Türkçe Altyazı
René Fauchois’nın bir tiyatro oyununu sinemaya uyarlamaya karar veren Michel Simon, Boudu sauvé des eaux’yu (Sulardan Kurtarılan Boudu) çekmek için Renoir’ı seçmeden önce 11 film çekmişti, ikili daha önce üç kez birlikte çalışmıştı, ikisi de sinemayla yaşıttı ve özgürlük arzusuyla, bilinmeyen toprakları keşfetme özlemiyle doluydu.Dolayısıyla Simon’un serseri Boudu’sü, terk etmek istediği hayata Lestingois ailesinin nezaketi, cömertliği ve zenginliği aracılığıyla geri getirilerek, tıpkı Afrodit’in canavarımsı bir versiyonu gibi suyun içinden yeniden doğdu. Elbette bu noktada Charlie Chaplin’in benzer durumdaki karakteriyle karşılaştırma yapma ihtiyacı duyulabilir. Gerçekten de iki serserinin birçok ortak noktası bulunuyor: yaşamın zorlukları karşısında ayakta kalma mücadelesi, toplumun kurallarıyla ahlakdışı ilişki, zengin yoksul karşıtlığına odaklanma ve cinsel dürtü. Ancak filmin vodville bağlantısı ve ondan ayrıldığı nokta (burjuva tiyatrosunun kuralları) ve Simon’un bedeni ve diksiyonuyla ilgili bu reçetenin gücü, iki karakter arasındaki farklardan kaynaklanır.Boudu karakterinde, ses ve fiziksel varlık, bir şehvet patlaması halinde birlikte çalışır; dünyanın kendi çevrelerinde dönmesini isteyen hoş insanlarla dolu hoş bir evin mutlu kuartetini bozan akortsuz ama büyüleyici bir viyolonsel gibidir. Boudu’nün en sonunda antik pınara geri dönüşü, epiküryen bir masalın gülümseyen sürprizi olmakla kalmaz, aynı zamanda en eski geçmiş ve nehrin aktığı gelecek arasındaki devamlılık kuramının rahatsız edici bir değerlendirmesidir.