Ölüm Tarihi : 5 Mayıs 2006, İstanbul
Bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde okudu. 1947'de "Tavanarası Ressamlar Topluluğu'na" katıldı. Aynı yıllarda "Beş Sanat" dergisinde sinemayla ilgili yazıları yayınladı. Bir ara senaryo ve sinema afişleri yaptı.
1950'de Semih Evin'in asistanı olarak sinemaya geçti. Bir yıl sonra "Kanlı Feryat" filmiyle yönetmenliğe başladı. 1960 Yılında Orhan Günşıray ile Yerli Film şirketini kurdu. Çeşitli sinema derneklerinde ve sendikalarında görev aldı. Kendi hesabına yapımevi kurdu sonra kapattı. 1980'de Ömer Kavur ve Yavuz Özkan ile birlikte ADAF'ı kurdu. Bu şirket dağıldıktan sonra, kendi adına bir yapımevi açtı.
Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden biri olan Atıf Yılmaz, hemen hemen her türde yapıtlara imzasını atmasına rağmen, belirli bir çizginin üzerinde kalmayı bildi. Özellikle köy yaşamını anlatan ve toplumsal içerikli filmlerde başarı sağladı. Çoğunlukla kendi yönettiği filmlerin senaryolarını kendi yazdığı gibi başka yönetmenlere de senaryolar yazmıştır (Üç Arkadaş, Ateşten Damla gibi).
Piyasa işi filmlerinde bile belirli bir biçimsel olgunluk ile rahat bir anlatımı bulunmaktadır. Atıf Yılmaz, hemen hemen her türde film yaptı ve çeşitli akımlar denedi. Filmleri yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli ödüller kazandı. 1951'den başlayarak çeşitli yapım şirketleri kurdu ve Türk sinemasında pek çok Ünlü yönetmenin yetişmesine katkıda bulundu. 1985 yılında Cengiz Ergün, Atıf Yılmaz'la birlikte Odak Film şirketini kurdu. Atıf Yılmaz halen film çekmektedir. Sinema oyuncusu Nurhan Nur ve daha sonra da senarist Ayşe Şasa ile evlenen Atıf Yılmaz, üçüncü evliliğini Deniz Türkali ile yaptı.
Türk sinemasının en soluklu yönetmenlerinden Atıf Yılmaz, 1926'da Mersin'de doğdu. Bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuduktan sonra Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'ne girdi ve Nuri İyem Atölyesi'nde resim çalışmaları yaptı. Yapıtlarıyla Tavan arası ressamlar sergisine katıldı. 1950'de Semih Evin'in Allah Kerim filminde asistanlık yaparak sinemaya adımını attı. Bir süre Hüseyin Peyda ile birlikte çalışarak onun yönettiği Mezarımı Taştan Oyun filminin senaryosunu yazdı. 1952'de Kanlı Feryat ile yönetmenliğe geçti.
Atıf Yılmaz, yarım asrı geçen sinemacılık serüveninde tüm dönemlerin moda ve ticari akımlarına ayak uydurup her türde filme imzasını atarak Türk sinemasının hem nitelik, hem de nicelik olarak en fazla üreten yönetmenlerin arasına girdi. Sinemacılık serüvenini tek bir ortak paydada toplamak olanaksız. Toplumun yükselen değerlerine koşut olarak melodramdan tez filmine, kasaba güldürüsünden kadın odaklı filmlere uzanan geniş bir yelpaze içinde çalıştı. Kendini yinelemekten çok yenilemeye, çizgisini aşmaya çalışarak kimi modaların öncülüğüne ve devamına soyundu. Atıf Yılmaz'ın bugüne kadar ürettiği 111 filme bakarak Türk sinemasının gelişim evreleriyle, toplumumuzun çeşitli dönemlerdeki değişim-dönüşümlerini izlemek mümkün. Hıçkırık, Dağları Bekleyen Kız, İlk ve Son ile melodramların Altın çağına, Gelinin Muradı ile kırsal kesim duyarlılığına, Bu Vatan'ın Çocuklarıyla Kurtuluş Savaşı'nın milli duygularla körüklenen coşkusuna, Dolandırıcılar Şahı ile 60 devrimi ya da ihtilalinin yarattığı geçici özgürlüklerin itmesiyle siyasi ortamdaki yozlaşmaya, Ayşecik Şeytan Çekici ile konuşkan, büyümüş de küçülmüş çocuk filmlerine, Taçsız Kral ile Metin Oktay 'lı popülist yansımalı spor dünyasına, Keşanlı Ali ve Pembe Kadın ile tiyatro yapıtlarına, 70'lerin sonunda Selvi Boylum, Adak, Talihli Amele ile toplumsal içerikli konulara, 80'lerin ortalarında bir koldan Bir Yudum Sevgi, Dağınık Yatak, Mine, ve Kadının Adı Yok ile Duygu Asena tipi pratik kız sanat enstitüsü feminizmine, öbür koldan da Adı Vasfiye, Ahhh Belinda, Asiye Nasıl Kurtulur, Hayallerim Aşkım ve Sen ile düşmüş ya da düşürülmüş kadın duyarlılığına, Düş Gezginleri'yle bastırılmış cinsel fantezilere eğildi.
Tecimsel kaygıları nedeniyle her dönemde modayı es geçmeyen, yükselen değerleri hemencecik kucaklayan, yeni moda-türlere el atmaktan kaçınmayan, en alışıldık konu-temaları bile belirli bir çizginin üstüne taşıyarak işlemenin üstesinden gelebilen, yorulmayan, bıkmayan, araştıran, deneyen, düş üstesinden gelebilen, yorulmayan, bıkmayan, araştıran, deneyen, düş kırıklıklarına ve eleştirilere pabuç bırakmayan, her devrin adamı olma özelliğini ustalığı ile örtüştüren, bir çırpıda yanıtlanmayacak denli değişken, ama asla yadsınmayacak, her daim genç kalabilen ya da kalmayı inat ve sabırla deneyen bir yönetmen.
Atıf Yılmaz'ın Altın Portakal Festivali sırasında konakladığı otelde rahatsızlanması üzerine Altın Portakal Festival Komitesi görevlilerince, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırıldı. İstanbul da tedavilerine devam eden Atıf Yılmaz ülser nedeniyle ameliyat edildi. Bağırsaktaki yapışma ve tıkanmanın sonucunda 5 Mayıs 2006 tarihinde hayata veda etti.