Paul Le Mat

  1. American Graffiti
    Tüm Bilgiler
    American Graffiti Dram, Komedi 
    Türkçe Altyazı
    Amerika bir zamanlar masum muydu? Görünen o ki George Lucas öyle olduğuna inanıyor. İki dünya savaşının, Büyük Buhran'ın ve Kore Savaşı'nın yarattığı yıkımın ardından, kısa bir süre barış ve huzur yaşandı. En azından ülke genelindeki sayısız küçük kasaba ve şehirden birinde yaşayan beyaz gençler için. Bu çocukların yalnızca lisedeki sevgilileriyle evlenmek için evde mi kalacakları, yoksa daha büyük şehirlerden birindeki üniversiteye gitmek için konfor alanlarının dışına mı çıkacakları konusunda endişelenmeleri gerekiyor. Bu kararı vermeden önce bu çocuklar sadece eğlenmek istiyorlardı. Bu, George Lucas'ın keyifli nostaljik filmi "American Graffiti"de çok canlı bir şekilde hayata geçirdiği lise anısı. Bu, Hollywood'un en büyük kâr getirenlerinden biri haline gelen o küçük, düşük bütçeli film. Lucas Films ve temsil ettiği her şey “American Graffiti” olmasaydı asla gerçekleşemezdi.Film bu masum dönemin sonunda, Lucas'ın büyüdüğü Kaliforniya kasabasında, Vietnam'dan, sivil haklar hareketinden ve Kennedy suikastından önce geçiyor. Belki bu kasabanın yetişkinleri Rusya'nın üzerlerine nükleer bomba atmasından endişe ediyorlardı ama gençler sadece hızlı arabalara ve iyi arkadaşlara sahip olmak istiyorlardı. Bu çocukların en büyük eğlencesi denizde gezinmekti. Bu çocukların yapabileceği en kötü ve en tehlikeli şeyin açık şeritte arabalarıyla drag yarışı yapmak olduğu dönem çoktan geride kalmıştı. Yerel polis için en hızlı arabayı kullanan adamı yakalamak gerçek bir darbe olacaktır. Buradaki gençler küfür etmiyor ya da herhangi bir şiddet çetesine üye değil. Dansa giderler, yerel lokantada milkshake içerler ve çoğunlukla havalı arabalarıyla dolaşırlar. Yaşlı bir kişinin bana gençken ne kadar daha iyi olduğunu söylediğini duyduğumda, onların bahsettiği şey budur.
    • 1973
    • ABD
    • IMDb 7.4
    • 50
    • 0
    American History X
    Tüm Bilgiler
    American History X Dram, Suç 
    Türkçe Dublaj
    Derek Vinyard, odasında ve göğsünde Nazi amblemi bulunan; zenci düşmanı bir Nazi’dir. Kardeşi Danny ise, Derek kadar cesur ve atılgan olmasa da, abisi kadar ırkçı bir Nazi’dir.Zenciler tarafından öldürülen babası yüzünden nefreti dizginlenemeyen Derek, bir gece hayatını tümüyle değiştirecek olan bir suç işler.Derek Vinyard, artık bir katildir ve hapishaneye gönderilir. Hapishane ortamında Derek’in bilmediği kurallar geçmektedir ve genç adam şimdi bıçak sırtındadır.Zenci bir çamaşırcıyla arkadaş olan Derek, nefret ettiği siyah tenli adamların, psikolojisini altüst eden sapkın kurallarıyla tanışınca, inançları ve ‘hayatta kalma arzusu’ arasında seçim yapmak zorunda kalacaktır.Öte yandan, kardeşi Danny, genç bir adam olmuş ve tıpkı abisi gibi ‘acımaz bir ırkçı’ olarak yetişmektedir.İngiliz yönetmen Tony Kaye imzalı 1998 yapımı “American History X” filmi, çıktığı zamanlarda olay yarattı.Edward Norton’ın “Terminator 2: Judgment Day”in ‘John Connor’ı Edward Furlong ile “American History X”, seyircisini hayattan gerçek bir drama izlemiş gibi derinden etkiliyor.İyi seyirler..
    • 1998
    • ABD
    • IMDb 8.4
    • 206
    • 0
Paul Le Mat Haberleri Tümünü Gör
Times dergisinin hazırladığı en iyi Fransız filmleri listesini sizlere sunuyoruz. Liste, pek çok güzel filmi içine almasa da, Fransız sinemasını keşfetmeye çalışanlar için iyi bir kaynak niteliğinde. Time Dergisi 100 film belirlemiş. Listenin devamına eksik bulduğumuz olmazsa olmaz filmleri de biz ekledik. İyi seyirler.
  •   192
  •   0
Werner Herzog, çeşitli coğrafyalarda çektiği filmlerin çekim aşamasında ya da sonrasında kolonyal hafızanın peşini bırakmadığını belirtir. Yönetmenin bu serzenişi çalışmanın temel çıkış noktasını oluşturmaktadır. Herzog amacının evrensel gerçeklerin imgelerini çoğaltmak olduğunu söylese de yarattığı imgeler, bölgesel tarihi tümüyle dışlar mı? Filmlerde, sömürü tarihiyle toplumsal hafıza arasında nasıl bir ilişki vardır? Bu sorularla oluşturulan temel argüman, Herzog filmlerinin bölgelerin sosyo-politik tarihini dışlamadığı, filmlerin imgeler üzerinden post kolonyal bir eleştiriyi mümkün kıldığıdır. Çalışmada, Alman kolonyal tarihindeki kolonyal fantezilerin toplumsal koşullarla olan ilişkisini açığa çıkarmak için “soylu vahşi” (noble savage) ve“German Indianthusiasm” kavramları kuramsal çerçeveye dâhil edilmiştir.
  •   229
  •   0
İlk filmi olan Elevator to the Gallows vesilesiyle Louis Malle ismini Yeni Dalga akımına hiç dahil etmeyen sinema yazarları da mevcuttur. Bu yönetmeni belli bir tür ya da akımın içinde anmak zordur. Çünkü yüksek burjuva bir aileden gelen, iyi eğitim almış, 2. Dünya Savaşı yılları acı hatıralarla zihnine kazınmış bir sanatçı olan Malle, olağanüstü hayat birikimini tematik bir devamlılık içeren filmlere dönüştürmek yerine, türden türe sıçrayan bir kariyeri tercih etmiştir. Kimi, otobiyografik öğeler de içeren yapıtlarıyla, kara filmden belgesele, dramdan komediye her türde başarısını yinelemiş, Fransız Sineması’ndaki ustalığını ilerleyen yıllarda Hollywood’da da kabul ettirmeyi başarmıştır. Hangi dilde, ne türde film çekerse çeksin, sinemaseverlerin kalbindeki yeri ise asla değişmemiştir.
  •   262
  •   0
Sanat ve politika arasındaki ilişki her zaman tartışılan bir konu olmuştur. Sinemanın da görsel ve işitsel imkanları sayesinde politikayla olan ilişkisi göz ardı edilemez. Proletaryanın tarih sahnesine çıkışıyla birlikte grevler, lokavtlar ve sendikalar da perdeye yansımaya başlamıştır. Bu tezde “Politik Sinema Örneği Olarak Ken Loach sineması ve iki filmi olan “Riff- Raff” (Ayaktakımı) ve “I, Daniel Blake” (Ben, Daniel Blake)” filmlerinde İşçi Sınıfının sunumları incelenmiştir.
  •   315
  •   2