Londra'nın fakir bölgelerinden birinde doğup büyüyen Chaplin, 1913' te gittiği ABD'de sinemaya başlamıştı. 1914'teki ilk filmi Making A Living 'in ardından çekilen Kid Auto Races in Venice filminde bol pantolonlu, melon şapkalı, büyük ayakkabılı, sürekli bastonunu çeviren ve sakar hareketleri ile gülünç mizansenler oluşturan "Şarlo" tiplemesini yarattı. Takip eden yıllar içinde aralarında The Immigrant (1917), The Adventurer (1917) gibi ünlü filmlerinin de bulunduğu altmıştan fazla kısa filmde oynayarak yeni gelişmekte olan sinemanın da etkisiyle dünya çapında görülmemiş bir üne kavuştu. 1918 yılında çektiği A Dog's Life filmi ile uzun metrajlı filmlere de başlayan Chaplin, Mary Pickford, Douglas Fairbanks ve D. W. Griffith ile birlikte kurdukları United Artists film şirketinin ortağı olduktan sonra Altına Hücum, Şehir Işıkları, Büyük Diktatör, Asri Zamanlar, Sirk ve Sahne Işıkları gibi başyapıtlara imza attı.
Filmlerinde dönem koşulları için imkânsız görülebilen mizansenlere, koreografilere ve akrobatik hareketlere yer veren Chaplin, komedi sinemasının bütün örneklerini sonuna kadar korumakla birlikte, heyecanın ve hareketin asgari düzeye çekildiği sahnelerinde ise dramatik yapısını sergileyebilmiştir. Popülist yaklaşımlara, hiçbir zaman benimsemediği bazı yönetim biçimlerine ve teknolojiye yönelik ağır eleştirilerini ise yine bu komedi tarzının içinde eritmiş ve sessizce seyirciye ulaştırmayı bilmiştir.
Yarattığı 'modern palyaço' Şarlo ile dünya üzerinde filmlerinin gösterildiği her ülkede insanların hayranlığını toplamasına rağmen, Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlığını reddetmesi sebebiyle bu ülkede kendisine yönelik olarak başlatılan karalama kampanyası; kendisinden bir hayli genç olan kadınlarla yaptığı dört ayrı evlilik, Joan Berry adlı aktrisin kendisine açtığı babalık davası ve tıbbi testlerin tam tersini ispat etmesine rağmen mahkemenin Chaplin'in çocuğun babası olduğuna karar vermesi, The Immigrant filminde bir ABD memurunu tekmelediği sahne ve son olarak Altına Hücum filmindeki bazı sahnelerin komünizm propagandası olarak yorumlanması gibi olayların etkisiyle Chaplin'in ABD'ye girmesi yasaklandı. J. Edgar Hoover'ın yönlendirmesiyle Chaplin ABD'den uzaklaştırıldı.
Bunun üzerine karısı ve çocuklarıyla birlikte hayatının sonuna kadar yaşayacağı İsviçre'ye yerleşen Chaplin, ancak 1972 yılında Oskar Özel Ödülü'nü almak için yıllar sonra ABD'ye geri döndü. Takip eden yılda City Lights adlı filme bir kez daha Oscar ödülünü kazanmıştır. 1975 yılında 86 yaşında iken İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth tarafından şövalye unvanına layık görülmüştür. Chaplin 25 Aralık 1977'de hayatını kaybetti. Cenazesi, ömrünün son yıllarını geçirdiği Corsier-sur-Vevey şehrinin mezarlığına gömüldü. Ancak ölümünden 3 ay sonra cenazesi mezarından çalındı. Oona Chaplin'den fidye isteyen iki işsiz göçmen, Polonyalı Roman Wardas ve Bulgar Gantcho Ganev, bu olaydan 2 ay sonra yapılan operasyonun ardından yakalandı. Chaplin'in cesedi yeniden Corsier-sur-Vevey mezarlığına daha geniş güvenlik önlemleri alınarak gömüldü.
Ömrü boyunca birçok kadınla ilişkisi olan Chaplin, 4 kez evlendi. İlk evliliğini 1918'de aktris Mildred Harris ile yaptı, ancak evlilik sadece 2 yıl sürdü. Norman Spencer adını koydukları çocukları 3 günlükken öldükten sonra çift ayrıldı. 1924'te bu kez Lita Grey ile evlendi. Charlie Chaplin Jr. ve Sydney Chaplin (1926-2009) adlı iki erkek çocuğu olan çift, 1927'de ayrıldı. 1932'de bir diğer aktris Paulette Goddard ile tanıştı ve 1936'da evlendiler. Ancak Chaplin'in işlerinin yoğunluğu ve başka kadınlarla ilişkileri sebebiyle birbirinden uzaklaşan çift, 1942'de ayrıldı. Hayatının çok sorunlu bir döneminde karşılaştığı kendisinden 36 yaş küçük ve o dönemde sadece 18 yaşında olan Oona O'Neill ile 1943'te evlendi. Ölümüne dek O'Neill ile evli kalan Chaplin'in bu evlilikten Geraldine (1944), Michael (1946), Josephine (1949), Victoria (1951), Eugene (1953), Jane (1957), Annette (1959) ve Christopher (1962) adlı 8 çocuğu oldu. Charlie Chaplin'in ölümünden sonra alkol bağımlısı olan Oona O'Neill ise 1991'de pankreas kanseri nedeniyle hayatını kaybetti ve eşinin yanına gömüldü.