Ece Hakim

  1. Anlat İstanbul
    Tüm Bilgiler
    Anlat İstanbul Dram 
    Yerli Film
    Fareli Köyün Kavalcısı, Pamuk Prenses, Külkedisi, Uyuyan Güzel ve Kırmızı Başlıklı Kız… Bu hikâyelerin “İstanbul”dan anlatıldığı masallara şahit oluruz bu filmde. Yücel Yolcu, Ömür Atay, Ümit Ünal, Selim Demirdelen ve Kudret Sabancı’nın yönettiği filmde, farklı görünse de birbiriyle iç içe geçmiş 5 farklı hikâye anlatılır. Bu hikâyeler İstanbul’un karanlığına gizlenmiş “peri masalları” dır. Öyle ki bu masallar, bir Çingene klarnetçiyi Fareli Köyün Kavalcısı’na dönüştürür. Kırmızı Şapkalı Kız bir mafya kuryesidir. Sindirella ise talihsiz bir fahişe. Katilinden kaçan dünya güzeli bir prenses Beyoğlu ormanında 8. cüceyle karşılaşır. İstanbul bataklığına yeni gelmiş bir Kürt genci Uyuyan Güzel ile tanışır. Altan Erkekli, Nejat İşler, Erkan Can gibi önemli isimlerin yer aldığı filmin müzikleri Gökhan Kırdar imzalıdır.
    • 2005
    • Türkiye
    • IMDb 7,3
    • 397
    • 0
Ece Hakim Haberleri Tümünü Gör
Sinema, özellikle baskı, sansür ve sürgünle yüzleşmiş yönetmenlerin eserlerinde, uzun zamandır politik direnişin bir mücadele alanı olmuştur. Bu isimler arasında Yılmaz Güney ve Mohammad Rasoulof, marjinalleştirilmiş toplulukların, politik muhaliflerin ve otoriter rejimler altında yaşayanların mücadelesini sinemalarında somutlaştıran simgesel figürler olarak öne çıkar. Farklı tarihsel ve ulusal bağlamlarda çalışmış olsalar da, her iki yönetmen de baskıyı ifşa etme ve devlet kontrolüne sinematik dilleriyle direnme konusunda derin bir bağlılık paylaşır.
  •   455
  •   0
“Yönetmen olmasaydım, poltikacı olurdum. Şimdi ne olmak istediğime gelince: ŞAİR” Muhsin Makhmalbaf “Men çi guyem tamburam çi guye” (1)
  •   181
  •   0
Zamanımızın büyük politik ikilemi, bizim -yani çağdaş toplumlarda toplumsal ilişkilerin bazı temel demokratik dönüşümlerini hedefleyenlerin- daha önceki politik çalkantıların gerisinde yaşıyor olmamızdır. Bu, batılı endüstriyel-kapitalist ülkeler boyunca geçerlidir. Daha spesifik olarak, toplumsal hareketler ve politik protestolar İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra filizlendi ve daha sonra 1960'ların sonu ve 1970'lerin başında politik algıları yapılandıran işaretler olmaya devam eden sözde devrimci aktivizm örnekleriyle doruğa ulaştı. Politik film yapımcılığının evrimi bu tarihin bir parçasıdır ve pek hatırlanmayan Elio Petri bunun en önemli yönetmenidir. Petri, politik analizi ve film sanatını kendisinden önce veya sonra gelen herhangi bir yönetmenden daha başarılı ve kapsamlı bir şekilde birleştirdi.
  •   218
  •   0
Hiç şüphe yok ki, ABD Bağımsız Sineması en verimli dönemi 90'lı yıllardı. “Sundance Çocukları” denilen o dönemin yönetmenleri, bugünün en sıkı sinemacıları artık. Hepsinin farklı dertleri vardı şüphesiz. Jimi Jarmusch mesela, Beat kuşağını, özellikle William Blake’i, şiirle harmanlayarak toplumun dışında kalanları stilize bir şekilde resmetti. Coen kardeşler, giderek şiddet toplumuna dönüşen ABD'yi biraz alaycı, biraz da ciddi bir şekilde ele aldı. Wes Anderson ise sinemasında Fransız Yeni Dalgası’ndan esintiler sunuyordu, edebiyata özellikle J. D. Salinger hayranlığını hemen hemen bütün filmlerinde yer veriyordu. “Yeni Amerikan Dalgası” olarak adlandırılacak olan bu dönemden son yıllarda dikkat çekmeye başlayan bir yönetmen daha var: Noah Baumbach. Her ne kadar kendisi uzun yıllardır film çekse de, beynelmilel şöhrete 2000 yılların sonlarına doğru ulaşmaya başladı.
  •   114
  •   0