÜEL BİR SİNEMA İNSANI

Bu sebeple de Jean-Luc Godard’ın François Truffaut, Eric Rohmer, Jacques Rivette, Claude Chabrol gibi aynı akım içindeki yönetmenlerden ayrılan bir tarafı var. Bu doğrultuda da Seijun Suzuki, Alejandro Jodorowsky, Peter Greenaway, Leos Carax, André Téchine, Gus Van Sant, Quentin Tarantino, Brian De Palma, Gaspar Noé, Christophe Honoré gibi sayısız ismi etkilemesi, birçok akımın başlamasını sağlaması ve onların aksine Godardiyen terimini sinemaya armağan etmesi sürpriz değil.

Onu etkileyenleri ise filmlerindeki somut göndermeleri takip ederek dahi çözmek mümkün. Ingmar Bergman, Fritz Lang, Kenji Mizoguchi, Charlie Chaplin, Nicholas Ray, Otto Preminger, Luchino Visconti, bu listeye girmek için birkaç ipucu. Bunun yanında elbette entelektüel kişiliğini anlatan felsefe, edebiyat, tiyatro gibi alanlardan usta isimlere yaptığı göndermeleri de unutmamak lazım.

Kerem AKÇA

www.keremakca.net'den alınıştır.

  1. Paris Vu Par…
    Tüm Bilgiler
    Paris Vu Par… Dram, Komedi 
    Türkçe Altyazı
    6 yönetmen tarafından Paris’in farklı bölgesinde 6 kısa hikâye çekilmiştir. St. Germain Des Pres (Douchet), Gare Du Nord (Rouch), Rue St. Denis (Pollet) ve Montparnesse Et Lavallois (Godard) aşk, flört ve fahişelik üstüne, Place d’etoile (Rhomer) bir tuhafiyeci ve şemsiyesi üzerine ve La Muette (Chabrol) bir burjuva ailesi ile kulak tıkacı üzerinedir.
    • 1965
    • Fransa
    • IMDb 6.7
    • 31
    • 0
    Je vous salue, Marie
    Tüm Bilgiler
    Je vous salue, Marie Dram 
    Türkçe Altyazı
    Marie (Myriem Roussel), okulda basketbol oynar ve bazen de benzin istasyonunda babasına yardım eder. Taksi şoförlüğü yapan bir erkek arkadaşı vardır; Joseph (Thierry Rode)… Hayatı, hayatın anlamını sorgulamaya başlar. Marie, erkek arkadaşına hamile olduğunu söyler. Ancak Joseph, böyle bir şeyin mümkün olmadığını belirtir ve başkalarıyla yattığını iddia eder. Marie ise kimseyle yatmadığını söylemektedir. Rüyalar kabuslar ve hamile olduğunu söyleyen bir genç kızın dünyası…
    • 1985
    • Fransa,İngiltere,İsviçre
    • IMDb 6.4
    • 111
    • 0
    Passion
    Tüm Bilgiler
    Passion Dram, Komedi 
    Türkçe Altyazı
    Film, Polonyalı bir yönetmen olan Jerzy'nin Fransız televizyonu için çekeceği "Passion" adlı düşük bütçeli filmin çekimleri sırasında yaratıcılık konusunda yaşadığı kriz ve mücadelesini konu ediniyor.Sinemanın dehası Jean-Luc Godard'ın yönettiği Passion - Çile, Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye'ye aday gösterilmiş ancak Technical Grand Prize ödülüyle yetinmek zorunda kalmıştı.
    • 1982
    • Fransa,İsviçre
    • IMDb 6.2
    • 83
    • 0
    Nouvelle Vague
    Tüm Bilgiler
    Nouvelle Vague Dram 
    Türkçe Altyazı
    Tamamen birçok farklı kaynaktan ve birkaç tarihsel dönemden edebi alıntılardan oluşan gevşek anlatı, kısa sürede ona aşık olan zengin bir kadının bulduğu bir serseri ile ilgilidir. Boğulma kazası meydana gelir ve serseri ölür, ancak bir süre sonra iş arayan kadının hayatında yeniden ortaya çıkar. Yoksa adamın ikiz kardeşi olabilir mi?
    • 1990
    • Fransa,İsviçre
    • IMDb 6.5
    • 198
    • 0
    Sauve Qui Peut (La Vie)
    Tüm Bilgiler
    Sauve Qui Peut (La Vie) Dram 
    Türkçe Altyazı
    Jean-Luc Godard'ın yönettiği film, gündelik baskı düzeni içinde kendilerini farklı şekillerde kurtarmaya çalışan üç karakterin hayatından birkaç günü konu ediniyor. TV yapımcısı Paul Godard, eski sevgilisi Denise ve Paul'ün geçmişte birlikte olduğu bir fahişe olan Isabelle... Denise, Paul'den ayrılıp işini de bırakıp köye taşınmak ister. Isabelle, belalısından kurtulup kendi hesabına çalışmak niyetindedir. Paul ise sadece hayatta kalmaya bakmaktadır.Godard'ın politik denemeler ve videoyla ilgilendiği 70'lerin ardından sinemaya dönüş filmi olan, başrolünde Isabelle Huppert'ın yer aldığı Sauve Qui Peut (La Vie) (Every Man for Himself) - Herkes Başının Çaresine Baksın, Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye adayıydı.
    • 1980
    • Almanya,Avusturya,Fransa,İsviçre
    • IMDb 6.6
    • 176
    • 0
    Adieu Au Langage
    Tüm Bilgiler
    Adieu Au Langage Dram 
    Türkçe Altyazı
    Evli bir kadın ile bekar bir adam tanışır. Birbirine aşık olurlar, tartışırlar, hayat akıp gider. Aralarında evcil bir köpek vardır, ilişkilerini dengeler. Ancak kadının eski kocası çıkagelir ve her şey altüst olur. İkinci bir film başlar, her şey ilkinin aynısı gibidir ama film farklıdır. Bu sefer merkezde adam değil, metaforu vardır...Yaşayan efsane, ustaların ustası Jean-Luc Godard'ın Cannes Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü kazandığı Adieu Au Langage (Goodbye To Language) - Dile Veda, Godard'ın 3D teknolojisini kullanarak deneysel sahnelere imza attığı bir yapım. Bir rahatsızlık senfonisi olarak niteleyebileceğimiz film, gerek ses gerekse görüntü kullanımıyla alışılagelen sinema kalıplarını kırıp yerine takibi oldukça zorlaştırıcı teknikler yerleştiriyor. İlerleyen yaş ile birlikte söylemek istediklerini içinde tutmak istemeyen Godard, gerek hayata, gerek politikaya ve tarihe dair kesik kesik cümleler sarf ederek de anlatımda bir yeniliğe giriyor.
    • 2014
    • Fransa,İsviçre
    • IMDb 5,8
    • 244
    • 0
    2 ou 3 Choses Que Je Sais D’elle
    Tüm Bilgiler
    2 ou 3 Choses Que Je Sais D’elle Dram, Komedi 
    Türkçe Altyazı
    Jean-Luc Godardın fahişeliği modern kapitalist devlette yaşamın ana metaforu olarak işlediği birçok filmden biridir. Godard için, kendisini para için satan bir kadın, yaşam değerini artıran son derece kişisel bir eylem olan sevişmenin nasıl diğer her şey gibi bir mala dönüştüğünün kusursuz bir imgesidir. Bu süreç içinde, insanoğlu kendisiyle yabancılaşarak satılacak ve satın alınacak bir şeye dönüşür.
    • 1967
    • Fransa
    • IMDb 6.6
    • 247
    • 0
    Prenom Carmen
    Tüm Bilgiler
    Prenom Carmen Komedi, Müzik 
    Türkçe Altyazı
    Terörist bir grubun üyesi olan Carmen X, amcası Jean’dan sahil kenarındaki evini film çekimi için ödünç vermesini ister. Aslında çete bir banka soygunu planlamaktadır. Soygun sırasında Carmen güvenlik görevlisine âşık olur ve onunla kaçmaya karar verir.
    • 1983
    • Fransa
    • IMDb 6.389
    • 240
    • 0
    Notre Musique
    Tüm Bilgiler
    Notre Musique Dram, Tarih 
    Türkçe Altyazı
    Müziğimiz, insanlığın toptan yok olma ve yeniden iyileşme döngüsünü sorgulayan; Godardın sinema, edebiyat, felsefe ve ahlâk yoluyla çağdaşlığı itham eden şiirsel bir filmi. Dantenin İlahi Komedyasına gönderme yaparak, Cehennem (savaş imgeleri), Araf (günümüz Saraybosnası) ve Cennet (Amerikan askerlerinin koruduğu bir sahil) şeklinde üç bölümden oluşan film, gerçek sinefiller için heyacan verici bir deneyim; bir büyük ustanın son yıllarda yaptığı en iyi filmlerden biri...
    • 2004
    • Fransa,İsviçre
    • IMDb 6.8
    • 187
    • 0
    Film Socialisme
    Tüm Bilgiler
    Film Socialisme Dram 
    Türkçe Altyazı
    Filmi açıklaması oldukça zor. Bu yüzden Filmekimi'nin film hakkında yaptığı açıklamayı koymak en mantıklısı: Bunun gibi şeyler -Akdeniz`de yol alan bir yolcu gemisi. Yolcular arasında geçen farklı dillerde farklı sohbetler... Quo vadis Europa -Gece. Bir kız ve erkek kardeşi, çocuklarının mahkemesinde tanıklık etmeleri için anne ve babalarını çağırır. Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik kavramlarının ciddi açıklamalarını talep ederler... İnsanlıklar -Altı gerçek ya da yanlış mitos: Mısır, Filistin, Odessa, Hellas, Napoli ve Barselona... Ünlü Fransız filozof Alain Badiou ve efsane şarkıcı Patti Smith, üç bölümden oluşan bu senfonin bir parçası. Godard`ın son şaheseri, "fikirler bizi ayırır, hayaller birleştirir" aforizmasından yola çıkıyor.Fransız Yeni Dalgası'nın ustası Jean-Luc Godard'ın bu filmi, aynı zamanda HD kamera teknolojisiyle çektiği ilk film olma özelliğini taşıyor.
    • 2010
    • Fransa,İsviçre
    • IMDb 5,6
    • 266
    • 0
    Alphaville, une étrange aventure de Lemmy Caution
    Tüm Bilgiler
    Alphaville, une étrange aventure de Lemmy Caution Bilim-Kurgu, Dram 
    Türkçe Altyazı
    Amerikalı özel dedektif Lemmy Caution, başka bir gezegendeki baskıyla yönetilen bir ülkenin başkenti Alphaville'e gelir. Amacı, ülkenin başkanına suikast düzenlemektir. Alpha 60 adındaki başkan aslında insan benzeri bir robottan başka bir şey değildir. Ne var ki Lemmy olaylar esnasında çekici bir kadın olan Natacha'yla tanışıp aşık olur. Güze kadın, Alpha 60'ı tasarlayan bilim adamının kızıdır. Dolayısıyla Lemmy'nin görevi önündeki en büyük engel, bu kızla yaşadığı ilişki olacaktır.Jean-Luc Godard'ın yönettiği Alphaville - Alphaville, Lemmy Caution'un Garip Serüveni, Alfa Şehrine gelen bir dedektifin öyküsü aracılığı ile modern dünyayı, kapitalizmi, geleceği ve toplumsal-ekonomik ilişkileri sorguluyor.
    • 1965
    • Fransa,İtalya
    • IMDb 7
    • 297
    • 0
    Ro.Go.Pa.G.
    Tüm Bilgiler
    Ro.Go.Pa.G. Dram, Komedi 
    Türkçe Altyazı
    Film, "modern dünyada bireyin koşullanması" teması etrafında Godard, Pasolini, Rossellini ve Gregoretti'nin yönettiği dört bölümden oluşuyor. Aynı zamanda filmin adı da yönetmenlerden geliyor; Ro (Rossellini), Go (Godard), Pa (Pasolini), G (Gregoretti).
    • 1963
    • Fransa,İtalya
    • IMDb 7
    • 179
    • 0
    Week End
    Tüm Bilgiler
    Week End Komedi, Macera 
    Türkçe Altyazı
    Hafta sonu tatili için otomobilleriyle tatile çıkan burjuva çiftin başından geçenleri anlatan film, önce cehennemden çıkma bir trafik sıkışıklığına takılır, ardından da devrimciler, yamyamlar, tarihi kişiler ve cinayetle dolu bir iç savaşın ortasında kalır.
    • 1967
    • Fransa
    • IMDb 7.2
    • 183
    • 0
    Pierrot Le Fou
    Tüm Bilgiler
    Pierrot Le Fou Dram, Gerilim 
    Türkçe Altyazı
    Jean-Luc Godardın başyapıtı Pierrot le Fou (Çılgın Pierrot), yönetmenin uzun ve parlak kariyerinde önemli bir kilometre taşıdır. Karışık bir dönüm noktası olan film, Godardın Breathless (Nefes Nefese, 1960) ve Vivre Sa Vie (Hayatını Yaşamak, 1962) gibi eserlerinin deneysel yaşam gücü ve Week End (Hafta Sonu, 1967) ve Wind from the East (1969) gibi son derece politik, alaycı ve acı bir biçimde komik filmleri arasında kalır. Pierrot le Fou, her ikisinin öğelerini de barındırır ve sırf bu nedenle izleyici için zengin bir deneyim fırsatı sunar. Ancak filmin sahip olduğu bir başka koz da gerçek güzellik duygusu. Eleştirmenler, Godardın polemik yaratan üslubuna karşın zarif bir biçimde güzel filmler de yaptığını unutmaya meyilli ama Pierrot le Fou, hiç kuşkusuz Contemptle (1963) birlikte, bu açıdan değerlendirilmeli.
    • 1965
    • Fransa,İtalya
    • IMDb 7.7
    • 270
    • 0
    Le Mépris
    Tüm Bilgiler
    Le Mépris Dram 
    Türkçe Altyazı
    Paul Javal isimli bir senarist Fritz Lang'in yeni filmi için bir senaryo yazması için işe alınır. Maddi sıkıntılar nedeniyle hayatını düzene oturtmakta zorlanan Paul, genç ve güzel karısı Camileei çok sevmektedir. Homerosun Odysseia eserinden uyarlanacak olan filmin senaryosu için aldığı sipariş bir süre sonra Paulün hayatını allak bullak eder ve karısı ile olan mutluluğu da bozulmaya başlar. Üstelik bunda en büyük sorumluluk da filmin yapımcısındadır. Filmde Alman sinemasının büyük ismi Fritz Lang kendisini canlandırmaktadır. Camille Javal, ismi ise Bardot'un gerçek adıdır. Godardın seyircilerle en fazla yakınlık kuran filmlerinden biri de denilebilir. Filmdeki senarist, bir zaman sonra kendi yazdığı filmin başkahramanına dönüşürken Godard sinema dili üzerine yine özgün fikirler vermektedir.
    • 1963
    • Fransa,İtalya
    • IMDb 7.7
    • 223
    • 0
    Bande à Part
    Tüm Bilgiler
    Bande à Part Romantik, Suç 
    Türkçe Altyazı
    Arthur ve Franz her ne pahasına olursa olsun büyük bir vurgun yapıp zengin olmak isteyen iki yakın arkadaştır. Franz yeni tanıştığı genç ve güzel Odilein büyükannesinin evinde gizlediği paralardan haberdar olduğunda hemen harekete geçerler. Sıfır hatayla planladıkları soyguna genç kızı ikna etmeleri kolay olmasa da, sonunda harekete geçerler. Ancak hayat her zaman planlananı vermez ve bazı sonuçlar beklenenden ağır olabilir * Fransız Yeni Dalgasının müstesna ismi Jean-Luc Godard, Serseri Aşıklardaki üslubunu, teknik olarak daha az deneysel olsa da, tematik olarak sürdürerek, unutulmaz bir yapıma imza atıyor. Ve dikkatli sinemaseverlerin farkedeceği üzere, Quentin Tarantinoya kuracağı yapım şirketi ismi için de ilham veriyor: A Band Apart
    • 1964
    • Fransa
    • IMDb 7.6
    • 210
    • 0
    Masculin Féminin
    Tüm Bilgiler
    Masculin Féminin Dram, Romantik 
    Türkçe Altyazı
    Film, politikayla ilgilenen genç bir erkek ile pop müzikten başka bir şeyle ilgilenmeyen genç bir kadın arasındaki çekingen ilişkiyi anlatır ve her ikisi açısından da cinselliği sorgular. Film bu sorunu, erkeğin ikilemi olarak ele alır. Paul, komünist parti politikasının erkeksi dünyası ile pop kültürü ve tüketimin dişi dünyası arasında sıkışıp kalmıştır. Bu iki dünyanın olumlu yönlerini birleştirme çabası içindedir…Paul askerliği bitince, Paris'e döner. Yeni tanıştığı Madeleine, ona çalıştığı dergide bir iş bulur. Madeleine şarkıcı olmak istemektedir. Paul ve arkadaşları ise zamanlarının çoğunu, politikayla ilgilenerek geçirirler. Dünyanın bir çok bölgesindeki siyasi olayları takip etmektedirler. Paul kaldığı evden çıkarılınca, Madeleine'in yanına taşınır…Jean-Luc Godard'ın en önemli filmleri arasında gösterilen Masculin Féminin - Erkek, Dişi, Berlin Film Festivali'nde üç ödül birden kazanmıştı.
    • 1966
    • Fransa,İsveç
    • IMDb 7.6
    • 259
    • 0
    La Chinoise
    Tüm Bilgiler
    La Chinoise Dram, Komedi 
    Türkçe Altyazı
    Bir grup üniversite öğrencisi, yaz aylarında Mao'nun politik ve kültürel devrimi üzerine çalışmaya başlarlar. Kendilerinin ve Fransa'nın durduğu noktayı tahlil etmek için yapılan bu araştırmada sanat, kültür, kadının toplumdaki yeri sorgulanmaya başlanır. Grubun geldiği nokta, şiddetin kullanıldığı bir devrim projesidir...Jean-Luc Godard’ın politik döneminin ilk ürünü olan La Chinoise - Çinli Kız, Maocu bir grup gencin komün hayatlarına odaklanıyor. 68 hareketi öncesinde çekilen film, yaşanacakların adeta habercisi niteliğinde ve Godard'ın sinemasında da yeni bir dönemin başlangıç filmi sayılmakta.
    • 1967
    • Fransa
    • IMDb 7
    • 196
    • 0
    Une femme mariée
    Tüm Bilgiler
    Une femme mariée Dram 
    Türkçe Dublaj
    Fransa'da 1960'larda "burjuva sineması"nı yıkarak yerine "modern sinema"nın temellerini atan 'anarşist' sinemacı, Yeni Dalga akımının önemli ve ilginç yönetmeni Jean-Luc Godard'ın senaryosunu yazıp yönettiği "Evli Bir Kadın", yönetmenin henüz politik filmlerine başlamadığı ilk dönem filmlerinden biridir. Godard aynı zamanda filmin anlatıcısıdır. Başrollerinde Bernard Noël, Macha Méril ve Philippe Leroy'un oynadıkları filmin siyah beyaz görüntülerini Raoul Coutard çekmiştir.Filmde, Paris'te yaşayan evli ve çalışan bir kadının başka bir adamla aşk yaşarken gebe kalması üzerine aşığı ve kocası arasında bir seçim yapma durumunda kalması anlatılır. Godard bu bildik aşk üçgeni konusu üzerinden modern kültürde kadının rolünü sosyolojik açıdan irdeler, tüketim toplumunda aşkın yerini araştırır.
    • 1964
    • Fransa
    • IMDb 7.3
    • 291
    • 0
    Tout va Bien
    Tüm Bilgiler
    Tout va Bien Dram 
    Türkçe Dublaj
    Film, Amerikalı bir kadın gazeteci ile Fransız reklamcı/yönetmen eşinin gözünden grevde olan bir fabrikadaki yaşananları konu ediniyor.Sert bir dille kapitalizmi, medyayı, toplumu ve ikili ilişkileri eleştiren bir yapım olan, Jean-Luc Godard ve Jean-Pierre Gorin'in yönettiği Tout va Bien (Everything's All Right) - Her Şey Yolunda, Berlin Film Festivali'nden ödülle dönmüştü.
    • 1972
    • Fransa,İtalya
    • IMDb 6.7
    • 250
    • 0
    À bout de souffle
    Tüm Bilgiler
    À bout de souffle Dram, Suç 
    Türkçe Dublaj
    Michel Poiccard küçük çaplı hırsızlıklar yapan, gangster adayı genç adamdır. En son Marsilya'da yaptığı bir araba hırsızlığı yüzünden başı derde girmiştir. İstemediği halde bir kişinin ölümüne neden olan Michel Paris'e gelir ve daha önce birkaç kez beraber olduğu Patricia'yı bulur.
    • 1960
    • Fransa
    • IMDb 7.8
    • 839
    • 0
    Le Livre d’image
    Tüm Bilgiler
    Le Livre d’image Belgesel, Dram 
    Türkçe Altyazı
    Hiçbir kalıba sığmayan, dünyanın en yaratıcı ve yenilikçi yönetmenlerinden Godard’ın bu son filmi yine kışkırtıcı, yine zorlayıcı, elbette politik ve zihin açıcı. Godard’ın kendi sesiyle "Savaş geldi" diyerek başlattığı, bazılarına göre "gözlere ve kulaklara hitap eden bir şiir" bazılarına göreyse "bir korku filmi kadar güncel ve dehşet verici" olan İmgeler ve Sözcükler, bilge aktivist Godard’ın gözünden dünyanın hâlini anlatıyor. Farklı formatların, görüntü kaynaklarının, ses parçalarının kolajlandığı İmgeler ve Sözcükler, sinemada artık hiçbir şeye özgün denilemeyeceğini iddia eden bir zihin egzersizi, oryantalizmden sinema ahlakına kadar birçok konuya değinen görsel bir bombardıman, yine heyecan verici bir başyapıt.
    • 2018
    • Fransa,İsviçre
    • IMDb 6.2
    • 464
    • 0
    Vivre sa vie: film en douze tableaux
    Tüm Bilgiler
    Vivre sa vie: film en douze tableaux Dram 
    Türkçe Altyazı
    Henüz 22 yaşında olan Nana, aktris olma hayalleriyle evliliğini ve çocuğunu bırakır. Fakat güzel Nana için işler hiç de yolunda gitmez. Bu başladığı yeni hayatında kendini bir anda sokaklarda fahişelik yaparken bulur. Sonuç ise kamera hareketleri, kurgusu, ses ve müzik kullanımı, diyalogları ile Godard'ın eteğinde ne varsa döktüğü şiirsel bir başyapıt. Bir düş(üş)ün hikayesi...
    • 1962
    • Fransa
    • IMDb 8
    • 460
    • 0
    Une Femme est une femme
    Tüm Bilgiler
    Une Femme est une femme Komedi, Romantik 
    Türkçe Altyazı
    Bir gece klubünde dansçı olarak çalışan Angela'nın en büyük hayali bir çocuk sahibi olmaktır. Fakat erkek arkadaşı Emile buna pek sıcak bakmamaktadır. Angela anne olmaya kesin kararlıdır ve bunun için Emile'in arkadaşı Alfred'e gider.
    • 1961
    • Fransa,İtalya
    • IMDb 7.4
    • 409
    • 0
    Le Petit Soldat
    Tüm Bilgiler
    Le Petit Soldat Dram, Savaş 
    Türkçe Altyazı
    Fransa-Cezayir savaşının sürdüğü dönemde, sağ görüşlü bir grubun militanı olarak Cenevre'de yaşayan Bruno, burada Veronica isimli güzel bir kadına aşık olur. Bir suikast emrini yerine getirmediği için Bruno'nun başı kendi çetesiyle derde girer. Çetesinin tacizinden kaçtığı sırada Arap militanlar tarafından kaçırılarak işkence edilir. Bruno sol görüşlü Veronica'nın, Araplar için çalışmaktığını anlar. Yine de tek hayali sevdiği kadını da alıp Brezilya'ya gitmektir. Bu yüzden istemeyerek de olsa suikast emrini kabul eder.
    • 1963
    • Fransa
    • IMDb 7.2
    • 444
    • 0
    Les Carabiniers
    Tüm Bilgiler
    Les Carabiniers Komedi, Savaş 
    Türkçe Altyazı
    Godard' ın güçlü savaş karşıtı ve anti-emperyalist filmi Jandarmalar, Kral'ın ordusuna katılan iki sıradan köylünün hikayesine odaklanıyor. Savaş ganimetinin cazibesine kapılan ikili karılarını evde bırakarak, savaşın içine dalıyorlar ve evlerine fethettikleri yerlere dair kartpostallar gönderiyorlar. Eve dönüşlerinde bir barış anlaşmasının imzalandığını öğrenirler. Ancak Kral onları aşırı hırslılıkları yüzünden gözden çıkarmıştır.
    • 1963
    • Fransa,İtalya
    • IMDb 6.8
    • 498
    • 0
    Made in U.S.A
    Tüm Bilgiler
    Made in U.S.A Gizem, Komedi 
    Türkçe Altyazı
    Çetin ceviz dedektif Paula Nelson, sevgilisiyle buluşmak üzere Atlantic City’ye gider. Şehre varınca adamın öldüğünü öğrenir ve olayı araştırmaya başlar. Otel odasında karşılaştığı biri, yazar David Goodis’in evinde ölü bulununca, Paula da bir cinayet zanlısına dönüşür.
    • 1966
    • Fransa
    • IMDb 6.2
    • 398
    • 0
Jean-Luc Godard Haberleri Tümünü Gör
Merhum yönetmen sadece Yeni Dalga'nın başlamasına yardımcı olmakla kalmadı, sinemanın dilini de sonsuza dek değiştirdi.
  •   234
  •   0
1940 yılında, İtalya’nın Emilia kırsalında zengin bir aileye doğan yönetmen Bernardo Bertolucci, burjuva kültürü içinde yetişmiş ‘romantik’ bir komünisttir. Köylülerle toprak sahipleri arasında bölünmüş çocukluğuna tanınmış bir şair, antolojist ve sinema eleştirmeni olan babasının entelektüel ortamı eşlik eder. ‘Cahiers Du Cinema’ dergileri elinin altındadır.
  •   46
  •   0
Antonioni, Fellini ve Bresson gibi auteurlerin önemli filmlerine yeni bir ışık tutan ve bir dizi önemli ama az bilinen filmi gölgelerden çıkaran Modernizmi Seyretmek Avrupa sanat sinemasının II. Dünya Savaşı sonrasındaki altın çağının ilk kapsamlı incelenişidir. András Bálint Kovács'ın 1950'lerden 1970'lere uzanan bu ansiklopedik çalışması sinemadaki modernizmin az sayıdaki stile ve temaya sahip birleşik bir hareket değil, tersine modern sanatın temel ilkeleri üzerine hayrete düşürücü bir çeşitlemeler alanı olduğunu öne sürüyor.Modernizmin ve avangardın kavramlarının sinemada kendilerini farklı şekilde nasıl gösterdiklerini örneklerle açıklayan Kovács incelemesine sanat sinemasının tarihsel bir kategori olarak ortaya çıkışının izini sürerek başlıyor. Daha sonra modern stillerin ve biçimlerin temel biçimsel özellikleri kadar onların entelektüel temellerini de açıklıyor. Sonunda, modernist kuram ve felsefenin üzerinde durarak Kovács modern Avrupa sanat sinemasının evriminin yenilikçi bir tarihini sunuyor. Yalnızca modernizmin kökenlerini değil, aynı zamanda onun stilistik, tematik ve kültürel somutlaşmasını da inceleyen Modernizmi Seyretmek sinemanın bu altın çağını içeren tarihsel dönemleri düşünmenin yaratıcı yeni yollarını gösteriyor.
  •   45
  •   0
Polonya Film Okulu’nun ilk temsilcilerinden Andrzej Wajda aynı zamanda Avrupalı bir sinemacı kuşağının da son ustalarındandı. Arkasında son derece renkli bir filmografi bırakan entelektüel yönetmen, özellikle ülkesinin savaş sonrası yaşadığı yıkımı anlatan üçlemesiyle tanınıyordu.
  •   52
  •   0