Dziga Vertov

Yüzyılla kıyaslandığında “kısa” diyebileceğimiz bir süre önce, insanlık tarihiyle kıyasladığımızda ise “uzun” diyemeyeceğimiz bir evveliyata sahip olan sinema tarihinin “ilkler” argümanını değiştirecek gibi duran ve kayıp olarak bilinen bir belgesel film bulundu. Bu film, Darya Borisova, Svetlana Ishevskaya ve Nikolay İzvolov’un çalışmalarıyla restore edilip orijinaline en yakın hale getirildi.

2017’de Rusya’nın en büyük devlet arşivlerinden olan Rusya Devlet Edebiyat ve Sanat Arşivi’nde bulunan filmin ilk gösterimi 2018’de, dünyanın IDFA: International Documentary Film Festival Amsterdam olarak tanıdığı Amsterdam Uluslararası Belgesel Film Festivali’nde yapılırken devamını Helsinki ve San Sebastian’daki gösterimler izledi. Film, geçtiğimiz yıl 41. Uluslararası Moskova Film Festivali’nde gösterildi.

Bu yıl itibariyle 102. yaşına girmiş olan filmin yönetmeni sinemaya az çok ilgisi olan insanlara yabancı gelmeyecektir: Dziga Vertov

Bulunan bu film, Dziga Vertov’un ilk filmi sayılan “Devrimin Yıldönümü” (Годовщина Революции).

Keza IDFA organizatörleri “Devrimin Yıldönümü” isimli belgesel filmi “muhtemelen şimdiye kadar yapılmış ilk uzun metrajlı belgesel” olarak adlandırıyor. Belgeselde Lenin ve Troçki gibi yalnızca Sovyetler Birliği tarihine değil aynı zamanda dünya tarihine de nam salmış isimleri görmek mümkün. Nikolay İzvolov’un açıklamasına göre orijinal filmden yalnızca %2’lik bir kayıp mevcut, filmin %98’i bulunmuş durumda.

Yerleşim Mıntıkası’nda Bir Aile

David veya Denis Kaufman, 1896 yılında henüz Çarlık Rusya sınırlarında bulunan ve günümüz Polonya sınırları içerisinde yer alan Bialystok’ta Yahudi bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Yaşadıkları yer Çarlık Rusya’nın “Yerleşim Mıntıkası” (Черта Оседлости) olarak adlandırılan bölgesindeydi. “Yerleşim Mıntıkası” 1791’den 1917’ye kadar kendi içinde değişen sınırlara sahip (bu uygulama 1917’de son bulmuştur), Yahudilerin yerleşmesine izin verilen Çarlık Rusya’nın batı sınırlarında bulunan bölgeye verilen isimdi. Bunun dışında, Yahudilerin özellikle merkezi Rusya’ya kalıcı veya geçici olarak yerleşmeleri yasaktı. Bu uygulamanın henüz son bulmadığı tarihlerde David’in iki kardeşi daha dünyaya geldi: Moisey ya da Mihail ve Boris.

Kaufman ailesi çocuklarının eğitimlerine büyük önem verdi, özen gösterdi. 1907’ye gelindiğinde Fransızca, Almanca ve doğa bilimleriyle arası iyi olan David, Bialystok’ta gerçek bir Rus okuluna gitmeye başlamıştı. Bir süre sonra kardeşi Moisey de aynı okula başladı. Kısa bir zaman geçmiş birbirlerine Rus isimleriyle seslenmek durumunda kalmışlardı: Denis ve Mihail. Şehirde sık sık Yahudi Pogromları (Еврейский Погром)’nın olması Kaufman kardeşleri böyle bir güvenlik tedbirine yöneltmişti.

Denis yazmayı da denedi: Meksikalı devrimciler hakkında bir macera romanı ve iktidardaki muhafazakarları alaya alan birkaç politik şiir. Ancak yazdıklarının çoğaltılması ve gazetede basılması bir yana, şehirdeki genel aramaların başladığına dair söylentiler bile yazdıklarının kül olmasına yetti.

Savaş Yılları ve Başka Şehirler

Rus okulundan sonra Denis, piyano çalmayı öğrendiği bir müzik okuluna gitti. 1914’te Birinci Dünya Savaşı başladıktan kısa bir süre sonra Kaufman ailesi önce Kiev’e daha sonra da Mogilev’e taşındı. Denis 18 yaşına geldiğindeyse orduya alındı. Müziğe olan yeteneği sayesinde askeri müzik okulunda çalışmaya gönderildi. Bu dönemde savaş ve toplu tahliye nedeniyle “Yerleşim Mıntıkası” uygulaması sona ermeye başlamıştı. Bunun da etkisiyle Kaufman başkente taşındı ve burada eğitim almaya karar verdikten sonra Petrograd’da Psikonöroloji Enstitüsü’ne girdi. Enstitü, Yahudileri ve kadınları kısıtlama olmaksızın kabul etti.

Bu yıllarda Denis ya da David Kaufman olarak bilinen geleceğin yönetmeni, kendine “Dziga Vertov” takma adını aldı. Yine bu yıllarda fütüristlerle arkadaş oldu.

Sinemaya Adım

1916 yılında Petrograd’da huzur, iyice şehri terk etmişti. Sokaklarda ayaklanmalara dönüşen mitingler gerçekleşiyor ve bu da Vertov’a Bialystok’taki Yahudi pogromlarını hatırlatıyordu. Moskova’ya gitmeye karar verdi ve hukuk öğrencisi olarak Moskova Üniversitesi’ne başladıysa da 1918’de okulu bıraktı. 1917’de devrim Rus topraklarına girmişti. Vertov iş aramaya başladı. 1918 baharında geleceğin başarılı yayıncılarından biri olacak olan Mihail Koltsov, Vertov’u Moskova Film Komitesi’nde sekreter kâtibi olarak görevlendirildi. 1918-1919’da İç Savaş olaylarına adanmış ilk Sovyet film dergisi olan “Film Haftası” (Кинонеделя/Kinonidelya) nın kurulmasında yer aldı, çekimler yaptı ve sonrasında derginin derleyici-editörü oldu.

İlk Film

Vertov, dergi için çekilen parçaları biriktirmiş; Şubat 1917’den Kasım 1918’e kadar Rusya’nın en önemli olayları sayılan gösterileri, geçici hükümet toplantılarını, Kurucu Meclisin dağılmasını kurgulamış ve o dönem için oldukça önemli sayılabilecek olan “Devrimin Yıldönümü” (Годовщину революции) nü gerçekleştirmişti. Diğer filmler maksimum beş kopya halinde yayınlanırken “Devrimin Yıldönümü” 40 kopyayla, bazı kopyalar birkaç yıl boyunca propaganda trenleriyle dolaşmak üzere, ülke çapında gösterildi. Bir zaman sonra film yavaşça unutulacak, kayıp olarak kabul edilecek ve yazının başında da belirtildiği gibi yüzüncü yaşında tekrar seyircisiyle buluşacaktı. Yine ilerleyen zamanlarda Vertov ile 1919’da Moskova Film Komitesi’nde tanıştığı Yelizaveta Svilova hayatlarını birleştirecekti.

Biz

Yaşasın harekete geçirilmiş ve harekete geçiren makinelerin şiiri; yaşasın kaldıraçların, tekerleklerin ve çelik kanatların şiiri, yaşasın hareketlerin demirden çığlığı; yaşasın kor akıntıların kör edici parıltısı”

Dziga Vertov

Propaganda trenleriyle ülkeyi gezmeye başlayan Vertov, çekimler yapmaya devam etti. O dönem çektiği filmlerden birinin jeneriğine bir kez kendi ismini eklemeye teşebbüs ettiyse de kendisine, belgesellerin yönetmenlerinin olamayacağı, onları gerçekliğin yönettiği söylendi.

Dziga Vertov, düzenleme denemelerine başladı. Sinema komitesi binasının yakınında daha önce soyluların yaşadığı terk edilmiş iki katlı bir ev vardı. Vertov, kameraman arkadaşı Alexander Lemberg’den kamerasıyla girişte durmasını ve yavaş bir efektle çekim yapmasını istedi ve çatıya tırmanarak aşağı atladı. Dziga Vertov birkaç çürükle kurtulsa da korkudan son gülümsemeye, duyguları filme birkaç saniye içinde yansımış ve yönetmen şu sonuca varmıştı: Sıradan bir bakışla erişilemeyen kısa uçuşu kameranın yardımıyla görebilmek, bunun adı “Sinema Gerçeği” (Киноправда / Kinopravda). Bu deneyim tarihe “Vertov’un Sıçraması” (Прыжком Вертова) olarak geçti.

1922’ye gelindiğinde Vertov, sinema konusunda benzer düşünenlerle “Kinoki/Kinooki” (Кинооки/Киноки: Sinema Gözlü İnsanlar) grubunu kurdu ve kendilerinden bahsettiği “Мы/Mıy” (Biz) manifestosunda yayınladı. (Manifestoyu türkçe aratmak için “Bir manifesto çeşitlemesi” başlığı “Biz” başlığından daha büyük kolaylık sağlayacaktır.) Kısa süre önce ordudan dönen kardeşi Mihail Kaufman ve eşi olacak Yelizaveta Svilova da grubun bir üyesiydi.

Özetle Kinoklar, sinemanın tüm sanatların karıştırılmasıyla ortaya çıkan sentezlerin karşısında durdular. Sinema, gerçekle bütünleşmeliydi.

Çeşitli üniversitelerde göstergebilim ve sinema tarihi üzerine dersler veren, Letonya Ulusal Sinematek Danışmanı ve Chicago Üniversitesi profesörü, sinema teorisyeni Yuri Tsivyan, Vertov’un teorisiyle ilgili şunları anlatıyor:

“Vertov’un teorisine pratikte gerçekten bağlı olup olmadığını sorguladım. Öğrenmek için Cinemetrics adlı bir çeşit sayaç olan özel çevrimiçi bir program kullandım. Her montaj birleştirmede (splice), bir tuşa basarsınız ve bunun sonucunda çekimin ortalama uzunluğunun bir değişiklik eğrisini elde edersiniz. Ayzenştayn’ın da adlandırdığı gibi, parçanın uzunluğu denir.

Kinoklar, Kinopravda ve Kino-Glaz

Kinoki grubu, 1922-1925 yılları arasında “Kinopravda” ekran dergisi için 23 çekim yaptı. Bu çekimler, ülkeyi dolaşan ajit-trenlerle yapıldı.

Vertov, 1924 yılında Sine-Göz (Кино-Глаз/Kino-Glaz) çalışmalarına da başlamıştı. Manifesto hazırlığından Kino-Glaz adı altında çıkarılmaya başlayan bir dizi filme kadar 1924 ve ’25 üretim açısından oldukça verimli bir yıl oldu. Bu yıllarda Vertov’un pek çok makalesi yayınlanmakla, pek çok film çalışması gerçekleşmekle birlikte 1925 yılında “Sine-Göz” (Kino-Glaz) filmi, Paris Dekoratif Sanatlar Sergisi’nde gümüş madalya aldı.

1926’da, tüm dünyanın bildiği Kino-Glaz (Sine-Göz) manifestosunu yayınladı.

Kahrolsun burjuvazinin düzmece senaryoları!

Yaşasın hayatın kendisi!

KİNO-GLAZ MANİFESTOSU

1929’da yönetmen, “Sine-Göz Nedir” (Что такое киноглаз) konulu bir raporla Almanya’ya gitti ve çeşitli yerlerinde çevirmene ihtiyaç duymaksızın konuşmalar yaptı. Aynı yıl, yine tüm dünya tarafından bilinen “Kameralı Adam” (Человек с киноаппаратом) filmini tamamladı.

2014 yılında, İngiliz Film Enstitüsü (BFI) tüm zamanların en iyi belgeseli için yaptığı oylamada ana ödülü, Dziga Vertov’un yönettiği “Kameralı Adam” filmi aldı.

Bir Yaşamın Sonuna Doğru

Vertov, ömrünün sonuna kadar üretmeye çalışarak yaşadı. 1930’da Sovyetler birliğinin ilk sesli belgesel filmlerinden olan Donbass Senfonisi ya da bilinen diğer ismiyle Coşku filmini çekti. 1931’de Charlie Chaplin, bu filmle ilgili Vertov’a övgü dolu bir mektup gönderdi.

1934’de yine sesli filmlerden olan “Lenin Hakkında Üç Şarkı” (Три песни о Ленине) yı çekti ve aynı yıl 2.Venedik Film Festivali’nde bir ödül aldı.

1937 yılında Sovyet kadınları hakkında yaptığı propaganda filmi “Ninni” (Колыбельная), Ekim Devrimi’nin 20. Yılı şerefine Moskova’da gösterilen film, birkaç gün daha gösterildikten sonra, Stalin’den hiçbir açıklama gelmeksizin yasaklandı. O saatten sonra artık yönetmene hükümet tarafından film çekme görevi verilmez oldu. 1939’da, Molotov-Ribbentrop Paktı’nın imzalanmasından sonra, Dziga Vertov ve Mihail Kaufman ebeveynlerini Polonya Bialystok’tan çıkarma izni istedi. Ancak yönetmenler reddedildi. Savaş sırasında yakınları toplama kamplarında öldü. 1941’de Dziga Vertov ve karısı Almata’ya gönderildi. 1943’te Moskova’ya dönen Vertov, Dökümanter Film Merkez Stüdyosu tarafından yapılan “Günün Haberleri” (Новости дня) için çalıştı. 1954’te Moskova’da yaşamını yitirdi.

  1. Chelovek s Kino-Apparatom
    Tüm Bilgiler
    Chelovek s Kino-Apparatom Belgesel 
    Türkçe Altyazı
    Sovyet yönetmen ve kuramcı Dziga Vertov'un bu filmi, gün doğumundan gün batımına kadar bir Sovyet kentinin portresini bizlere sunuyor. Moskova, Riga ve Kiev'deki görüntülerin montajlanarak devam eden bir tam günü anlatması üzerine kurulu olan bu yapım, senaryosu dahil her aşamasıyla başta tek bir kişinin deneysel zekası ve bir grubun başkalarına örnek olmak için verdiği karşılıksız mücadelenin bir ürünü.Sanatsal drama alanında bilinen teknikleri değiştiren, hatta yıkan bir film olan Chelovek s Kino-Apparatom (Man with a Movie Camera) - Film Kameralı Adam, aynı zamanda sinema ve sinema tarihine bir tür saygı olarak kabul edilmesi gereken bir yapım.
    • 1929
    • Sovyetler Birliği
    • IMDb 8,4
    • 191
    • 0
Dziga Vertov Haberleri
Sırp Dušan Makavejev ülkesinin Josip Broz Tito dönemindeki özgürlükçü ortamının da etkisiyle sosyalist ya da kapitalist olsun, haksızlığın, adaletsizliğin olduğu tüm sistemlere, yönetimlere, liderlere eleştiri oklarını fırlatmaktan geri durmayan bir sinemaya imza atmıştır. Žika Pavlović, Saša Petrović, Želimir Žilnik, Mika Antić, Lordan Zafranović, Mića Popović ve Marko Babac gibi isimler ile birlikte Yugoslav Black Wave (Yugoslav Kara Dalgası) hareketi yönetmenlerinden olan Makavejev, tüm hareketin en öne çıkan ve en ayrıksı isimlerinden de biri olmuştur. Fransız Yeni Dalgası’ndan da etkilenen ve hiçbir şekilde bir manifestosu olmayan bu akımın içerisinde Makavejev’i Kara Dalga’nın Godard’ı olarak ananlar olmuştur. Lakin Kara Dalga’yı yaşatan en önemli isimlerden olan Makavejev’in tüm aykırılıklarına rağmen Godard’dan daha duygusal ve elbette daha umutlu bir sinemaya imza attığını inkâr edemeyiz.
  •   64
  •   0
BBC Kültür, dünya sinemasının gelmiş geçmiş en iyi filmlerini belirlemek için 43 ülkeden 209 film eleştirmeninin görüşlerine başvurdu. İşte ilk 100'e giren filmler…
  •   384
  •   1
I. Giriş İnsanoğlu karşılaştığı şifre ya da kodları çözerek yaşadığı gerçekliğe dair bir anlam oluşturabilir. Güngör (2011: 179), yaşama ait tüm gerçekliğin bu kodların bünyesinde yer aldığına vurgu yapar. Bu anlayış, kodlar ve anlamlarının insanlar için ne kadar önemli olduğunu göstermesi yönünden varoluşçuluğu destekler. Varoluşçuluğa göre yaşam, insanın başlangıçta hiç bilmediği; neden bu dünyada olduğunu anlamlandıramadığı bir ortamda kendisini bulmasıdır; fakat buna rağmen insanlar her zaman bir anlam bulma ve gerçeğe ulaşma arzusuyla donatılmıştır (Savaş, 2003: 33).
  •   277
  •   0
Durmaksızın yağan yağmurun etkisiyle sokakları çamura bulanmış küçük Macaristan kasabalarından ibaret siyah-beyaz bir dünya. Sinema tarihinde çok az yönetmen, Béla Tarr’ın yaptığı gibi kendine özgü, bütünlüklü bir evren yaratabilmiş ve bu evrenin özelliklerini filmografisinin büyük bir kısmına doğru genişletebilmiştir. Görsel anlamda böylesi puslu bir dünya yaratan Tarr, bu dünyayı çok belirgin, neredeyse imzasına dönüşen teknik tercihlerle filme alır. Bunların başında gelen de elbette uzun planlar. Yönetmen bu tercihini, plan uzunluğunun şiddeti, gerilimi, titreşimi, derinliği üzerinden açıklar. Genele bakacak olursak da Tarr’ın sineması tam olarak şiddet, gerilim ve derinlik üzerine kuruludur. Bu duygular da kökenini, yönetmenin kariyer seyrini göz önünde bulundurup söylersek, önce sosyal ve toplumsal sorunlardan, devamında ise bu sorunların ontolojik kavramlarla harmanlanmasından alır.
  •   275
  •   0