Rosa Gore

  1. Seven Chances
    Tüm Bilgiler
    Seven Chances Komedi, Romantik 
    Türkçe Dublaj
    Seven Chances’da (Yedi Şans), her tür sinemasal gag (gülüt, komik durum) kullanılarak, zaman, uzam ve fizikselliğin şaşırtıcı etkileşiminden kahkaha malzemesi çıkarılmış. Kilisenin içindeki ünlü kamera açısını gözünüzün önüne getirin örneğin Buster, arkasındaki boşluğu tümüyle dolduran yüzlerce grotesk kadına görünmeksizin ön sırada uyuyor (Filmin 1999’da gerçekleştirilen ve tam bir felaket olan yeniden çevrimi The Bachelor-Şahane Bekar’da kullanılan tek sahne).Keaton’ın gag anlayışının dingin kaçıklığı, çağdaşı gerçeküstücülerin kalbini fethetmişti: Örneğin senaryonun yedi sayısına yönelik mantıksız saplantısı (Buster’ın 27. yaş gününde saat yediye kadar evlenmek için yedi şansı vardır); ya da sözümona beyaz ve Amerikalı bir grup yetişkin kadının, aslında (sırasıyla) küçük bir kız, Musevi, zenci ve erkek olduğunun ortaya çıktığı sekansta olduğu gibi insanların sahip olduğu herhangi bir sabit kimliği tümüyle anlamsızlaştıran olağanüstü gag’ler.Keaton’ın en iyi ve en uzatılmış gag sekansları, dinamik olmanın yanı sıra dönüştürücü bir güce sahip. Gözlerimizin önünde tüm dünya adeta biçimini kaybedip yepyeni bir şekle bürünür. Filmin düğüm noktasındaki kovalamaca sekansında Buster devasa bir intikamcı kadınlar ordusu tarafından takip edilir. Birkaç kayanın üzerinden atladıktan sonra, bir anda cümle alem kocaman bir çığ gibi arkasında belirir.İyi seyirler..
    • 1925
    • ABD
    • IMDb 7.6
    • 308
    • 0
Rosa Gore Haberleri Tümünü Gör
Bu makale, ilk olarak Richard Candida Smith editörlüğünde yayımlanan "Art And The Performance Of Memory: Sounds And Gestures Of Recollection" (Hafızanın Sanatı ve Performansı: Hatırlamanın Sesleri ve Jestleri) adlı kitapta, Routledge yayınevinin "Bellek ve Anlatı" serisinde (New York, 2002) yer almıştır. (1)
  •   153
  •   0
Mikio Naruse’nin külliyatı hakkında yazan eleştirmenler, kaçınılmaz olarak olumsuz karşılaştırmalara ve eksiklikler listesine düşerler. Japon auteur’ler panteonuna geç dahil olmuş bir isim olarak Naruse, daima Kurosawa, Ozu ve Mizoguchi’nin altında değerlendirilmiştir. Şikâyetlerin ortak bir nakaratı vardır. Naruse içsel, ev içi dramlar yapmıştır ama onun işleri Ozu’nun eserleri kadar oyunbaz ya da sevimli değildir. Ozu ile birlikte Shochiku’nun Kamata stüdyolarında çıraklık yapmıştır, ama ya o stüdyonun hafif, eğlenceli üslubunu öğrenememiş ya da öğrenmek istememiştir. Israrla ağır, kasvetli ve depresif olmaya devam ettiği için oradan ayrılmasına memnuniyetle göz yumulmuştur. İki altın çağı kucaklayan klasik bir yönetmendir, ancak onun eserleri Bordwell’in kutladığı Japon sinemasının kendine özgü biçimsel süslemelerini ya da Burch’un betimlediği Japon estetik pratiğinin radikal sapmalarını örneklemez. Kadın melodramları çekmiştir, ama bunlar ne üslup açısından ne de duygusal yoğunluk açısından Mizoguchi’ninkiler kadar incelikle etkileyicidir.
  •   469
  •   0
Altın Palmiyeli birçok filmi sitemizden izleyebilirsiniz.
  •   356
  •   0
Almodóvar benim için her zaman favori yönetmenlerimden biri olmuştur. Geçtiğimiz günlerde okulda kendisiyle ilgili yoğun bir ders sürecimden sonra, arka arkaya Pedro Almodóvar izlerken buldum yeniden kendimi. Kendisiyle ilgili konuşmayı her zaman sevmişimdir, bu yüzden bunu bir tık profesyonel hale dönüştürüp, detaylı bir inceleme yapmak istedim. Bazen açıklamaları anlaşılır ve doğru kılmak için bireysel konuşmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden, tüm zamanların en sevdiğim ve ilham veren yönetmeninden bahsederken öznelliğe bağlı kalmanın zor olacağını bilerek, Pedro Almodóvar’ın üç filmini kendi bakış açımla değerlendireceğim: The Skin I Live In (İçinde Yaşadığım Deri, 2011), All About My Mother (Annem Hakkında Her Şey, 1999) ve Volver (Dönüş, 2006).
  •   135
  •   0