Jacques Tati
1908’de doğdu. Sanat ve mühendislik okudu. Tati, görsel komedi sanatını yeni bir yoğunluk, detay zenginliği ve yeni bir kompozisyon netliği getirerek yorumladı; görselIiğe yeni bir bakış açısı getiren bir avuç sinema sanatcısından (diğerleri Griffith, Eisenstein, Murnau ve Bresson) biriydi. 1930’lu yılların başında Fransız müzikal çevresine girdi; gösterisi dönemin spor yıldızlarının pandomimlerinden oluşmaktaydı ve bazıları filme alındı, savaştan sonra da uzun metrajlı hale getirildi; Jour de Fete. Bütün çalışmalarında baştan sona gözlemlenen hicivli temanın (modern teknolojinin soğukluğu) yanısıra görsel uslubu da son derece gelişmiştir. Tati, kariyerinin geri kalan süresi boyunca oynayacağı karakteri tanıttığı yeni filmi Bay Hulot’nun Tatili için dört yıl çalıştı. Yaratılan karakterin sıcaklığı ve gülütlerin parlak yaratıcılığı Bay Hulot’ya uluslararası bir başarı kazandırdı. Hulot, mizahın kaynağı ve odağı olmak anlamında bir komedyen değildir; daha ziyade, etrafındaki dünyanın mizahını açığa çıkaran bir tavır, bir işaret direği ve bir perspektifdir. Mon Uncle, bir geçiş filmidir; Hulot, her ne kadar star statüsünü terketmiş bile olsa diğer karakterlerin arasında tuhaf marjinalliği ile öne çıkmaktadır. 9 yıllık pahalı ve yorucu bir çalışmadan sonra gösterime giren Playtime ile Tati’nin niyeti daha belirginleşti. Artık Hulot, Joyce’un Ulysess’indeki Mackintosh Man gibi, sahneye giren ve çıkan birçok figürden yalnızca birisi haline gelmişti. Yani aktör Tati, canlandırdığı karakterin seyirciyi film boyunca yönlendirmesini, yönetmen Tati de yakın çekimleri, empatik kamera açılarını veya montajı kullanarak seyirciyi görüntüdeki mizaha yönlendirmeyi reddediyordu. Ancak, neyi göreceklerinin söylenmesine alışmış olan seyirci, Playtime’daki özgürlüğü cansıkıcı buldu. Film (çeşitli versiyonlarda gösterime girdi) ticari bir fiyaskoydu ve Tati’yi kişisel borca soktu. Son tiyatral filmi olan Traffic, bir başkası tarafından yapılmış olsaydı başyapıt olarak görülebilirdi; ancak Tati için daha geleneksel bir usluba korunmalı bir dönüş oldu. 25 yılda 5 film statünün genellikle verimlilikle ölçüldüğü bir ortam için etkileyici bir performans olmasa da, tek başına Playtime bile dünyaya bakış eylemini serbestleştiren, canlandıran bir film olarak hayat boyu bir başarıdır. Tati 4 Kasım 1982’de Paris’de öldü.