Francesco Rosi
Politik sinema denince, akla gelen ilk isim olan Francesco Rosi, 1922’de Napoli’de doğdu. Çalışmalarındaki tutarlılık ve ahenk sayesinde daha önce var olmayan yeni bir tür yaratmanın yanı sıra film yapımında yeni bir ekol oluşturdu. Gazetecilik metodlarını kullanarak yaptığı filmlerle oluşturduğu sinema dili ve filmlerinin iktidarları oldukça rahatsız eden içerikleriyle, kırıcı olmaktan çekinmeksizin ve ödün vermeden yalnızca amacına odaklandı. Dönemin en önemli yönetmenleri Luchino Visconti ve Michalengelo Antonioni’nin yanında yıllarca asistan olarak çalışan Rosi’nin Meydan Okuma (La Sfida) adlı filmi, 1958’de Venedik Film Festivali’nde gösterildi. 1962’de çektiği ve izleyicilere Sicilya’nın politik gerçeğiyle ilgili yepyeni bir bakış açısı sunan, haydut Salvatore Giuliano’nun öldürülmesini anlatan başyapıtıyla sinema tarihine geçti. Leonardo Sciascia 1963 yılında ‘Film’ dergisinde, Salvatore Giuliano’yu, “güzel ve etkileyici bir film” olarak tanımlamış ve “Sicilya’nın daha önce hiç bu kadar gerçekçi ve ayrıntılara özen göstererek anlatılmadığını” belirtmişti. Rosi’nin meslek yaşamındaki diğer önemli filmler; Venedik Film Festivali’nde Altın Ayı kazanan Kentin Üzerindeki Eller (Le mani sulla città) ve Karşı Adamlar (Uomini Contro)’dur. En önemli filmi ise 1972 yılında yönettiği Mattei Olayı (Il Caso Mattei)’dir. Rosi bu filminde gerilim yüklü bir araştırmayı, farklı bir sinema dilini ustaca kullanarak gerçek bir olaya dönüştürdü. Ardından Luciano Hakkında (Lucky Luciano) ve Tonino Guerra’nın yazdığı ve En İyi Yabancı Film Oscar’ına aday gösterilen Üç Kardeş (Tre Fratelli)’yi çekti. 1997’de Ateşkes (La Tregua) adlı filmiyle En İyi Yönetmen dalında David Di Donatello ödülünü aldı. 1994’te New York’ta yapılan bir toplu gösterimi için Cinecitta’nın hazırladığı kitabın önsözüne şunları yazdı: “Filmlerimde ülkemi anlamak ve sinema yoluyla onun öyküsünü anlatmaktan daha fazlasını yapmayı denedim. Sinemanın rolünün yanlışları açığa çıkartmak ve gerçeğe tanıklık olduğuna inandım. Sinema tarihtir, bu yüzden dünyadaki tüm okullarda ders olarak okutulmalıdır.”